30. Bölüm: Pas Tutmaz Sevdam.

107 23 35
                                    

Selam gençler ben geldim.

Umarım hepiniz iyisinizdir.

Tek ricam okumadan önce yıldıza basın lütfen❤️

♠️

'Biz aynı yolun üzerindeki rotayız, bizim adımlarımız bir.'

Neden böyle bir hayat yaşadım bilmiyorum. Düşüncelerimin üzerinde koskoca bir okyanus var ve o okyanusta hayat bulmaya çalışan balıklar sürekli zihnimin kıyılarına vuruyor.

Şimdi ben bitik, ben hislerimle yapayalnızken, o bitirdiği hatta tatmadığını düşündüğü hislerle meşguldu. Çiselemeye devam eden yağmur damlalarının altında eriyen bendim. Kendine şemsiye olan güçlü asker ise yine o.

Ayaklandığında yüzüne baktım. Yanık izine, dolgun dudaklarına, göz kenarında birkaç günlük yorgunluktan kalan kırışıklıklarına baktım. Kafasını sallarken, "Hadi" dedi, "Gidelim."

Dudaklarımın üzerine mürekkebin acısı konmuş, oraya iğnelerle duygularım batırılıyor gibiydi. Dudaklarım aralanmıyordu. Kafamı salladım. Onu onaylayıp ayaklandım sessizce.

Beraber arkamızı döndük önceden beraber geldiğimiz bu yere. Siz şartlar deyin, öncelikler, fırsatlar ya da her neyse bunun adı ama ben buna sevda diyordum. Sevdamızla buluştuğumuz bu yere benim sevdamla arkamızı dönüyorduk.

Yan yana yürürken gözlerim adımlarına kaydı. Dümdüz, sabit yürüyordu. Dedim ya askerden bir farkı yoktu. O benim kahramanımdı. Buraya geldiğim ilk günkü halimle şu an olan halim arasında değişime uğramamı sağlayan kahramanımdı. O benim nefesimdi, sanki o izin vermezse burnumdan içeri hiçbir koku giremeyecek gibiydi. Size yemin ederim karşısında oturup hüngür hüngür ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Burnuma hafiften acı yanmalar gelirken, zorla yutkundum.

"Oğlunun adı ne?" diye sordu düz şekilde. Gözlerim yüzüne kaydı. Dudaklarına kadar ağır ağır indirdim külçe gibi bana acı veren bakışlarımı. "Edwan" dedim aniden. Durdu.

Adımları yere çivi çaktı sanki. Aynı zamanda o çivinin acısı zihnime baskılandı. "Bu isim.." dediğinde yüzüme kaydı gözleri. Kafamı salladım.

"Oğlumuzun adı Edwan, abinin adı."
dedim. Bakışlarının altında birçok duygunun geçtiğine emin oldum. Göz bebekleri kocaman olmuştu. İnanamaz tonda salladı bakışlarını bana karşı.

"Eğer bu bana acı çektirmek için yaptığın saçma sapan bir plansa canını yakarım." dedi sinirle. Bu sefer inanamaz bakışlarla yüzüne bakan ben oldum. Kafamı iki yana sallayıp, "Bu kadar basit bir insan değilim." dedim, "Sana abinle veya oğlum üzerinden yalan söyleyecek kadar basit biri değilim Brand Ryan."

"İkimizin oğlu.." dedi sakince. Gülümsedim. Belki kabullenmeyecekti ama evet o ikimizin oğluydu. "Evet, sen babasın." dedim. Bana karşı bir adım atıp ayak uçlarımda durdu, tıpkı ilk günkü yaptığı gibi.

"Bizim seninle bir birlikteliğimiz olmuş olamaz." dedi dümdüz. Şok içinde baktım yüzüne. İnanın bana kendimi şu an tutmak benim için o kadar zordu ki, bana ima ettiği şeyi hatırlamak dahi istemiyorum. Kabuk bağlayan yarayı tuzla birlikte kaldırıyordu.

"Söyle!" diye bağırdı, "Gerçeği söyle, oğlunu kullanıyorsun. Bana gerçeği söyle!" gözlerimden bir damla yaş aktığında burnumu çektim. Gözlerine yitip giden bir anne edasıyla baktım. Beni aşağılıyordu. Onu kandırdığımı, ona oğlum üzerinden yalan söylediğimi vurguluyordu. Zihnimde zıplayan sinir hücrelerime engel olamadan yüzüne gelişigüzel tokat attım.

KAN MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin