Ben kimim, biz kimiz, nasıl bugünlere geldik, neler yaşadık hepsini anlatacağım bu mini kitapta.. Yer yer anılarımızı anlatacağım, birlikte bazen ağlayıp bazen güleceğiz..
Öncelikle kendimden bahsetmek istiyorum biraz. 1997'de İstanbul Kartal'da doğdum. Aslen Ağrı Eleşkirt'liyim. Bu bilgiye biraz şaşırabilirsiniz. Ufaklığımda boncuk gözleri, al yanakları gamzeli olan bir çocuktum. Ablama nazaran daha olgun daha durağan bir çocukluğum oldu. Ablam benden 1.5 yaş büyük. Dolayısıyla o okula başladığı zaman ben de merakımdan onun yanında 6 yaşımda -daha okula veya anasınıfına gitmezken- okumayı sökmüştüm. Okula başladığımda arkadaşlarımdan bayağı ilerideydim. 1. Sınıfı bitirdikten sonra babamın işleri dolayısıyla 2005 yılında 8 aylığına Çin'e gittik. Böylece ben 2.sınıfı okumadan 3.sınıfa geçtim. Çin çok gelişmiş bir ülkeydi o yıllarda bizim ülkeye nazaran. Neyse 8 ay otelde yaşadıktan sonra Türkiye'ye geri döndük.
Geçtiğim tüm sınıflarda mutlaka bir belgeyle geçtim ama ders çalışmayı bir türlü beceremiyordum. 4.sınıfta babam bana bilgisayar aldı ve benim bilgisayara ilgim başladı. 4.sınıftan 7.sınıfa kadar gece gündüz bilgisayar oyunu oynadım. Hani şu zamanında haberlere konu olan, 'bağımlılık yapan online oyunlar'. Ben kendi halimde keyifli keyifli oyunlarımı oynarken ellerim kaşınmaya uyuşmaya başladı. Haftalarca aylarca sürdü bu kaşıntı. Anneannem kanser tedavisi görüyordu, o yüzden benimle o sıra pek ilgilenemediler. Anneannemi 2010 senesinde kaybettik. İlk kez bir yakınımı kaybediyordum günlerce ağladım. Ve çok seviyordum onu ben. Tombik tombik elleri olan bir kadındı. Sonra benim ellerim için hastaneye gittik. Bir kan tahlili ve aynı gün yatış.. Normal insanda vücutta bakır değeri 10 iken bende 800.. 2 ayımı hastanede serumlarla geçirirken çok keyifsizdim.. Annem 2 ay boyunca sandalyenin tepesinde uyudu. Bana 2 ayın sonunda 30.000 kişide bir görülen Wilson hastalığı teşhisi koydular.
Wilson hastalığı hayati organlarda(karaciğer ve beyin) bakır birikmesine yol açan bir ölümcül hastalık. Tek çözümü karaciğer nakli. İlaçlarını düzenli kullanırsan uzun bir süre karaciğer nakli olmana gerek kalmaz dediler ve günde 8 adet ilacı verdiler bana. 13 yaşındaki bir çocuğa günde 8 ilaç kullanmak kolay gelmez tabi. Ben 2016'ya kadar ilaçlarımı düzenli kullandım. İlaçlarımı yurtdışından getirtiyorduk. 15 temmuz darbesinden sonra ilaçlarımı tedarik etmekte zorlandık. Baya raporlar dilekçeler falan derken en sonunda pes ettik. Aslında üstüne de gitmek istemedim çünkü kendimi iyi hissediyordum ve üniversiteye başlamıştım. Hastalığımın nasıl ilerlediğine vs sonraki bölümlerde değineceğim.
Onur Can Özcan'a gelecek olursak.. Hep derdim ki 'Sen kitabı yazılacak adamsın'. Bu kitabı yazmak da en yakınına nasip oldu işte.
Onur Can Özcan 6 Kasım 1997'de İstanbul Kartal Devlet Hastanesi'nde doğdu. Aslen Ardahan Hanak'lıdır. Bir tanecik Övünç abisi vardır. İlkokul ve ortaokulunu 2.'likle bitiren Onur Can, çok iyi bir lisede İstanbul Anadolu Lisesinde okumuştur. Ortaokulda futbola olan ilgisi ve yeteneği lisede yerini müziğe bırakmıştı. Lisede okula ilgisi biraz azalmış olup kendini gitara vermişti. Gitarını bi hayli geliştiren Obi(ortaokuldaki takma ismi) sadece arkadaşlarına ortamlarda çalıp söylemiştir. Hiçbir yerde sahne almamıştır. 2015 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi Adalet bölümünü kazanmıştır. İzmir'de yaşamaya başlayan Onur Can burada abisinin öylesine çektiği Ayyaş videosuyla başladı asıl müzik serüveni. Ayyaş şarkısı yüklendikten sonra -biz sürekli YouTube'a at diyen arkadaşları- onu hep bir elden paylaşmaya başladık. Geri dönüşlerden çok hoşnut kalan Onur Can birkaç ay sonra Biz Bize'yi çekmek için beni İzmir'e çağırdı. O dönemler okulunda 'Klavye' dersinde zorlanan Obi okuldan bir hayli bezmişti. Bir sene sonra bana okulu bırakıp İstanbul'a dönmek istediğini söyledi. Benim hayalimdeki meslek bu değil benim hayalimdeki meslek müzikle ilgili olmalı gerekirse gitar satarım dediğini hatırlıyorum. Bense ona engel olmaya çalıştım 'bir diploman olsun bir sene okudun o kadar' diye. Ama o kafasına koymuştu ve yapacaktı. İzmir'den dönmeden önce Yalnızlığın Ezgisi ve Gülümse Kadın'ı da repertuarına ekleyen Onur, İzmir'den dönmeden önce hafif bir kitleye hitap ediyordu. Yaramızda Kalsın'ı attıktan sonra içine sinmeyen bir şeyler vardı. Bir hafta boyunca silmeyi düşündü ama engel oldu kendine. Ve Yaramızda Kalsın bugün 120Milyon kişiye ulaştı. Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hayat : Onur Can Özcan
Non-FictionOnur Can Özcan hakkında bir deneme çalışması..