29. Bölüm

346 23 0
                                    

Öğle yemeğinde derslerimizin başlayacağını duymuştum. Yedinci kattaki ihtiyaç odasında. Bugün fazlasıyla fırtına vardı ve bütün evlerin quidditch antrenmanları iptal olmuştu.

Akşam saat sekizde Neville ile birlikte yedinci katta dolanıyorduk. Sonunda kapıyı gördüğümüzde içeri girdik. burası cidden harikaydı. Büyük yastıklar ve geniş alan. Kitaplar ise muhteşemdi.

Sonunda Hermione'nin isteğiyle oylama yaparak bir başkan seçtik. Daha sonra Hermione:

"Bence bir de adımız olmalı," dedi. "Takım ruhu ve birlik duygusu aşılar, ne dersiniz?"

Gryffindor quidditch kaptanı Angelina:

"Umbridge-Karşıtı Birlik olabilir miyiz?"

Fred:

"Ya da Sihir Bakanlığı Mankafadır Grubu?"

Hermione kaşlarını çatarak:

"Ben daha çok, ne işler çevirdiğimizi herkese belli etmeyen bir isim düşünüyordum. Toplantılarımız dışında da güvenle kullanabileceğimiz bir isim."

Cho:

"Defans Organizasyonu olur mu? Kısaca D.O. yani, böylece kimse neden söz ettiğimizi anlamaz."

Ginny:

"Evet, D.O. iyi, yalnız Dumbledore'un Ordusu'nun kısaltması olsun, çünkü Bakanlık'ın en büyük korkusu da bu zaten, değil mi?"

Bunun üzerine takdir dolu mırıltılar ve kahkahalar yükseldi. Hoşnutsuz bir şekilde:

"Cidden siz delirmiş olmalısınız. Bakanlık tamda Dumbledore'dan bunu bekliyor. Bir ordu kurmasını. Ve şimdi siz böyle bir isim öneriyorsunuz. Bu çok saçma."

Hermione kasım kasım kasılarak:

"D.O.'yu kabul edenler? Çoğunluğu sağladık - öneri kabul edilmiştir!"

Yanımda oturan Fred:

"İyi tarafından bak Diana. Bu kadar sinir bozucu olmak zorunda değilsin."

"Doğru ya sinir bozucu olan her zaman benim zaten. Ama doğruları söyleyende bendim değil mi?"

Şimdi herkes ikili ikili eşleşmişti. Fred:

"Hey Diana benimle eşleşmeye ne dersin?"

"George nerede?"

"O Angelina ile eşleşti."

"Peki."

Fred ile eşleştiğimizde basit 'Expelliarmus' büyüsüyle başladık. Fred:

"Önden bayanlar."

"Dua et Weasley. Savaşta önceliği kadınlara vermezsin umarım."

Asamı salladıktan sonra Fred'in asası elimdeydi. Fred:

"Nasıl bu kadar kusursuz yapabildin?"

"Sadece odaklan."

Asasını ona verdikten sonra düdük sesine kadar çalıştık. Bir ara cidden çok eğlenceliydi. Hatta ara sıra bana sözsüz büyüler yaptığına bile emindim. Ama bu konuda daha önce çalıştığım için sorun yoktu.

Harry herkesi küçük gruplar halinde yolladı. Elindeki parşömene bakıyordu. Bende Weasley ikizleri ile çıktım. Merakla:

"Harry elindeki parşömenle ne yapıyor?"

"Sana sonra anlatırız Diana. Ama o harita cidden harika."

"Demek bir harita. Teşekkürler George."

"George. Ağzını biraz sıkı tutsan."

Ben buna kıkırdarken onlarda kıkırdamaya başladı. Portre deliğinden geçtikten sonra George hızlıca erkekler yatakhanesine çıktı. Fred:

"Şey Diana teşekkür ederiz."

"Ne için?"

"Şu verdiğin krem için. Açıkçası görmen lazım. Fazlasıyla iyileşti."

Yanaklarım kızarırken, lanet olsun:

"Ben sapık değilim Weasley. Kendi kıçını başkasına göster. Ve bir şey değil."

Yatakhaneye attığımda uzun zamandır hatırlamadığım kupa titremeye başladı. İçindeki parşömenden şu çıktı:

"Utanç: Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak - Sıkılmak - Çekinmek"

Ellerimle yüzümü kapattım. Bu kesinlikle berbat bir histi.

*

D.O. buluşmaları devam ederken günlerimin çoğunluğu kütüphanede geçmeye başladı. Arada sırada ödev yapmaya gelen Anna ile buluşuyordum. Anna bana yoldaşlıktan aldığı şeyleri anlattı. Anna:

"Bu akşam D.O.?"

"Hayır gelemeyeceğim. Ödevlerim var."

"Anladım."

Akşamı kütüphanede geçirdim. Yasak saati yaklaşırken ortak salona geri döndüm. Hermione:

"Neden gelmedin?"

"Ödevler. Siz ne yaptınız?"

"Kalkanlar."

"Anladım. Benim o kısmımda sorun yoktu."

"Diana bunu al."

Elime tutuşturduğu altın paraya baktım. Hermione:

"D.O. için tarih değiştirdiğinde cebinde ısınacak. Böylece buluşmalar için konuşup dikkat çekmeyiz."

"Bu harika Hermione. Neyse daha sonra görüşürüz. Bu akşam cidden çok yoruldum."

Hermione ile anlaştıktan sonra kitapları gürültüyle sandığımın içine attım. Bu kesinlikle fazla yorucuydu. Hemde fazlaca...

*

Fırtına dolu Ekim ayı biterken quidditch maçı yaklaşıyordu. Elbette pek umrumda değildi. Onun yerine tüm gün kütüphanede çalışıyordum. Biçim değiştirme ve Tılsım için konuların çoğunu bitirmiştim. Ama iksir için çıkarmam gereken fazlaca not vardı. Bu yüzden yasak saatine kadar çalışmaya devam ettim.

Yasak saatinde dönerken mutfağa inmeye karar verdim. İçeri girdiğimde elinde bir sürü yiyecek olan Fred, George ve Lee'yi görmeyi planlamıyordum. George:

"İyi akşamlar Diana. Sende mi bir şeyler almaya geldin."

"Yemek saatini kaçırdım. Şimdi izin verirseniz bir şeyler yiyeceğim."

"Afiyet olsun."

"Afiyet olsun."

"Afiyet olsun."

Üçü çıktıklarında bir ev cini:

"Size ne verebilirim Hanımefendi?"

"Sıcak bir çorba verebilirsen sevinirim. Ne yazık ki yemek saatini kaçırdım."

Oradaki küçük masaya geçtiğimde çorba önüme geldi. Onu içmeye başladığımda şöminenin önüne baktım. Elinde kaymak birası şişesi vardı. Ev cini:

"Özür dileriz hanımefendi. O pek kendinde değil. Geçen sene çok fazla olay yaşadı."

"Ne oldu?"

"O Crouch ailesinin ev ciniydi..."

Ev cini anlatırken hatırlamıştım. Geçen sene Barty itiraf ederken orada olan ev ciniydi. Eh o benim vaftiz babamdı değil mi? Belki Winky biraz olsun kendine gelirdi.

Yemeğimi bitirdikten sonra ev cinlerine veda ettim ve ortak salona geri döndüm. Yarın quidditch maçı vardı ve fazlasıyla heyecanlıydı.

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin