7. Belaya yakın.

146 15 0
                                    

Herkese merhaba. Nasılsınız? Ben iyiyim. Biraz kısa oldu sanırım. Yazar yazmaz direkt düzenleyerek yayınladım. Umarım beğenirsiniz. Yukarıdaki müziği açmayı, ve oy atmayı unutmayın. Bölüm sonunda görüşürüz^^

Yorgun gözlerini ovuşturarak esnedi Ferhan Arslan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorgun gözlerini ovuşturarak esnedi Ferhan Arslan. Bugün oldukça yoğun geçmişti onun için. Ağır adımlarla tüm yorgunluğuna rağmen kızının odasına girdi. Küçük Nisan, hâlâ uyumamıştı. Kızına bakınca yüzündeki tüm yorgunluk silikleşip yok oldu. Onun dermanı da buydu işti. Kızı. Canından çok sevdiği yavrusu. "Sen neden uyumadın prensesim?" Nisan kapanan gözlerini kırpıştırdı. Sahi, neden bu kadar çok kapanmaya meyilliydiler ki? Birkaç dakika daha açık duramazlar mıydı?

"Seni bekledim baba," dedi esneyerek. "Bana masal anlatacaktın, söz vermiştin. Hatırladın mı?" Ferhan kocaman gülümsedi. Nisan masal dinlemeden uyuyamazdı. Özellikle babası anlatmıyorsa eğer. Annesi pek masal anlatmazdı zaten. Bunun gereksiz olduğunu söylerdi hep. Ama Nisan daha beş yaşındaydı. Ne anlardı ki gereksizden?

"Anlatırım tabii yavrum," dedi Ferhan kızının alnına bir öpücük bırakarak. Ardından kollarını dirseğine kadar sıyırdı. Elindeki ceketi de bir kenara bıraktı. Zaten onlara ihtiyacı yoktu. Pantolonun kırışmasını aldırmayarak Nisan'ın yanına uzandı. Kızını kolları arasına alarak başını göğsüne yasladı. Ardından kızının nefes alış verişleri eşliğinde masal anlatmaya başlamış. "Bir varmış, bir yokmuş. Çok uzak diyarlarda bir prens yaşarmış. Bu prens çok mutsuzmuş, sürekli hüzünlüymüş..." Nisan esneyerek babasının sözünü kesti.

"Neden? Ona da mı annesi çikolata vermemiş?" Ferhan gülümseyerek kızının saçlarına öpücük kondurmuş. Kokusunu içine çekerek gözlerini kapatmış.

"Hayır güzel kızım," demiş, "Onun derdi başkaymış. Mutsuz olması için bir sebep yokmuş aslında tam olarak. Ama prens bir türlü kendini mutlu hissetmiyormuş. Günlerden bir gün prens artık sarayda duramaz hâle gelmiş. Sanki duvarlar onu boğmaya başlamış, kendini saraya mahkûm hissetmiş. Ve buna dayanamayarak atmış kendini dışarı. Gezmiş kendi ülkesinde. Pazarları, çarşıları, her yeri gezmiş. Kendini özgür hissetmeye başlamış. Yaşadığını anlamış yavaş yavaş." Nisan'ın düzenli nefes alışını görünce kızının uyuduğunu anlamış. Ardından hüzünle gülümsemiş. Ama masalını yarım bırakmamış, anlatmış devamını uyuyan kızına. "Prens o kadar gezmiş, o kadar uzaklaşmış ki herkesten mutlu olduğuna inanmış. Her şeyin düzeldiğine inanmış. Bu garip hüznünün geçtiğini sanmış. Ama olmamış. Prens hâlâ üzgünmüş. Hâlâ mutsuzmuş. Ormanda gezerken bir bebek ağlaması duymuş. Başta aldırmamış bunu, yoluna devam etmiş. Ama bebek öyle bir ağlamış ki, prensin içi gitmiş. Canından can çıkmış o bebek ağlayınca. Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başlamış. Başta bu sesi hayal gücünün ürünü sanmış. Ama sonra yaprakların arasında, bir ağacın altında melek gibi bir bebek görmüş. Çocuk o kadar güzelmiş ki, prensin nutku tutulmuş. Bebek o kadar güzelmiş ki, prens hayatında daha güzel bir şey görmemiş bugüne dek. Almış bebeği ordan, 'Kızım,' demiş ona. 'Söyle bakalım, bugünü kadar seni mi aradım ben? Mutsuz olmamın sebebi yanımda senin olmayışın mıydı?' Prens o kadar mutlu olmuş ki, göz yaşlarına boğulmuş. O kadar çok ağlamış ki, bebek ağlmayı kesip prensi izlemiş hayran bakışlarla. Prens almış bebeği, getirmiş sarayına. Kimse karşı çıkmaya cüret edememiş prense karşı. Demiş ki prens, 'Bu bebek bugünden sonra benim kızımdır,' demiş. 'Beni hayata bağlayan tek şey artık bu kızdır.' Rivayete göre, bir daha asla o kızı yanından ayırmamış. Prens ülkesinin başına geçmiş, artık mutlu bir adam olmuş o günden sonra. Koskoca adam, bir çocuğun karşısında erimiş. İçi gidiyormuş ona her bakınca. Demiş ki prens, 'Güzel kızım, mutluluğum sana bağlı. Umarım mutluluğumu benden almazsın. Umarım kendini benden mahrum bırakmazsın sevgili yavrum.' Prens kızıyla sonsuza kadar mutlu yaşamış. Tıpkı, bizim seninle olduğumuz gibi güzel kızım. Ferhan kızının yanaklarına küçük küçük öpücükler kondurdu. Kokladı, sevdi, okşadı... Dünyası buydu işte. Küçücük bir kız çocuğu. Onun çocuğu. Ferhan Arslan'ın biricik kızı.

Bir Belalı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin