"Yazar Taeyeon'un imza gününe hoşgeldiniz!"
Pek geniş sayılmayan bu alanda her yerde yankılanan bu sözler Minju'nun kalbinin daha hızlı atmasına sebep olurken okuduğu o muhteşem kitapların, muhteşem sözlerin yazarının ortaya çıkmasını istiyordu artık. Bugün için her zamandan farklıydı hisleri. Aslında hisleri fısıldıyordu ona bugün aşkını bulacağını.
"Chaewon! Gelecek birazdan! Sanırım baygınlık geçireceğim!"
Chaewon ise arkadaşınınbu abartılı heyecanıyla alay etmeye başladı.
"Merak ediyorum biriyle evleneceğin gün neler olacağını. Korkarım ki sen kalp krizi geçirirsin ve düğün iptal olur."Minju da gülerek cevapladı arkadaşını. "Dalga geçme pislik kız!"
İkilinin biraz arkasında olan Jaemin ise afallamış bir şekilde etrafına bakıyordu. Geçen birkaç dakika sonunda Taeyeon çıkıp okuyucularını selamladı. Ardından imza vermesi için hazırlanmış masasına geçti.
Oluşan uzun kuyruğun en sonunda yer Minju ve Chaewon oldukça şanssız olduklarını düşünürlerken Minju'nun önünde yer alan Jaemin ve Mark da aynı şey için yakınıyordu.
Minju, kendisine biraz büyük gelen gözlüklerini düzeltip saatler boyunca burada bekleyeceği için ofluyordu.
Minju, "Bugün hislerim güzel şeyler olacak diyordu sanki ama uçup gitti resmen! Ne kadar da şanssızız cidden." diyince Chaewon suçu üstlenip "Senin değil benim kötü şansım yüzünden böyle oldu. Arada sen de kaynadın" dedi.
Elinde telefonuyla oyalanan Jaemin de seslerini duyabiliyordu. Minju'nun sesini duyduğunda aklına Taeyeon'un bir kitabında yer alan satırlar geldi.
"Sana yıldızlardan kolye yapabilmek istiyorum."
Bu cümle genç kızı çok etkilemişti. Yıldızlara karşı herkes gibi bir hayranlığı vardı. Yine de aşka olan güvensizliğinden bu çocuğa umut vermek istemiyordu.
"Ama ben yıldızları bilmiyorum."
"Öğretirim. Seninle her şeyi yeniden öğrenmek isterim. Geceyi, gecenin süsleri olan yıldızları, gündüzü ve gündüzün varlığına sebep güneşi öğrenelim. En çok da birbirimizi öğrenelim..."
Bu cümleler Jaemin'in aklına bir kurt gibi düşmüş ve zihnini yıpratıyorken kalbi de bu sözleri hissediyordu.
Minju kahkaha attığındaysa dayanamayıp kafasını telefondan kaldırdı ve arkasına baktı.
Yalnızca baktı ancak bunlar mana içeren bakışlardı. Elbette ki "aşık oldum" demiyordu ancak kalbi hissediyordu farklı olacağınu. Ruh eşleri birbirlerini hissetmezler miydi? İlk günden anlarlardı aslında birbirlerine dünyalarını vereceklerini.
Jaemin karmaşık ancak gerçekten de parlayan gözlerle baktığında Minju'nun gülümsemesi durdu.
Utanmış ve daha da heyecanlı hissederken kendini içinden rezil olduğunu ve çocuğun onu hiç sevmediğini düşündü.
Kahkahası, sesi onu rahatsız etmişti Minju'ya göre. Minju, ilk başta yüzünü yere eğmiş, bakmamış ardından da utancın vermiş olduğu hafif buruk olan bir gülümsemeyle ve tıpkı onun gibi parıldayan gözlerle baktı Jaemin'e.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairytale ↪ jaemin + minju ✔
FanfictionOkuduğu kitabın yazarı ile tanışmak için gittiği yerde yazarın bir diğer hayranına âşık olmuştu Jaemin. 2020 | duestrade© 「@riestars」