Taemin vücuduna sarmalanmış kolların arasından sıyrılıp bildirim geldiğini gösteren bilgisayara doğru ilerledi. Uyku mahmuru gözlerini sağ eliyle ovaladıktan sonra kollarını genişçe açıp gerindi. Zifiri karanlıktan bir tıkla kurtulan ekranda görünen küçük yıldızı tıkladı. Kendi etrafında dönerek parlayan yıldız ekranda patlayarak Samanyolu Galaksisini oluşturduğunda ekranın ortasındaki Venüs’ün bitişiğinde beliren kara deliğe tıkladı. Kara delik bütün Samanyolu’nu içine çekerek ekranı karanlığa bürüdüğünde ekranda yazılar görünmeye başladı.
… Üzülerek bildiriyorum ki Jonghyun kardeşleri için kendini feda etmekte bir sakınca görmeden aramızdan ayrıldı. Gittiği yerde gülümseyerek yanında götürdüğü sarışının kıçını tekmelediğine eminim. En azından Woohyun’un intikamı alınmış oldu. Güçlü olmalıyız kardeşlerim.
Taemin… Çok az kaldı. Sadece biraz daha sabretmeli ve onlara göre eğlenceli bu oyunu başlarına yıkışımızı keyifle izlemeliyiz… Az kaldı!
Taemin okuduğu metinle yakın arkadaşlarından birini daha kaybetme hüznünü yaşarken beklemediği anda Minho çenesini çıplak omzuna yerleştirip mırıldandı.
“Bu külüstür aletle ne yapıyorsun?”
Sesine hâkim uykulu ton Taemin’in bir parça içini rahatlamış olsa da göz ucuyla emin olamadığı uyku mahmurluğunu görebilmek için Minho’ya döndü. Minho yarı kapalı gözlerle Taemin’e bakıp gülümsedi ve pembe, kabarık dudakları kendi hâkimiyetine aldı. Taemin içindeki öfke ve hüznü ötelemek için hiç olmadığı kadar sıkı sarıldı karşısındaki çocuğa. Minho keyifli mırıltılar çıkararak daha fazla sarıldı sevdiği bedene, kalbinin sahibi ruha.
“Benden bir şey saklamana gerek yok Taemin, biliyorsun senin için her şeyi yapabilirim. Lütfen yalnız başına yüklenmeye çalışma bütün sorunları. “ Minho omzuna kafasını koyan gencin saçını okşarken güven verici bir sesle konuştu. “Biliyorum çok fazla yeteneğim yok hatta beceriksiz bile sayılabilirim ama en azından sıkıntılarını paylaşabilirim Taemin, lütfen benden saklama kafandaki soruları.
… Gözlerindeki belirsizlik ve çaresizliği gördüğüm her an kalbim sıkışıyor Taemin. Aşık olduğun kişinin gözlerinin önünde erimesi ne demek anlayamazsın. Sadece sıkıntılarını çözebilmek için elimden geleni yapmama izin ver.”
Taemin başını daha fazla gömdü kaslı bedenin kendisi için ayrılmış özel bölmesine. Gözpınarlarını mesken tutmuş yaşlar el ele verip firar ettiğinde dudakları da verdikleri sözü unutup küçük hıçkırıkları özgür bıraktılar. Minho yatıştırıcı mırıltılarla kollarında sarsılan bedeni sakinleştirmeye çalışırken Taemin sonunda içindeki acıyı serbest bıraktı.
“Jonghyun… Minho dün Jonghyun’da sarışınlar tarafından öldürülmüş. O… O oraya başka kimse zarar görmesin diye gitmişti, kendini bizler için ortaya koyup bu iğrenç düzeni yok edecekti ama… Ama şimdi o da…”
Minho hıçkırıkları yüzünden konuşamayan çocuğun saçlarına küçük buseler kondururken hemen yanı başındaki insanların hayatlarını vererek gidişatı değiştirme çabalarının yanında sadece bir omuz paylaştığı için kendine kızdı. “Üzülme Taemin. Kendimize üzülerek bu gerçekleri değiştiremeyiz. Elimizden geleni en iyi şekilde yaparak Jonghyun’u boşuna kaybetmediğimizi göstermeliyiz. Ama önce bana her şeyi en başından anlat.”
Taemin başını sallayarak eskimiş koltuğa bıraktı yorgun düşen bedenini. “Bu gizli bir saldırı planı... Kyuhyun ve benim önderliğimde başlayan ancak sadece cesur olanlarımızın ön planda yer aldığı direkt olarak ari ırkın kalbine yapılan bir yok etme planı.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğmayan Güneş (✓)
FanficFarklı bir dünya... Sarışınların esmerlere hükmettiği... Acımasız oyunların sahnelendiği ve Oyuncakların hep finalde çöpe gittiği... ♠♣ ♠♣ ♠♣ Doğmayan Güneş ♠♣ ♠♣ ♠♣ Ve Bir gün esmerler değişim için ayaklanır... Oysa Aşkta ihanet gibi kaderlerinde...