Chaeyoung ile geçirdiğimiz günün üzerinden bir gün geçmişti. Her gün mesajlaşıyor ya da telefonda konuşuyorduk. Bugün pazartesi olduğu için birbirimizi görebilecektik.
Takım elbise giyerek aynanın karşısına geçtim. Masanın üzerinde duran kravatı elime alarak gömleğinin yakalarına geçirip bağladım.
Odamdan çıkarak aşağıya indim. Aç karnına çalışmak benim açımdan pek iyi değildi. Omuz silkerek evden çıktım ve arabaya yöneldim.
Kendi yerime geçerek kapıyı kapattım ardından arabayı çalıştırarak şirket yönüne doğru sürmeye başladım.
Kırmızı ışık yandığında bekleyerek, gözlerimi cama çevirdim. Dışarıdaki insanları izleyerek neler yaptığına baktım. Arkadan gelen korna sesi ile kendime gelerek gaza basıp ilerlemeye devam ettim. Tam o anda arabanın önüne biri atlayarak ona çarptım. Fakat hızlı olmadığımdan dolayı hafif çarpmış olmalıydım.
Arabadan inerek usulca ona yaklaştım. Yere eğilerek işaret ve baş parmağım ile çenesinden tutarak bana dönmesini sağladım. Alnı kanıyordu, yüzünde de birkaç çizik vardı. Vakit kaybetmeden kucağıma alarak arka kapıyı açtım. Yatırarak geri çekilecektim ama bileğimden tutmasıyla gözlerimi yüzüne çıkardım.
"Beni bırakma."
Söylediği şeyi pek anlamasamda başımı sallayarak tebessüm ettim. "Merak etme, ölmeyeceksin."
Elini bileğimden çekerek kapıyı kapattım. Etrafta ki insanların bakışları üzerimde olduğunu hissediyordum. Derin bir nefes alarak kendi yerime geçtim. Arabayı çalıştırarak gaza bastım ve sola döndüm. Hızlı bir şekilde hastaneye sürdüm.
Yan koltuktan telefonumu alarak Namjoon hyung'u aradım. Anında açmasıyla acele ile konuşmaya başladım.
"Hyung bugün gelemeyeceğim. Bir kaza oldu yani bir kıza çarptım ve şimdi hastaneye gidiyoruz."
Tek bir nefeste konuştuğum için bir, iki dakika duraksadım. Kız mırıldanınca başımı arkaya çevirip ona baktım. Elimle alnımı silerek sakin kalmaya çalıştım. Namjoon hyung'un sesi beni kendime getirirken hastaneye gelmiştik.
"Jimin bir şeyin yok değil mi? Biz de gelebiliriz."
Arabamın kapısını açarak arabadan çıktım. Hemşire ile doktorların gelmesiyle arka kapıyı açtım onlar kızı sedyeye koyarken o sırada cevap verdim.
"Gerek yok hyung. Bizimkilere gelemeyeceği söyle yeter, endişelenmesinler. Chaeyoung söylemeyi unutma."
"Tamam Jimin dikkatli ol ve bize haber ver."
Tamam diyerek telefonu kapatmıştım. Hastaneye adımlayarak içeriye girdim. Hemşireyi takip ederek kızın olduğu odaya gitmiştik. İçeri girince ben de camdan izlemiştim.
❦
Saatler sonra hemşire odadan çıktığında ayağıya kalkarak yanına gittim.
"Durumu nasıl? Bir şeyi var mı?"
Yüzümde endişe dolu bir ifade vardı ya da ben endişeli hissediyordum. Karşımda ki, kadın gülümsediğinde iyi bir şeylerin olduğunu anlamıştım.
"Merak etmeyin sevgiliniz gayet iyi. Fazla hasar görmemiş, içeri girip onu görebilirisiniz. Geçmiş olsun." başımı sallayarak teşekkür etmiştim. Sevgilim değildi ki. Elimi saçlarıma geçirip dağıtmıştım. En azından ölmemişti. Yavaşça kapıyı açarak içeriye girdim.
Sessizce hemen yatağın yanında olan tekli koltuğa oturdum. Kravatımı çözüp, iki düğmemi açtım. Bunalmıştım ve oda sıcaktı.
Bakışlarımı yüzüne çevirerek incelemeye başladım. O kadar da kötü görünmüyor gibiydi. Arkama yaslanarak duvarda asılmış olan saate baktım. Öğleni geçmişti bile ve acıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵞᵒᵘ ᴬʳᵉ ᴹᵃᵍᶤᶜ ↭ ᴶᶤᴿᵒˢᵉ́
Fanfictionİlk bakışta ona tutulmuştum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Gözleri, dudakları, saçları ve gülümsemesi.. O gözleri kısılana kadar gülümsemesi beni benden almıştı.