61.Bölüm

1K 98 339
                                    

"Ama Nisa ağlamaktan harap oldun yapma birtanem. Gel bak harika bir yemek hazırlamışsın beraber yiyelim." "Olmaz olmaz." Barış yanıma otururken gözyaşlarımı silip burukça gülümsedim. "Ağlaman için bana mantıksız bile olsa bir neden gösterir misin?" "Çok nedeni var. Mesela kızımız üşüyor olabilir. Yazık ona. Mesela dışarıda kalan insanlar da var ve biz hepsine yardım edemiyoruz. Her yıl bir sürü insan ölüyor. Mutlu olmam içinse tek bir sebebim bile yok." Barış beni kollarının arasına alırken ona sarıldım.

"Mesela sen sağlıklısın. Kızımız da öyle." Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı kurularken burukça gülümsedim. Sesim ağlamaklı bir tonda çıkmıştı. "Turşum da var." "Allah'ım bu evrende Nisa'nın dudakları arasında bir turşu olsaydım keşke." "Hayır. O zaman seni hiç yiyemezdim. Kıyamazdım sana. Sen benim bu dünyada en değer verdiğim şeysin. Mesela sana turşularımı yediririm ama seni turşu kavanozuna koymam." "Bu güzel bir şey mi acaba?" "Yani herkesi herkesle paylaşabilirim. Ama seni kıskanırım. Mesela bugün ona çok sinirlendin..." Barış yine sinirlenip gerilirken ona baktım.

"Bana sinirlenmen gerekirdi. Kıskandım." Barış bana bakarken derin bir nefes aldım. "Tişörtünü de kıskanıyorum. Senin bedenini saran ben olmalıyım o değil." Üzerimdeki tişörtü çıkardığımda Barış bana bakmıştı. "Çok sıcak yandım." Barış beni süzüp derin bir nefes alırken ben şortumu çıkarmakla meşguldüm. "Ha böyle mi gezeceksin evde?" "Evet. Sorun mu var?" "Yoo, güzelmiş ama dikkatli ol da bu canavara yem olma." Omuz silkip Barış'ın kucağına yerleşmiştim yeniden. "O canavarın beni yemesi hoşuma gider." "Ne kadar mesela? Konuş benimle." Gülüp Barış'a baktım.

"Baya hoşuma gider. Yani ifade edemem. Ama çok isterim bana dokunsun. Bedenimi ele geçirsin." Barış tenimi okşarken derin bir nefes aldım. "Barış..." "Hadi yemek yiyelim." Onu başımla onaylarken üzerimden çıkan tişörtümü tekrar üzerime geçirdim. "Yeterince uygun oldu bence." "Yok olmadı öyle, biz şey yapalım en iyisi." "Ne yapalım?" Barış üzerindeki tişörtü çıkartırken ona bakıp kıkırdadım. Tişörtümü yeniden çıkarıp onu öptüğümde benden uzaklaşıp gözlerime bakmıştı. "Sevişecek miyiz?" "Hayır Nisa." "Neden? Bana kızgın mısın hâlâ?" Barış karnıma bir öpücük kondurduğunda dudaklarımı büzdüm.

Barış bana bakarken göğüslerimi gösterip ağladığımda gözlerini devirip göğüslerimin biraz üstüne de bir öpücük kondurmuştu. "Çocuğumuzun gözleri mavi olmazsa onu Yusuf'a hediye edeceğim." Barış bana ters bir bakış atarken omuz silktim. "Babasına benzesin istiyorum aşkım. Benzemezse gelmesin." Barış'a sarılıp ağladığımda sıkıntıyla bir nefes vermişti. "Ben ağlayacağım artık ben çok bunaldım. Biraz beni yalnız bırak!" Ben daha şiddetli ağlarken Barış da beni kucağından indirip gitmişti.

Bir süre sonra geri geldiğinde beni kucağına almasıyla içimi çeke çeke ağlamaya başladım. "Aşkım yalvarırım artık dur bak." "Duramam bana bağırdın." Banyoya geldiğimizde gözyaşlarımı silip Barış'a baktım. "Hii babacık bize sürpriz yaptı kızım. Uyu hadi uyu sen." Barış bana bakarken burukça gülümsedim. "Çok gerildim ve senin kokunla rahatlamak istiyorum. İzin verir misin sevgilim?" "Ama eşofmanını da çıkaralım." Barış beni başıyla onaylarken alkışladım. "Çıkar o zaman hadi. Hatta bence hiç giymemize gerek yok. Bundan sonra giyinmeyelim."

Barış bana bakarken vücudumu gösterip gülümsedim. "Çıplak değilim kızamazsın." Barış suyu açarken belini sıkıca sardım. "En güzel kadın benim değil mi?" "Kesinlikle birtanem. Hepsine bakmadım ama..." Barış'ın sırtına uzun uzun bir kaç öpücük bıraktım. "Aşkım, bebeğim. Seni ben çok seviyorum." "Nisa biraz susabilir misin sevgilim?" Ben yeniden ağlarken kendimi suyun altında Barış'ın kollarının arasında buldum. "Yaa ağlayamıyorum. Su gözümü rahatsız etti. Barış ağlayamıyorum." Suyun altından çıkıp bir köşede ağladığımda Barış da sıkıntıyla yere bırakmıştı kendini.

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin