16

25 7 6
                                    

Yazarınız keyifli okumalar diler :")

===============================

     Ağaçların üzerinden korku ile havalanan kuşlar bir anda gökyüzünü kaplamıştı, yere yığılan bir beden ve ayakta duran adam. 

Suç nedir ? Birilerini öldürmek mi? Yoksa suç merhametsizce yapılan her şey midir ? Gökyüzü kadar masumdur oysaki duygular. Duyguların katili ise insanlardır.

Adam elinde tuttuğu silaha baktı. Az önce yaptığından pişman mıydı ? Yoksa değil miydi? Bakışları tekrar elinde tutuğu silaha kaydı, bunu istemiyordu aslında. Peki ya yere yığılan beden ? Buradan kaçıp gitmeli miydi ? Nefes alış verişlerinin hızlandığını hissetti adam. Ama hesap etmediği bir şeyler vardı. Az önce duyduğu silah sesi çok yüksekti. Bütün ormanda duyulduğuna emindi. Bildiği tek bir şey vardı. O silah sesi, elinde tuttuğu silahtan gelmemişti. Hayır Kerim'in elinde silah yoktu. O zaman nereden gelmişti bu silah sesi ? Yere yığılan kişinin kendisi olduğunu anlamak uzun sürmemişti. Az önce silah doğrulttuğu adam sapasağlam ayaktaydı ama kendisi yerdeydi. Gözlerinin yavaş yavaş kapandığını hissetti adam.

Kerim bakışlarını yerde yatan adamın üzerinde sabitledi. Her şey ne kadar ani olmuştu öyle ? 

Nefes alış verişlerini düzenlemeye çakıştı. Yüreği ağzındaydı sanki. Atlatmıştı neyseki. Sakinleşmeye ve nefesini kontrol etmeye çalıştı.

Gözleri yavaş yavaş karşısında duran kardeşine kaydı. İkiside gülümsüyordu.
Kerim ellerini pantolununun cebine yoldu. Ayağıyla yerdeki benedi dürterken konuştu,

"Bu Sertan harbi kerizmiş. Nasıl da inandı ama." Dedi küçük bir kahkaha atarak.

Musab da gülüyordu. Elindeki kuru sıkı silaha bakarken oldukça keyifliydi. Şimdi yerde yatan Sertan'ı nereye götürebileceklerini düşünüyorlardı. İkiside oldukça eğlenecekti anlaşılan.

|~Mektubu aldıktan sonra park~|

Kerim Musab'ın neden böyle davrandığını anlamamıştı. Arkasından koşup arabaya yetişmişti ve Musab hiç olmadığı kadar hızlı sürmeye başlamıştı arabayı.
Musab seri bakışlarla sürekli dikiz aynasını kontrol ediyordu. Kerim dayanamayıp sordu,

"Neler oluyor ?"

Merak içindeydi ama Musab tek kelime bile etmemişti. Kerim'e bir saniyeden az baktıktan sonra iki koluyla direksiyonu sıkıca tuttu. Ağayığla gaza yüklenirken iki kelime döküldü dudaklarından,

"Sıkı tutun."

Musab sürekli aynaları kontrol ederken Kerim rahatsızca yerinde oturuyordu.
Yaklaşık olarak sekiz dakika sonra Musab arabayı deniz kenarına park etti ve aceleyle arabadan indi ve gelip Kerim'in kapısınıda açtı. Kerim ise trip atarcasına Musab'a baktı ve kafasını çevirdi.

"E hadi ama kardeşim. İn, konuşalım. "

Kerim istifini bozmadan başka tarafa bakmaya devam etti.

"Bak kardeşim, in , anlatacağım. Orada sana bağırmak istemezdim ama..."

Kerim bu sefer Musab'a baktı,
"Ama ne?"
Musab eli ile dışarıyı işeret edip konuştu.

"İnersen anlatacağım."
Dedi. Bunun üstüne Kerim aşağıya indi ve deniz kenarına doğru yürüdüler. Kerim Musab'ın konuşması için sustu. Sonra vazgeçti ve başlamaya karar verdi.
"Neden geldik buraya ve neden durup dururken bağırdın ? O söylediklerinde ciddi olmadığını umuyorum kardeşim." Dedi biraz kırık bir ses tonuyla.

SAYHA (Ara Verildi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin