【𝐁𝐎𝐋𝐔𝐌 𝐁𝐈𝐑- 𝒍𝒐𝒍𝒊𝒑𝒐𝒑】
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulundaki herhangi bir gün,
Hogwarts bir vadi alanına inşa edilmişti. Etrafı çevreleyen dağlar ana binanın güneyindeki oldukça büyük Kara Göl ile manzaranın bir parçasıydı. Giriş salonuna giden büyük meşe kapılar batı tarafına yüzünü çevirmişti ve çimenliklere açılırdı. Yasak Orman kalenin batı tarafına genişçe yayılmıştı. Okul arazisinde dış seralar ve küçük sebze tarlaları da vardı.
Ekimin ortasıydı ve sonbahar çoktandır kendini hissettirmeye başlamıştı. Ağaçlar birbirinden farklı renklerde yapraklarıyla tamamen mükemmeldi. Biraz bulutlu bir gündü ve gökyüzü bir çakıl taşı kadar griydi. Hiç kuşkusuz, oldukça soğuktu, kalın bir kazak giyecek kadar soğuk olsa da ceket için yeterli değildi.
Hogwarts kalesi tüm sıcaklık ihtiyacını karşılardı. Hoş bir sıcaklık mucizeler yaratırdı ve adeta sihir gibiydi.
Hogwarts'ta büyülü bir atmosfer hüküm sürerdi ancak büyük kale boyunca oluşan sihir eğer dışarıdaysanız veya koridorlarda yürüyorsanız pek belirgin olmazdı. Dersler yapılıyordu, şu anda tüm sihir sınıflarda uygulanıyordu ve öğretmenler gözlerini tüm öğrencilere dikmişti.
Eh, çoğu öğrenciye.
Örnek olarak gün boyu tüm derslerini eken Çapulcular vardı. Ama çoğu kişinin düşündüğünün aksine şakaları için günü boşlamış değillerdi. Hayır, her şey Remus içindi. Şu anda bilinmeyen sebeplerden ötürü üç en yakın arkadaşıyla hastane kanadındaydı -James Potter-Sirius Black ve Peter Pettigrew'di bunlar.
Dün gece dolunay vardı ve kısaca söylemek gerekirse, bu Remus için zorlayıcıydı. Şu anda, yakışıklı yüzünde oluşan yaralar ve çürükler ile Hastane Kanadında yatıyordu. Kum kahverengisi saçları normale kullandığından farklı olarak feci şekilde dağınıktı. Kahverengi gözleri yorgunlukla ve bitkinlikle dolmuştu.
Sirius Black yorgunluğunu gidermek için Remus'un yanındaki hastane yatağına uzanmıştı. Taranmamış, uzun ve siyah bukleleri yatağına yayılmıştı. Yağmur bulutu grisi olan gözleri tavan ile arkadaşları arasında gidip geliyordu. Remus'un yatağının önündeki sandalyede James Potter oturuyordu. Arada bir yoğun, kahverengi saçlarını karıştırıyordu. Bir insanın saçları ne kadar dağınık olabilirse onun da o kadar dağınıktı, burnunun üzerindeki yuvarlak gözlüğünü ayarlıyordu.
Onun yanında çikolata parçasını sessizce ısıran ve sulu gözleri tehlikeli bir şeyin olmasını bekliyormuş gibi hızlıca odanın etrafında gidip gelen Peter Pettigrew vardı. İnce telli sarı saçları saman sarısıydı. Tombul, faremsi vücudu rahatsız sandalyeye sıkışmıştı.
Bu dört erkek birlikte Çapulcular adını verdikleri grubu oluşturmuştu çünkü onlar sadece buydu=Çapulculuk edenler. Okuldaki en popüler erkeklerdi büyük şakaları ve yakışıklılıklarıyla bilinirlerdi. Kaosa ve hasara ve aynı zamanda gürültüye sebep oldukları için de böyle bir unvanları vardı. Şu anlık da olsa, unvanlarını düşürmüşlerdi.
Belki de karşılarındaki hastane yatağında yatan ve kan kırmızısı lolipopu ağzında yuvarlayan kız olmasaydı daha gürültücü olabilirlerdi.
Bu dersleri o günlük eken bir diğer kişiydi, Naomi Serdreys.O lolipop yalaması kadar hastane kanadına yaptığı ziyaretler ile de bilinirdi.
Bu popüler kız biraz sakardı ve insanlar onun hastane kanadını bu kadar sık ziyaret etmesini buna bağlardı.
"Mr.Lupin" diye seslendi Madam Pomfrey, yardımsever okul hemşiresi, kapıyı kapatıp ofisinden çıkarken. Çapulcular gizlice rahatladı. Birkaç dakika öncesine kadar deneyimledikleri sessizlik garip değildi ama onlar için kesinlikle katlanılamazdı. "Eğer hazırsan şimdi gidebilirsin."
Yatağından kalkıp kadına nazikçe teşekkür etti. "Evet, tabi yardımınız için teşekkür ederim."
"Ben teşekkür ederim canım." diyerek hafifçe gülümsedi. Çocukların durumunu biliyor ve bunu belli etmiyordu. Remus Hogwarts'taki gazeteciler tarafından tapılırdı ve bu tatlı çocuğun böylesine korkunç bir lanete sahip olduğunu bilmek kalp kırıcıydı.
Devam edersek, Sirius artık Naomi'nin yanında utangaç bir tavşan gibi davranmamaya karar vermişti. Onu etkilemek için bir hareket yaptı. Yattığı yataktan kalkıp şık buklelerini elleriyle dağıttı, çekici bir hareket olması gerekiyordu, ancak onun için ne yazık ki saçları ellerine dolandı. Nihayetinde bu onu utanç içinde göstermişti. Sirius suratını astı ve ellerini saçlarından çekti. Tedbirli bir şekilde onu fark edip etmediğini anlamak için Naomi'ye baktı. Ama o sadece dalgın bir ifadeyle tavanı seyrediyordu.
James Potter en yakın arkadaşının tüm çilesine şahit olmuştu. Sirius'un sırtını yumrukladı, dağınık saçlı çocuğun "Aferin Patiayak." demesiyle Sirius keyifsizce homurdandı.
"Kapa çeneni." diye sertçe söylendi. Ona vuracakken, hızlı düşünmesi sayesinde eğilen çocuk kurtulup oldukça sinir bozucu bir şekilde kıkırdıyordu.
Aptal çocuklar Hastane Kanadından çıkmakta olan Remus'u takip etti. Peter Pettigrew çikolata ambalajını rastgele bir yatağa bıraktıktan sonra hızlıca ayağını sürttürerek grubu takip etti. Remus tam kapı aralığından geçmek üzereyken meleklere özgü ve yumuşak olan neşeli bir ses onları durdurdu. "Hey!" diye seslendi Naomi Serdreys.
Remus döndü. O daha tepki bile veremeden mor bir lolipop eline fırlatıldı. Ne olduğunu anlayamadan sağlam bir şekilde tutmayı başardı, sonradan yakaladığı şeyin ne olduğunu gördükten sonra anladı. Ona düşüncelerini belirtme şansı bile vermeden -ki şaşkın yüzü yeterince ele vermişti- Naomi ona gülümsedi.
"Biraz somurtkan görünüyordun."
Remus şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı "Ah, teşekkürler." dedi.
Kızın ona tüm sunduğu şey kristal mavisi gözlerinin içi parlarken kırpıştırmasıydı.
✰★✰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lollipops ➸ Sirius Black [ᴛüʀᴋçᴇ çᴇᴠiʀi]
أدب الهواة❝Bence- bence ben aşık oldum. Bunun çılgınca geldiğini biliyorum ama benim için bir tek o var.❞ ↣𑁍↢ Naomi Serdeys, ailesi yokken ve hayatını tehdit eden bir hastalığa sahipken sona yaklaşıyor olduğuna inanır, diğer herkese karşı oldukça nazik d...