Diğer Dünya-Bu Adamlar Kim!? (Bölüm 27)

11 1 0
                                    

Diğer Bölümden Kesit:

"Peki nasıl kurtuldun? Ya da dur, önce nasıl yakalandığını anlat. Hatta sen en iyisi en başından anlatmaya başla. Onlardan birini neden öldürdün?" Magister cümlesini bitirdikten sonra sesli olarak söyleyemediği bir soruyu kendine sordu: ve nasıl öldürdün?

---------------------

Samir onca gerginliğin ardından oluşan bu samimi ortamda başlatacağı bir sohbet için derin bir nefes alıp dudağını aralasa da iki dev yaratığı öldürmediği yalanı onun tereddüt etmesine neden oldu. Sonuçta Magister zeki biriydi. Yanlış bir şey söylerse yalanı ortaya çıkabilirdi. "Aslında bana oyunun nasıl oynandığını öğretmek istediğin söyledi. Düello sisteminin nasıl çalıştığını öğretmek için de bir düello isteği gönderdi. Ben de kabul ettim. Sonrasında amacının beni öldürmekten başka bir şey olmadığını anladım. Onunla savaştım ve kazandım. Olay aslında bundan ibaret." Magister, Samir'in detaylara inmeden anlatmasının altında bir neden olabileceğini biliyordu ama ne de olsa herkesin bir sırrı olurdu. Ardından Samir, kısaca neler olup bittiğinden bahsetti: Kızla tanışmasını, Mersat'la karşılaşmasını.. Mersat'ın onlara ihanet ettiğin söylemeden anlatmaya devam etti. Magister'se olanları bilse bile hiç bozuntuya vermeden dinlemeye devam etti.

Konuşması bitmesiyle, ne tesadüftür ki, kapının çalması bir oldu. "Hadi, çıkın artık. Sürenizi aşıyorsunuz." Yaşlı teyzenin konuştuğu belliydi. Magister yavaşça sandalyeden kalktı. "Artık gitmem gerek. Eminim senin de yetişmen gereken yerler vardır." Samir Batı Şehrine gitmesi gerektiğini hatırladı. O da sandalyesinden kalkıp kapıya yöneldi. Magister kapıyı açıp dışarı çıktı ve kapıyı geri kapadı. Samir kapıyı açtığındaysa önünde yaşlı teyzeyle Mersat durmaktaydı. Magister'den iz yoktu. "Oh, adamım. Bitti sanırım. Hadi gel gidelim. Az zamanın kaldı." Samir Mersat'a Magister'le olan ilişkisini sormak istiyordu ama hala ihanetinin etkisi geçmemişti. Mersat'sa Samir'in soğukluğunun farkındaydı ama yapabileceği bir şey olmadığından sessizce yürümeyi tercih etti.

Arabaya geldiklerinde Sinka uzanmak yerine biraz daha doğrulup arkasına yaslanmıştı. Belli ki baş ağrısı geçmişti. Samir, arabaya doğru gelirken gayet mutlu görünmesine karşın arabaya yaklaştıklarında yüzü ciddileşen Mersat'a n'olduğunu merak ediyordu. Mersat'tan önce arabaya binip etrafı izlemeye koyuldu. Mersat'sa arabaya binmiyordu. Arabanın bazı eşyalarını düzeltiyor ya da düzeltiyormuş gibi yapıyordu. Neler olduğunu anlayamayan Samir Sinka'nın fısıldamasıyla irkildi. "Sakın etrafına bakma. Arkandaki sokakta iki, sağ ön çaprazındaki evin çatışında bir, sağındaki arabanın arkasında üç kişi var. Bize saldırmak için hazırlanıyorlarmış gibi. Sakın onları fark ettiğimizi belli etme." Kız bunları söylerken Samir'in yüzüne bakmamıştı. Mersat'ın neden oyalandığı belliydi. Adamları incelemek ve bir kaçma planı düşünmek için... Samir hiç hazırlıklı olmadığı bu duruma karşın kurtların verdiği tecrübeyle sakin kalmayı başarmıştı. Fakat bir savaş olması durumda ne yapabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Envanterini kontrol edip kullanışlı birkaç silah bulmak için harekete geçse de Sinka'nın "Yapma" diye fısıldamasıyla vazgeçti. Beklemeye başladı, yaklaşan savaşı.

Mersat oyalanabileceği kadar oyalanmıştı ki devam etse adamlar fark edildiklerini anlayacaktı. Yavaşça sürücü koltuğuna geçti. Bununla birlikte adamlarda hareketlendi. Atını mahmuzlar mahmuzlamaz önceden hazırladıkları atlarına atlayıp peşlerine düştüler. Sinka kılıcını çekip önceden hazırlanmış bir okçunun attığı oku havada ikiye böldükten sonra onları takip eden atlıların saldırılarına karşı arabanın arkasında beklemeye başladı. Mersat'sa atlarını olabildiğince hızlı bir şekilde mahmuzluyor, aynı zamanda çarptığı tezgahların sahiplerinden de özür diliyordu. Samir ise beklemek yerine ne yapabileceğini düşünüyordu. Çünkü onları takip edenler kızın söylediklerinden çok daha fazlaydı.

Korkmuş muydu yoksa heyecanlanmış mı? Kendisi bile bilmiyordu. Atlarını son sürat koşturmaya çalışan Mersat'a "Mersat! Bu adamlar kim!?" dedi. "Bilmiyorum ama dost canlısı olmadıkları kesin. Acaba soru sormak yerine bir şeyler yapsan mı?" "Tamam da ne yapmam gerektiğini bilmiyorum!" "Ah, sadece ne yapabiliyorsan onu! Sen bir büyücüsün, değil mi? Bildiğin büyüler nelerse söyle gitsin." Samir peşlerinden gelen atlılardan birini kendisine hedef belirledi. Sallanan bir arabada hareket eden hedeflere nişan almak zor olsa da elinden geldiğince dikkatli bir şekilde hazır olana kadar bekledi. Ardından "Delici Lazer!"...

Level atlamasın verdiği güç ve zeka statları artık daha büyük ve uzağa ulaşabilen, hatta oldukça hızlı bir lazer oluşturdu. Hedefini tutturamadı ama en azından bir atış yapmanın verdiği mutlulukla tekrardan nişan aldı ve tekrar "Delici Lazer!"... Ama tam bunu dediği sırada atılan okları ve büyüleri engellemeye ve çok yakına gelen atlıları doğramaya çalışan kız bileğinden yakalayıp nişanını düzeltti. Ortaya çıkan lazer bu sefer hedefine ulaşmıştı. Dip dibe duran iki atlıdan biri lazer yüzünden acıyla bağırıp dengesini kaybetmiş ve yanındakinin de düşmesine yol açmıştı. Samir çok mutlu olmasına karşın kız tek bir kelime bile söylemeden savunmaya geri döndü. Samir o sırada kızın ensesindeki dövmeyi fark etti: "Sinka"

Diğer DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin