2.KİTAP | 4.Bölüm: Mabet

31.2K 2.3K 2.8K
                                    

Merhaba


4.BÖLÜM: MABET

Her yere sızmış, ulaşmadığı yer kalmamış zehir. Duygularım darmadağın, dört bir etrafımı sarmış zehirli sarmaşıkları, sıkıca bağlamış beni. Korkuyorum gardımın düşmesinden, korkuyorum bilinmezlikten. İçten içe dönüşünü beklediğim düşmanım, ne yapıyor?

Nefret ediyorum bu histen. Varlığından, varlığını isteyişimden nefret ediyorum. Etkisinden kurtulmak istediğim zehrin panzehri ancak neden böylesine imkânsız? Kurtulmak istediğim şey kendi duygularım, beni mahveden benim, nasıl engel olacağım ki?

Düşmanın karşında olduğunda savaşabilirsin, kalbinde olduğunda değil.

Başımı kaldırıp kirpiklerimin arasından onlara baktım.

Tamer sinirlenerek bana fırsat kalmadan Arda'yı azarladı. "Bunu şimdi kullanmamalıydın! Eğer çok zor durumda kalırsanız bu kozu kullanın demişlerdi." Demişlerdi... Sandığımdan büyük bir şey dönüyor. Reha'yı bulsunlar diye tuttuğum adamların yaptıkları yalnızca beni uyutmaktı. Herkesin yaptığı gibi.

"Daha ne kadar zor durumda kalabiliriz lan kadın bizi yakarak öldürecek, para içinde ölmek havalı olur falan diye düşünüyorsan sen bilirsin kardeşim, ben yaşamayı seviyorum."

Gözlerimi kıstım. "Sizi öldürmek istersem öldürürdüm. Anlatacaklarınız evrenin sırrı olsa bile." Barut kokusuna alışıyorum. Nedir bu soğuk, insanlar canımı çok sıkıyor. Evrenin sırrını bilsem dahi hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim artık. Ben kötü olmayı öğrendim.

"Ne yani bizi öldürmeyecek miydin?" şaşkınlığı barizdi. "Hayır. Sizinle oynuyordum sadece."

Yüz ifadeleri anında değişti. Binlerce duygunun değişimini gördüm. Tüm parasını yatırdığı kumarı kaybetmiş gibi bakıyorlardı. Tamer sıkıntıyla başını geriye attı. Kaybetmiştik kanlarına karışıyordu. "Sana demiştim. Her şeyi erkene aldın." Kurulan planda, bahsettikleri her şeye bir zaman vermişlerdi. Neyin zamanından bahsettiklerini bilmiyordum, şimdilik.

"Zippoyu yaktığı anda ne düşünebilirdim? Canımı seviyorum ben."

Onlar kendi aralarında saçmalarken gözlerim yine dalmıştı. Bunu durduramıyordum. Gözlerim bir noktada dalıp kalıyor ve tam o noktada zihnime düşen Reha Özaden'den başkası olmuyordu. Beni kendi zihnimde, kendine tutsak etmişti. Bense onu gerçeklikte tutsak etmiştim. Onu o kapanda kilitleyip, arkama bakamdan giderken yapmıştım bunu. Yine olsa yine yapardım. Pişman değildim, bana yaptıklarının bedeli olmak zorundaydı. Ancak onu gerçekten kaybedebileceğim bir şey olsaydı pişman olacağımı bilmek, beni kahrediyordu. Reha'nın oradan kurtulup bana geleceğini en başından beri biliyordum. Bana öldüğünü söylediklerinde bile, bir yıl boyunca hiç vazgeçmedim. Reha basit biri değildi.

Koskoca bir yıl boyunca, neredeydin? Atamıyorum aklımdan. Başına neler geldiğini tahmin edemiyorum. Şayet gelebilecek olsan gelirdin, biliyorum. Gelemeyeceği bir şey olmuş olmalıydı.

İçimde onlarca yangın aynı anda başlayıp tüm benliğimi kavururken dışımdan buz gibi surat ifadesiyle bakabilmek ne sıradanlaşmıştı son zamanlarda.

"Sizi öldürmeyeceğim dedim. Sizi öldürmeyecekler demedim. Emir buranın yerini öğrenmiş. Sözde Sercan için gelecek. Tabii ben herkesi alıp gidiyorum şu anda. Ancak sizi de götürmek zorunda değilim... İstersem götürürüm, istersem Emir'in eline bırakırım. Böylece benim adamımım olarak yaptığınız bazı şeyler için sizi o öldürür." Odanın köşesindeki boydan aynaya yürüyerek aynadaki aksimi izledim.

Karanlığın Aç Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin