Ayşeden
Dün gece poyrazla epey yakınlaşmıştık. Adaya geldiğimden beri en rahat uyuduğum geceyi poyraz sayesinde geçirmiştim. Ne babamın ölümüyle ilgili kabuslarım ne de uğradığım ihanetin izleri bana yaklaşamamıştı. Sabah uyandığımda kendimi gerçekten dinlenmiş hissediyordum. Tabi aynısını poyraz için söyleyebilir miydim emin değilim. Çocuğun her yeri tutulmuştu. İçimde bir taraf benimle tutulma pahasında o pozisyonda kaldığı için sevinirken bir tarafım da poyrazın boynunun tutulmasından kendini sorumlu tutuyordu. Sonuçta bugün performans oyunu oynayacaklardı ve semboller hepimiz için oldukça önemliydi. Performansı düşerse kendimi suçlardım. Çocuğu rahat uyutmamıştım sonuçta.
Uyandığımda adadakilere yakalanmış olma korkusuyla paniklesem de gelenlerin aleyna ve berkay olması beni rahatlatmıştı. Aleyna bu adada en iyi anlaştığım kişiydi ve bu konuda üstüme gelmeyeceğini biliyordum. Poyrazın bana karşı olumlu anlamda değişen davranışları hakkında konuştuğumuzda sürekli çok yakıştığımızdan bahsederek beni utandırmıştı. Bizi öyle yakaladıkları için çok keyiflendiği belliydi ama yine de poyrazın yanında bunu belli etmedi. Berkayla oyunlarda iletişimiz iyiydi ancak onunla çok yakın değildim. Poyraz ona güvendiğine göre endişelenmeme gerek yoktu. İkisi oldukça yakındı hatta benle aleynadan bile daha samimi görünüyorlardı.
Poyraz ve berkay revire giderken biz de kampa doğru ilerlemeye başladık. Yolda bulduğumuz birkaç odunu ve çırayı da yanımıza alarak hemen ateşi yakmaya koyulduk. Aleyna yattığı yeri ve battaniyesini toparlamaya giderken erzaklarımızdan kalan yağ ve pirinçle basit bir pilav hazırladım.
Poyrazlar geldiğinde suçluluk duygusuyla durumunu sordum. Elbette mahçup olacaktım. Survivordaydık ve performansımız burada oldukça önemliydi. Kötü etkilenmesini asla istemezdim. Poyraz sevimli tavırlarıyla benden masaj ve krem sürme sözü aldıktan sonra serseri bir şekilde göz kırptı. Çok yakışıklıydı. Ondan herkes etkilenirdi zaten. Asıl soru onun neden birden benimle ilgilenmeye başladığıydı. Aramız survivorun başından beri hiç olmadığı kadar iyiydi son zamanlarda. Umarım bozulmazdı. Çünkü her ne kadar kendimi kaptırmamaya çalışsam da onun bu koruyup kollayan sempatik halleri modumu yükseltiyor ve beni heyecanlandırıyordu. Yanımda olmadığı zaman gözüm onu arar olmuştu. Alışkanlık mıydı bu yoksa ben poyrazdan hoşlanmaya mı başlamıştım bilmiyorum ama poyraz bana çok iyi gelmişti.
Takım yemeklerini yedikten sonra kirli tabaklarımız denizde yıkanmak üzere beklerken ben de oyuna gitmek için çantamı hazırlamaya başlamıştım.
Reşat: ha bu tabakları orta yerde bırakup gitmişsinuz. Kaç yaşında insanlarsınız tertip düzeni de mi ben öğreteyum anlamadum ki
Ayşe: bunu bana bakarak söyleme sebebin ne reşat sadece benim tabağım mı orda
Reşat: ortaya söyleyrum niçin üzerine aldun ki sen
Ayşe: dibime kadar geldin bana bakarak söylüyosun.
Hanzade: sen de tabağını bırakanlardan birisin o yüzden olabilir mi
Aleyna: arkadaşlar kız her gün yemeğinizi yapıp önünüze koyuyor bulaşıkları da mı o toplasın
Reşat: ben kimsenun bulaşığını ellemem arkadaş. ELLEMEM
Bu sırada sesler yükselince takımın geri kalanı başımıza toplandı.
Steven: bu kız hepimizin yemeğiyle uğraşıyor ama
Poyraz: aynen öyle reşat. İş bölümü denen bir şey var. Biri coconut toplar biri kırar biri ortalığı süpürür. Yemek ve bulaşık da dönüşümlü yapılması gereken işler. Herkes üstüne düşeni yapsa bir sorunumuz kalmaz.
Ayşe: ben bir tabağımı yıkamaktan gocunacak değilim. Tartıştığımıza değmez oyun öncesi. Takım içindeki huzuru kaçırıyorsun reşat böyle yaparak.
Reşat: tamam ben huzur bozucu lanet birisiyum o zaman konuşma benumla
Ayşe: ne alakası var burda anlatmak istediğim şey ben nasıl yemekleri yapıyorsam dönüşümlü olarak birileri de bulaşığı baraka temizliği gibi görevleri dönüşümlü olarak yapmak zorunda. Her lafı en yanlış yerinden seçip orasını anlıyosun. Kaldı ki oyuna gitmek için araç gelecek. Ona yetişme derdim olmasa tabağımı ortada bırakacak da değilim zaten. Acelem vardı
