Lennon, sırtında ve elinde taşıdığı baygın adamları eski tozlu duvarın önüne koydu. Roy da aynı şekilde.
Eski terkedilmiş bir fabrikanın yalnız duvarları arasında, tozlar içinde ve yavaşça çöken karanlığın eşliğinde karşılarında duran 6 kişiye bakıyorlardı.
"Burayı bulmaları kısa sürmez mi?" dedi Lennon. Etrafına göz gezdirdi. Sonuçta fark edilebilecek kadar büyüklükte bir fabrikaydı.
"Sanmam. Burası tanrının unuttuğu bir yer."
"Galiba öyle cidden." dedi Lennon.
Ormanlık bir alanda 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından buraya varabilmişlerdi.
Merkez şehrine 15 dakika uzaklıkta, ormanın içinde kurulmuş terkedilmiş bir fabrika. *Mükemmel bir yer.* diye düşündü Fern günün son ışıklarının fabrikanın duvarlarındaki 2–2,5 metre yukarıdaki pencerelerden girmesini seyrederken.
O sırada Roy, Lennon'u dürtükledi.
"Bir sorunumuz var." dedi.
Lennon etrafa dalmıştı. Roy dürtükleyince hemen duvara doğru baktı. Buraya getirdikleri 6 kişi kıpırdanmaya başlamıştı. Bir kaçı gözünü açtı. Gözlerinde boş, keskin bir bakış vardı. Bu bakışlar Lennon'u hep korkutmuştu. Çünkü bu bakışlara sahip insanlar amaçlarına bağlanmışlardır ve gücünün doruklarına ulaşmış olurlar.
"Hazır olsan iyi olur." diye mırıldandı Roy. Bir kaç adım geri attı. Lennon da onunla beraber.
Birkaç saniyenin ardından altısı da ayağa kalkmıştı. Hepsinin gözünde aynı keskin, iç yakan bakışlar vardı.
"Onları öldürme sakın. Şuan sadece rehin alındıklarını düşünüyorlar."
"Öldürebileceğiz de sanki." dedi Lennon buruk bir gülümsemeyle.
Duvarın önünde ayakta 6 kişi duruyordu, karşılarında Roy ve Lennon üstlerinde devletin üniformasıyla.
Sağdan başlayarak en uçta uzun boylu esmer bir adam vardı, kulağının üstünde derin 3 adet yara izi vardı.
Onun yanında kısa boylu, bodur bir adam duruyordu. Siyah takım elbisesinin cebinden altın sarısı saati sarkıyordu. Saatinin üstündeki kabartma aslan işlemesi dikkat çekiyordu.
Yanında Lennon'la aynı boylarda, siyah dalgalı saçlı ince bir kız duruyordu. Siyah saçlarının arasından geçen bir tutam mavi saç omzundan göğüslerine düşmüştü. Simsiyah giyimi ve derin siyah gözleri ona ciddi bir görünüm kazandırıyordu.
Kızın yanında uzun boylu iri bir adam duruyordu. Kafası kel, üstünde ise hiçbir şey yoktu. Altına kısa bir şort giymiş, sortun altında ise spor ayakkabı giymişti. Kasları iyice şişmiş, bazı yerlerinden damarlar çıkmıştı. Vücudu yapay bir vücuttan daha fazla, uzun sürelerde elde edilmiş sağlam bir vücut gibi duruyordu.Onun yanında biraz kısa, iri bir kadın duruyordu. Kısa saçları vardı ve suratı tombullaşmıştı. Üstünde mor geniş bir tişört vardı. Elleri ise bileklikler, bilezikler ve yüzüklerle doluydu.En sonda ise uzun ince bir kız duruyordu. Sıskaydı ve siyah dümdüz saçları beline kadar geliyordu. Tane tane saçları vardı.İri kadın, elini cebine attı ve bir adet puro çıkardı. Yavaşça ağzına koydu ve parmağını şıklattı.Ardından elini puronun ucuna götürüp puroyu yaktı.Diğerleri de onunla beraber parmaklarını şıklattılar. Lennon ve Roy da onların karşısında.
Ortaya bir sürü farklı renk çıkmıştı.
"Hepsi farklı renk mi? Nasıl yani? " dedi Lennon.
"Bu farklı bir seviye Lennon. Düşündüğünden çok daha farklı." dedi Roy ve ciddi bir şekilde onların donuk bakışlarına baktı.
Gözlerindeki buğulu ifade Roy'u bile kokutmuştu.
"Hiçbiri ölmekten zerre korkmuyor. Sakın hafife alma. çünkü bu yapacağın son hata olur."
Roy cümlesini bitirdiğinde 6sı birden Roy ve Lennon'un üstüne atıldı.Roy ve Lennon Hızlı hareketlerle onların yumruklarından kaçmaya, arada sırada aralarından birine vurmaya çalışıyorlardı.Kısa bir kaçıştan sonra ikisi de birer yumruk yedi.Daha yumruğun etkisini anlayamadan bir kaç yumruk daha.İkisi de aynı anda geri uçtular. Ağızlarından akan bir kaç damla kanla karşılarında duran adamlara baktılar. Bir daha üstlerine geliyorlardı. Roy, Lennon'un önüne geçip onların üstüne doğru gitti. En önde duran sıska kızı sağ tarafa itti. Soldan gelen adamın yumruğundan kaçıp ona bir tekme attı ve 3 kişi kenara savrulmuştu. Roy tekmesini attığı anda Lennon Roy'un yanında belirdi ve Roy'a vurmaya çalışan diğer 3'üne birer yumruk atarak savuşturdu.
"Etkisiz hale getir. Bayıltma." dedi Roy hızlıca ve etrafa savurduğu 3 kişinin yanına zıpladı.
Adamlar tepki veremeden Roy onlara birkaç yumruk atmıştı. Uzun sıska kızın omuzlarına ve bacaklarına ikişer yumruğun ardından kız yere yığıldı.O sırada arkasından gelen yumruktan kaçmak için eğildi. Yerdeyken kafasının üstündeki yumruğa var gücüyle vurdu ve adamın elini havaya savurdu. Ardından onunda omuzlarına ve bacaklarına 2 yumrukla adamı yere yığmıştı.
Adamlar hızlıydı. Normal bir boksörün 3–4 katı hızda hareket ediyorlardı ve bir o kadar hızlı ve güçlü yumruklar atıyorlardı. Fakat Roy onların kat kat üstünde hızlarda hareket ediyordu.
Son kalan kadını da devirdikten sonra Lennon'a baktı.Lennon da karşılarındaki adamları yere yığmıştı.
Lennon ve Roy parmaklarını şıklattılar ve karşılarında duran adamlara baktılar. Bu sefer baygın değillerdi.
Bodur adam konuştu.
"Öldürecekseniz öldürün. Sizin o lanet kuklalarınızdan biri haline gelmeyeceğim."
İri kadında onun devamında ağzındaki puroyu ısırarak bağırdı.
"Bizi kullanamayacaksınız sizi *****!"
Diğerleri de yerlerinde kıvranarak böyle konuşmalar yapıyorlardı.
Roy, hepsini bastırabilecek bir ses tonu ile konuştu.
"Yanlış anladınız. Biz sizin tarafınızdayız."
Roy'un cümlesi bitince hepsi durakladı. Siyahlı kız konuştu.
"Nasıl?"
"Direnişe kalktığınız arkadaşlarınızın hepsi öldürüldü. Direnmenin lafını eden herkez öldürüldü. Siz. Öldürüldünüz.
O gün oraya gelmiş 2000 kişi ve 2 komutan öldürüldü. Direniş öldü, Biz öldük.
Devrim doğdu!"
g2
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli
FantasySıradan bir gün , sıradan bir hayat , pek sıradan olmayan bir rüyanın ardından . Bir yaprağın süzülmesiyle başlayan hikaye Aynı Yaprağın yok olmasıyla bitecek Klasik bir liseli , Hiç tanımadığı bir çocuk , ve hiç tanımadığı pembe pijamalı bir kız .