Selam. Ben geldimm. Okunmalarım çok az :/ ama daha yeni başladığım için çok olmaması normal.
İyi okumalar diliyorum ✨
Bazen gerçekten hayattan ne beklediğimizi, istediğimizi bilmiyoruz. Öyle bir an oluyor ki, hem olduğu için heyecandan da öte bir şey yaşıyorsun hem de buluduğun anın bunun için doğru an olmadığını düşünüyorsun. Şu an bunu yaşamıyorum, aksine tam olarak şu an olması gereken bir şeydi bu itiraf. Eğer beni uyuyor sanmasaydı bunu hiçbir zaman yapmayacaktı. Kalbim göğüs kafesimi atlatıp tam önümdeki bilgisayara çarpacak durumdayken, en büyük aptallığımı yapmak üzere hazırlanıyordum.
Ama şimdi yapmasaydım ne zaman yapacaktım ki? Hayat kısa, bana çok kısa. Cesaretimi tolayıp içimden geriye saydım. Bir, iki, üç. Gözlerimi açtım.
Yankı gözlerimin açık olduğunu fark etmemiş, sakin sakin film izliyordu. Kafamı kaldırdım ve bir şey demesine bile izin vermeden ona sarıldım! Evet sarıldım! Ne yaptığımı bilmiyordum ve o an sadece sarılmak istemiştim. Geçen iki dakikanın sonunda yüzümü ona çevirdim ve afallamış yüzüyle karşılaştım. Kulağına eğildim ve fısıldadım, "ben de. Ben de seni seviyorum yankı karahan," dedim. Sonra kulağından uzaklaştım ve gözkerinin içine baktım,"hem de çok."
O kadar şaşkın ve tatlı bakıyordu ki, yanaklarını sıkasım gelmişti. Kendini toparladığında konuşmaya başladı, "mavi... Sen uyumuyor muydun ya?" diye sordu. Elini ensesine götürdü, utandığında yapardı bu hareketi. Gülümsedim. Gülümsedi. Yaklaştı ve saçlarıma minik bir öpücük kondurdu,"yarın bizi yorucu bir gün bekliyor. Uyuyalım. Bu konuyu yarın konuşuruz." dedi. 'tamam' anlamında kafamı salladım. Yankı yorganı üstüne örttü. Ben de başımı göğsüne koydum, gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
-
Bu gün zor olacaktı. Tek kelimeyke zor. Çünkü bizim ailemiz kendi çapında mağdur ve yardıma ihtiyacı olan kişileri kötü yollarına alet eden kişileri yok etmek amacıyla bazı 'pis' işlere bulaşmış ve bu güne kadar az başarısız olmuş bir aileydi. Evet. Bu böyleydi.Sevim hanım. Bizi hiç bırakmadı. Burada bizi eğitti ve bugünlere getirdi. Bize hep özel çocuklar olduğumuzu söyler, hepimizin bileğindeki nota dövmesinden öperdi.
Bizimle olması büyük şans çünkü ona çok şey borçluyuz ve bu borcu sevim hanımın hayatını adadığı şeylerin yani çocukların hayatlarını kurtararak ödüyoruz.Ne bora, ne yankı, ne ben, ne deniz, ne mert, ne de defne. Hiçbirimiz imkanımız olduğunda başka bir çocuğun hayatını hiçe saymayız. Elimizden geldiğince kurtarabildiğimiz, o yaşadıkları pis hayattan çekip alabildiğimiz çocukları, sevim hanımın hala müdirelik yaptığı yetimhanede en iyi şartlar altında büyütüyoruz.
Çocuklar hep masumdur. Çocuklar yaşamayı hak eder. Çocuklar bir çöplüğe terk edilebilecek kadar değersiz değiller.
Uzun süredir odaklandığım noktadan gözlerimi çekmemin nedeni yankı'nın sesi oldu, "sen bu aralar çok dalıyorsun bir yerlere," kafasını sağa doğru yatırdı ve gülümsedi, " bununla ilgileneceğim." dedi. Kaşlarımı kaldırdım ve sorarcasına ona baktım "nasıl ilgileneceksin? Bu bir," dedim ve gülümsedim, "iki, dün hakkında konuşmamız gerekiyor." dedim ve uzun bir konuşma için hazırlandım,
"şimdi. Bak yankı, dün o kadar değişikti ki ben hala atlatamadım çünkü... Bilmiyorum anlatamıyorum. Sen bana bir ara hiç sevgilim olmadığını ama bunun işine geldiğini söylemiştin. Benim hiç sevgilim olmadı yankı. Hiç kimseyle takılmadım. Yakın arkadaş bile olmadım sizin dışınızda. Neden? Çünkü yankı ben kimsenin benim yüzümden sevdiğini kaybetmesiyle sınayamam. " yankı durdu... Durdu... Sonra dudakları aralandı ve konuşmaya başladı,
"ne demeye çalışıyorsun mavi?"
"ne demeye çalıştığım açık yankı. Ben çok çaresizim. Bu böyle olmaz. Bu böyle gitmez. Eğer ben sana aşk anlamında bağlanırsam, sen de bana aşk anlamında bağlanırsan olmaz. Çünkü ben ölüyorum yankı," gözümden bir damla yaş firar etti,
" ölüyorum... Eğer beni seversen, öyle güzel bakarsan, öyle güzel gülersen bende seni severim. Seni severken ölmek benim için çok güzel. Ama sen beni severken ölürsem... Seni bununla sınayamam işte. N'olur sevme beni... Lütfen yankı. " yankı bir şey söylemeden gözlerime bakıyordu. Ben ne olduğunu anlamadan bana sarıldı. Her zaman yaptığı gibi o kalp ağrıtan fısıltısı doluştu kulağıma,
"Bana saklansın ruhun. O zaman seni hiç bırakmam" dedi. Elimi çok fazla hızlı atan kalbime dokundurdum sonra da o elimle onun kalbine dokudum, bende onun yaptığı gibi kulağına eğildim ve,
"Sana saklandı ruhum, beni bırakma n'olursun."
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Günaydın, iyi günler, iyi geceler 🌇🏙️🌃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ŞEHRİN ENKAZININ ALTINDA / Askıda
Teen Fiction"Bazen bir şehir yıkılıyor ve ben o şehrin enkazının altında kalıyorum. Tek başıma, savaşarak çıkıyorum enkazın altından. Ama ne var biliyor musun? O enkazın altından çıktığımda eskiden yanımda olan insanlar bir daha asla hayatımda olmuyorlar, " bu...