1.0

588 68 78
                                    

Uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelebildik. Umarım iyisinizdir, kendinize dikkat edin ve bu salgın döneminde lütfen evde kalmaya özen gösterin.

Bölüm geçmeden önce küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum: Oy verip yorum yaparsanız beni çokça mutlu edersiniz. Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın, keyifli okumalar!

cause nothing can ever,
ever replace u
(çünkü kimse senin yerini asla alamaz)

cause nothing can ever,ever replace u(çünkü kimse senin yerini asla alamaz)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Roséanne Park'ın anlatımından:

Ve aklının bir köşesinde dursun sevgilim; biz gerçek aşkı bulsak dahi, ölüm çok yakınımızda. Biz onu ağırlasak sahi, ruhumuz bir adım uzağımızda. Aşkı sahiplenemez, onu kabullenemeyiz. Biz Tanrı'nın nefret ettiği iki kul, evvelsi güne tökezlemeden eremeyiz.

Zaman bazen topaldır, yavaş yürür. Zaman bazen suya benzer, yatağına doğru hızla akıp gider. Evrenin aklınca kurduğu oyunlara ayak uydurur, hızını değiştirirdi. 

Zaman geçmiş, hastalığım yok olmuş bitmişti. Karın ağrılarım günden güne dinmiş, ateşimse sönmüştü.

Fakat benim düşüncelerimi ziyaret edip aklımı karıştıran bu değildi. Beni yoran, umutlandıran asılsız suçlu Kim Tae'ydi. Zihnime varıyor, her yerde varlığıyla kendisini belli ediyordu. Beden gözü ile göremesem de onu, gönül gözümde odağım ondan başkasını almıyordu yanı başına.

Sevmeyen insan, yalancı insan gelip de düştüğünde seni kaldırır mıydı? Dilin damağın kuruduğunda bir bardak su uzatır mıydı? Tüm bunlar bir oyun olsa Kim Tae dört gün boyunca ağzını açmadan, dudaklarını kıpırdatmadan sadece iyileşmem için çabalar mıydı?

Tüm bunlar bana çok yabancıydı. Hayatım boyunca annem dışında kimse beni böylesine düşünmemişti. On sekizimi aşkındır birileri benim için çabalamamıştı. Ben on sekizden biliyordum yalnızlığı, herkesin nasıl günden güne ellerimden kaydığını. Zamanında üzerine bsıp geçtiğim her toprağın şehirlerimde esip gürleyen fırtınadan sonra beni nasıl dizlerim üzerine çökerttiğini asla unutmazdım.

Beni de anlamalısın Kim Tae, bu yüzden bu uzaklaşma çabam. Korkuyorum ben, tüm o bağlayıcı halatlardan, gönül bağlarından... Ben tutunamıyorum, kayıyor parmaklarım hayat denen oyundan.

Lütfen beni anla. 

Demiştim ya, zaman gelip geçicidir, bir sarkacın sallanan ucunda akıp giden hayal kırıklığını taşır. Çokça kırıldık, artık yaşamalıyız. Dizlerimize çöktük de, ayağa kalkıp soluklanırken, nefeslerimizi karıştırmalıyız. Dudaklarımız mahşerde birbirini kaybeden iki kayıp ruhtu belki, onları buluştumalıyız.

tears killed her | vroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin