36. Bölüm

284 25 2
                                    

Bugün çifte bölüm. 3K'yı geçmişiz. Okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ederim:)

***

Sisli bir Mart sabahı kahvaltıya indiğimde insanlar bana bakıp fısıldaşıyordu. Sonunda Neville'ın yanına çöktüğümde:

"Gelecek Postasını uzatır mısın?"

"E...elbette."

Gazeteyi elime aldım. Başlık fazlasıyla açıklayıcıydı:

"DIANA HAMILTON MU YOKSA DIANA BLACK MI?"

Neville:

"Gerçekten bir Black misin?"

"Okumadın mı? Baksana öyleymişim."

"Yani Sirius Black ile akrabasın?"

"Bu durumda evet. Baksana amcam oluyormuş."

Tüm okula yayılan gerçek, insanları biraz germişti. Sonunda herkes benim Sirius Black'in yeğeni olduğumu anlamıştı. Bazıları benden uzak durmaya çalışıyordu. Onlara hiç yüz vermedim. Ya da ders sırasında hiç parmak kaldırmadım. Black soyadıyla anılmak istemiyordum.

Akşam yemeğinde Fred ve George'un arasına oturdum. Karşımda Harry vardı. Kızgınlıkla:

"Sana verdiğim kağıdı neden Dumbledore'a vermedin?"

"Veremedim. Snape ile ek dersim vardı."

"Ne güzel. Eğer sen lanet olası kağıdı verseydin Harry şuan hala bir Hamilton idim."

"Bize ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"

Kaşlarımı çatarak Fred'e baktım. George:

"Gerçekten Diana. Bize her şeyi anlatabilirdin?"

"Aslında düşünmüyordum. Bunu sadece birkaç kişi biliyordu. Kreacher bile anlamıştı yani."

"Demek o yüzden senden emir alıyordu."

"Aynen öyle Hermione."

Patates kızartmasını ağzıma atarken, konuyu değiştirmek için:

"Yeni kehanet profesörü nasıl?"

"Farklı. Kesinlikle o kadından çok farklı."

Yemeğim bittiğinde Fred elimi tuttu. Fred:

"Ortak salonda görüşürüz."

İkimiz büyük salondan çıkarken beni ihtiyaç odasının olduğu koridora sürükledi. Önünden üç kez geçtik. İçeri girdiğimizde güzel bir yere dönüşmüştü. Sıcak bir şömine ve kanepe. Kanepenin hemen yanında küçük bir abajur. Fred:

"Bize ne zaman söyleyecektin Diana?"

"Seninle kavga etmek istemiyorum Fred. Bu konuyu kapat!"

"HAYIR! Kapatmayacağız."

"Söylemeyi düşünmüyordum. Aslada düşünmedim. Bu sırrı bilenlerle birlikte ölmeyi düşünüyordum."

"Bana güvenmiyor musun?"

Sesindeki hayal kırıklığını duyunca gözüm yaşardı. Sinirle:

"Sana güveniyorum lanet olası Weasley. Ama ben onları daha yeni kaybettim ve hayatım bir anda berbat oldu. Fazlasıyla..."

"Eğer bana güveniyor olsaydın anlatırdın."

İkimizde sustuk. Bir süre yerde oturduk. Sonunda konuşmaya başlayan ilk bendim:

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin