Roy hikâyesini bitirdiğinde ortam sessizleşmişti. herkez düşüncelere dalmışken Roy bu havayı bozup konuştu:
"Neyse işte anladıysanız biz Sheppard'la aynı şeyi yapmıyoruz biz onun aksine size bir seçim şansı veriyoruz.
Bize katılacak mısınız yoksa yürüyüp gidecek misiniz? Emin olun burada sizin gitmenize laf edecek bir insan bile yok."
Roy'un ses tonu kalın ve etkiliydi. Richie ve Liseli düşünmeye başlamışken Cathrine duraksamadan cevapladı:
"Tabiî ki de katılıyorum! Lanet bir kukla olacak halim yok."
Richie de Cath'in heyecanına katılıp konuştu.
"Bende katılıyorum!"
Liseli tam Richie'yi durduracaktı ki onun gözlerindeki heyecanı gördü. Böyle bir macerayı reddetmek hem de Richie'ye eşlik etmemek olmazdı.
Liseli de hafifçe gülümseyerek konuştu.
"Bende."
Roy gülümsedi. Çizik yüzü ve sakallarıyla çizdiği sert imajın altındaki bir gülücük onu yumuşatmıştı.
"Aramıza hoş geldiniz." dedi sakin ve mutlu ses tonuyla.
"Kabul etmeniz güzel." dedi monoton bir kız sesi.
3'ü sesin geldiği yere hızlıca döndüler. Siyahlarla giyinmiş, derin boş bakışlı siyah saçlı siyah gözlü kızı gördüler. Sanki odanın kenarında duran bir gölgeymiş gibi varlığı zar zor hissediliyordu ve bakışları insanın içine hafif bir ürperti katıyordu.
3'ü de yerlerinde titredi.
"Sen!" dedi Liseli şaşırmış bir şekilde.
Roy içten ve kısık bir kahkaha atarak ayağa kalktı.
"Alışırsınız, biraz sessizdir."
Roy ayaklanınca Liseli, Cath ve Richie de ayağa kalktı. Siyah saçlı kız ürpertici duruşunu bozmadan konuştu.
"Aramıza hoş geldiniz ben Robin."
Richie gülümseyerek cevapladı:
"Merhaba ben-"
Kız Richie'nin sözünü kesti.
"Şimdilik muhabbete gerek yok."
Richie yüzündeki gülümsemeyi bozunca Liseli ve Cathrine güldü.
Roy o sırada kapıyı açmıştı
"Günün sonuna kadar burada oturamayız. Eğitiminizden önce etrafı görüp bir tanıyın."
Sonra odadan çıktı ve yürümeye başladı. Liseli, Richie ve Cath de onu takip etti.Çıktıkları oda üst kat denebilecek bir yerde duruyordu. Bu fabrikada müdürlerin oturduğu toplantı odalarına benziyordu. Demir merdivenlerden yavaşça inerken aşağıdan gelen sesleri duyabiliyorlardı. İçlerinde ufak heyecanı ve kalplerinin sakince atmasını hissedebiliyorlardı.Demir merdivenlerde tıkırdayan her adımın sesleri onlara biraz daha yaklaştırıyordu. Sonunda merdiven bitip aşağı indiklerinde fabrikanın içinde koşuşturan onlarca insanı görebiliyorlardı.Duvarlarda ve büyük kolonlarda asılı bayraklar vardı. Siyah bayrakların üstüne kırmızıyla çizilmiş bir işaret. Dışarı taşan, diken gibi dağınık çizgilerle bir daire ve onun içinde bir çift kalın çizgi.
Bir köşede mutfağa benzer bir yer vardı. Masalar sandalyeler ve yemek yiyen birkaç kişi bunu kanıtlar nitelikteydi. Devasa kapının yanında duvarlara dayalı masalarda kâğıtlar, bilgisayarlar telsizler gibi şeyler vardı. Görebildikleri bu kadardı ancak fabrikanın yarısından sonradan yapılma bir duvar geçmiş gibi duruyordu. Duvarda birkaç kapı açılmıştı.
"Bu insanlar bize anlattığın 8 kişiden biraz fazla gibi." dedi Liseli meraklı bir ses tonuyla Roy'a bakarak.
"Tabi biraz insan bulmaya uğraştık. Sonuçta bu konudan rahatsız olan bir sürü insan vardı." dedi Roy gülümseyerek ve etrafındaki insanlara göz devirdi, eski anıları hatırlarmışçasına.
Devrimin fabrikasında etrafta koşuşturan insanları ve uçuşan kağıtları izlemek heyecan vericiydi.
Ye;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli
FantasySıradan bir gün , sıradan bir hayat , pek sıradan olmayan bir rüyanın ardından . Bir yaprağın süzülmesiyle başlayan hikaye Aynı Yaprağın yok olmasıyla bitecek Klasik bir liseli , Hiç tanımadığı bir çocuk , ve hiç tanımadığı pembe pijamalı bir kız .