PASİON AMÓRE

557 35 12
                                    

Merhabalar 😊

Byun Baekhyun, saat gecenin ikisi olmasına rağmen gördüğü kabus ile uyanarak koşar adımlarla ulaştığı mezarlıkta gezdirdi gözlerini.

Ve gecenin ürkütücü karanlığı ürpertirken bedenini, gözleriyle taradı çoğu mezarı, aradığını bulmak için...

Her bir taşın altında bir insan yatıyordu, her adımın altında bir ceset vardı belki de. Boşa harcanmış hayatlar, amansız endişelerine kapılıp yok olan insanlar, güç zehirlenmeleri kendilerini ele geçirirken kendi sonunu getiren ahmaklar...

Ve Byun Baekhyun, bu masum insanları korumanın aksine, buraya onları ziyaret etmek için gelmemişti. O, hak edenleri buraya gönderen kişiydi, sadece koyu kırmızıya yakın kızıl saçlarını savurur ve son verdiği hayatlar için bir çizik daha atardı defterine. Ve devam ederdi hayatına...

Ama yer yüzüne düştüğü andan beri umrunda olmayan bu ölü bedenler, nasıl onu bu saatte yatağından çıkarıp buraya getirebilmişti peki?

Uykulu gözlerini ovuşturdu mahmurlukla ve üzerinden geçtiği dal parçaları hafifçe çatırdarken derin bir nefes bıraktı korkutucu mezarlığa.
Verdiği nefes ile kırmızı dudakları arasından süzülen buhar havayla buluşup hızla yok olurken, bir eliyle kabanının yakasını çekiştirdi ve devam etti.

Dakikalar sonra ise içinde ağırca yeşeren bir boşluk adımlarını yavaşlatmasına sebep olmuştu kızıl olanın. Ve yavaş adımları, duyar gibi olduğu bir fısıltı sesiyle tamamen yok olurken, durduğu yerde bekledi bir kaç saniye.

O ses... Bir fısıltı? Bir ağlayış? Neydi o garip ses?

Ve geniş sayılabilecek omuzlarını gererek durduğu yerde sağ tarafına döndü Byun Baekhyun, sıcak nefesi havaya izler bırakmaya devam ederken, gördüğü isimsiz mezar taşına baktı olduğu yerde.

"Baekhyun..."

Uğuldayan rüzgar yüzünü yalayıp geçerken, bomboş, bir isim dahi yazmayan o taşa doğru yaklaştı kızıl saçlı ve fısıldadı kendi duyacağı şekilde.

"Efendim?"

Ve bir kez daha doldu kulaklarına ismi. Herhangi bir insanın ağzından duyabilirdi kendi ismini. Ama nereden geldiği belli bile olmayan bu seste, neden bu kadar güzeldi onun adı?

Ürkek sayılacak adımları bir çocuk mezarına benzeyen, bir yetişkine göre oldukça küçük alanda son bulduğunda ise, bir elini uzatarak mezar taşını ovaladı, soğuktan titriyor olmasını umursamıyordu. Buradaki kişi bir çocuktu, ve o çocuk... Kimdi?

"Byun Baekhyun, beni neden öldürdün?"

İşte o an, Baekhyun sadece elini hızla çekmişti boş mermerden, ama çektiği elinde gördüğü kan karanlıkta bile varlığını metalik kokusu ile belli ettiğinde, ellerini üzerine silerken fısıldadı dehşetle.

"Kimsin? Ben seni öldürmedim!"

Ve arkasını dönerek geldiği yöne doğru önüne bakmadan koşmaya başladığında, bir bağırış yankılandı kasvetli mezarlıkta. Kızıl saçlı koşuşunu hızlandırdı ve devam etti. Bir şeye çarpana kadar...

Çarptığı kişi ellerini onun omzuna atarak onu hızla sarstığında, derin sesiyle fısıldadı, fısıldaması bile bir bağırış gibiyken...

"Hey, hey sakin ol! Baekhyun, kendine gel!"

Karşısındaki iri beden kızıl saçlı olanı kendine getirmek adına hızla sarsmayı bırakırken baekhyun ellerini uzattı ve sıkıca yumruk haline getirdi.
Onu saran bedene yaklaşıp yumruklarını onun göğsüne bastırdı ve derin nefesler aldı yavaşça. Karşısındaki iri bedene nazaran küçük olan vücudunu onun geniş göğsüne yasladı ve bekledi birkaç dakika. Kesik nefes alışverişleri düzene girdiğinde ise yavaşça geri çekilerek fısıldarcasına sordu.

"Burada ne işin var senin?"

Gecenin karanlığında parlayan mavi gözlerini birkaç kere kırpıştırdı uzun olan ve omzunu silkerek sakince yanıtladı kızıl olanı.

"Seni takip ettim"

Baekhyun tek kaşını kaldırdı 'neden?' dercesine ve aralarındaki sessizlik uzamaya başladığında, Baekhyun'un karşısında duran siyah saçlı gözlerini devirerek ekledi.

"İşini iyi yapıyor musun diye gözetleme yapıyordum, sen de kaçıklar gibi geceleri mezarlıkta geziyorsun. Ne bok yiyordun burada böyle?"

Baekhyun bakışlarını yere sabitledi ve ufak adımlarla mezarlığın çıkışına doğru yönelirken yanıtladı uzun olanı.

"Sanane Park Chanyeol"

Ama siyah saçlı hızlı adımlarla yetiştiğinde küçük olana, tehtidkar bakışları ok gibi döndü küçük olana.

"Kabus gördüm ve buraya gelmek istedim işte, çok sorgulama"

Ve ani bir refleksle durup Chanyeol'a döndüğünde ekledi.

"Senden az önce yanında durduğum mezardaki cesedi istiyorum"

Arkadaşlar, bu devam kitabımın bir kesitidir. Lütfen okuyun, pişman olmayacaksınız. Chanbaek ficim Uranophile yayında! Sizi çok seviyorum. ❤️❤️❤️

-Rosa

Caliente (Dokai) ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin