Yanımda Olduğun Her Gün Sevgililer Günü

579 57 25
                                    

''Ne demek senden ayrılıyorum?'' Şaşkınlıkla Emre'ye baktığımda ifadesizce bana bakmayı sürdürdü. ''Bugün sevgililer günü seni aptal, 'git ve sevgilinden ayrıl günü' değil!''

Omuz silkerek dudaklarını araladığında sinirle ona bakıyordum.

''Yürümüyor işte Beren. Ne diye zorluyoruz ki? Bugünün ne anlam taşıdığına gelirsek...'' Kaşlarımı kaldırarak ona baktığımda devam etti. ''...umurumda değil.'' Ona inanamazcasına ve hayal kırıklığıyla bakarken yüzünde duygunun tek bir harfi bile bulunmuyordu. ''Hoşça kal.'' Ona yapmacık bir gülümseme gönderip tek elimi hafifçe salladım.

''Ben hoşça kalayım, ama sen umarım geberip kalırsın.'' Arkamı dönüp yanından ayrılırken garip bir şekilde bana baktığını tahmin edebiliyordum. Ama onun da dediği gibi; umurumda değildi.

Henüz bir buçuk aydır çıkıyorduk ve ona bu kadar kısa sürede bağlanacak değildim. Zaten onu sevdiğim falan da yoktu. Ailelerimiz yakın arkadaş olduğundan dolayı bizi de sevgili olmamız için zorlayıp duruyorlardı ve biz de bu baskılara dayanamayıp sevgiliymiş gibi ortalıkta geziyorduk. Yani uzun lafın kısası şuydu ki; ne halt isterse yiyebilirdi.

Elimdeki sinema biletine kısa bir bakış attıktan sonra bir aşk filmine yalnız başıma girmeyi umursamayarak turnikelere doğru ilerledim ve bileti görevliye gösterip turnikeden geçtim.

''Salon beş.''

''Teşekkürler.'' Diyerek büyük alanda ilerleyip salon beşi bulmaya çalıştım. Birkaç saniye sonra kımızı, büyük beş rakamını görmemle o tarafa doğru yürümeye başladım. Çok aydınlık olmayan salona girip uzun koridordan geçtim ve perdenin kenarında durup gözlerimi kısarak tekrar bilete baktım. G sırası, on beşinci koltuk. Basamaklara yönelip koltukların kenarlarında yazan rakamlara bakarak çıkmaya başladım. Sonunda G sırasına geldiğimde başımı kaldırmadan tekrar numaralara bakarak ilerledim ve koltuğuma gelince durup bakışlarımı yan koltuktaki fazla yakışıklı ve benim yaşlarımdaki çocuğa çevirdim. O da bana bakıyordu. Bakışlarını benden ayırıp arkama baktığında ben de dönüp arkama baktım.

''Bir şey mi vardı?'' diye sakince sorduğumda bakışlarını bana çevirip omuz silkti.

''Sevgilin nerede diye bakıyordum.'' Gözlerimi devirip koltuğa otururken tıslarcasına mırıldandım.

''Cehennemin dibine kadar yolu var.'' Kaşlarını kaldırıp sorarcasına baktığında sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Aklıma gelen şeyle hafifçe yerimde doğrulup onun yan tarafına baktım. Boştu.

''Sen de teksin sanırım?'' Elini ensesine atıp yüzünü buruşturarak cevap verdi.

''On dakika öncesine kadar değildim aslında.'' Ah, ben de öyle.

''Nasıl yani?'' diye merakla sorduğumda bakışlarını benden ayırarak, büyük sinema perdesine çevirdi.

''Buraya gelip benden ayrıldığını söyledi. Üstelik bir de hiçbir şey yapmadığım halde tokat yedim!'' Ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçarken elimi dudaklarıma kapattım. ''Tanrı aşkına, sadece çantasını düşüren bir kıza yardım ediyordum ve ellerimiz biraz birbirine değdi o kadar.'' Kıkırdamamı bastıramadan küçük çaplı bir kahkaha attığımda bana bakıp gözlerini devirdi. ''Siz kızlar, gerçekten anlaşılması zor varlıklarsınız.''

''Benim de sevgili 'erkek arkadaşım' buraya kadar gelip ilişkimizin yürümediğini söyledi ve beni terk etti. Asıl sizi anlamak zor. Hangi normal insan ayrılmak için sevgililer gününü bekler ki?'' Bu sefer gülme sırası ona geçmişti ve ben de ters ters ona bakıyordum.

Kafamı önüme çevirdiğimde birkaç çiftin sarıldığını veya öpüştüğünü görüp yüzümü buruşturdum.

''Neden evde yiyişmek yerine sinemayı tercih ediyorlar ki?''

Yanımda Olduğun Her Gün Sevgililer Günü (TEK BÖLÜMLÜK HİKAYE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin