Çiçek Yalın, Mektubu Gönderdikten Sonraki Beşinci Gün,
Çiçek sabah erkenden uyanıp dükkanını açmak için evinin alt katına inmişti. Yetiştirmesi gereken bir tane düğün çiçeği ve evlilik yıl dönümleri için sipariş edilen kuryeyle teslim edilecek üç tane buketi vardı. Her ne kadar tercihi saksı çiçek olsa da her zaman müşterilerini ikna edemiyordu.
Çiçek, papatya ve kırmızı güllerden oluşan gelin çiçeğine öncelik vermeye karar verdi. İki saat içinde bitirdiği oldukça güzel olan gelin çiçeğini bir saat sonra teslim almaya gelecek olan damat için güvenli gördüğü bir yere kaldırdı. Saat neredeyse 11.00 olmak üzeriydi. Kendisine bir kahve yapmaya karar vererek dükkânın arka tarafında bulunan küçük mutfağına geçti. Suyunu kaynaması için ocağa bıraktığında dükkanında hoş bir çan sesi duyuldu, ardında birinin ismini seslendiği.
Rasim Bey:
-Çiçek Hanım?
Çiçek ismini duyar duymaz hemen mutfaktan çıkıp çiçeklerinin olduğu kısma yöneldi.
-Buyurun Beyefendi. Ne istemiştiniz?
-Çiçek Yalın siz misiniz?
-Evet benim. Hayırdır inşallah.
-Merhaba Çiçek Hanım size bir mektup getirdim.
-Mektubun kim tarafından gönderildiğini öğrenebilir miyim?
-Ah tabi Çiçek Hanım. Mektup ve bu kutu beyim Destan Mavi Uran tarafından bizzat size iletmem için bana verildi.
-Mavi mi? Ben teşekkür ederim. Buyurun size bir kahve ikram edeyim. Ben adınızı da sormadım ama kusura bakmayın.
-Önemli değil Çiçek Hanım, Rasim ben çiftliğin şoförüyüm. Teklifiniz için de teşekkür ederim lakin bir an önce çiftliğe dönsem iyi olacak.
-Pekâlâ siz bilirsiniz Rasim Bey. Yalnız bir dakika bekler misiniz?
-Tabi beklerim.
-Teşekkür ederim. Lütfen siz şöyle oturup dinlenin ben hemen çiçeği hazırlıyım giderken onu da götürüp Destan Beye verin ve selamlarımı iletin.
Çiçek son sözlerini söyledikten hemen sonra ortancalarının yanına gidip içlerinden en güzel mavi ortancayı seçti, etrafına ince bir tül sarıp yanına da nasıl bakılması gerektiğine dair notunu iliştirdi, hazır olan ortancayı Rasim Beye teslim edip bir an önce sahibine ulaşmasını diledi. Her ne kadar mektubunu okumayı çok istese de akşama kadar çok yoğun çalışmıştı. Yalnızca mola verdiği bir an hediyesini açabilmiş ve çok duygulanmıştı. Destan ona çok anlamlı bir hediye göndermişti. Mektubun içinde ona yolladığı kurumuş mavi ortanca çiçeğinin bir kısmını kolye ucuna dönüştürmüş ve aralarında manevi bir bağın oluşmasına neden olmuştu.
Saat akşam 21.00'e gelirken çiçek nihayet bütün işlerini bitirip dükkanını kapatabilmişti. Hızlıca eve çıkan Çiçek bütün günün yorgunluğunu ve sıcaktan dolayı ince bir ter tabakasıyla kaplanan bedenini rahatlatmak için odasındaki banyoya doğru ilerledi. Çiçek odasına vardığında üstündekileri hızlıca çıkarmaya başladı. Sarı dizlerinin altında biten elbisesini uçlarından tutarak başından çıkardı ve yere bıraktı. Hemen ardından hiç durmadan eteğinin altına giydiği dizlerinin bir karış üstünde biten baksırdan da kurtulduğunda elbisesinden birkaç ton açık uçuk sarı iç çamaşırlarıyla kalmıştı. Takım çamaşır giymeyi hep çok seviyordu. Memelerini kapatan desteksiz dantel sütyeninin arkasındaki kopçayı açıp bedeninden sıyırdı. Altındaki tanga çamaşırını da sütyeninin yanına yollayan Çiçek kendini incelemeye başladı. 1.60 boyunda 60 kilo balık etli bir kadındı. Saçları ve vücudundaki bütün tüyler kızıl renkte, burnunun üstünden gözlerinin altına doğru yayılan tatlı çilleri vardı. Meme uçları tatlı bir pembe renginde, vücudu ise bembeyaz ve yumuşacıktı. Annesinin öğrettiği gibi bedenini her zaman temiz tutmaya özen gösterirdi. Bu yüzden vücudunda tek bir tüy bile bulundurmazdı. Yemyeşil gözlerini çevreleyen kıvrık kirpikleri de vardı. Küçük ayva göbeğini ve etli kalçalarını da unutmamak gerekiyordu. Bunlar ona farklı bir hava katan özelliklerdi. Birkaç dakika boyunca kendini inceleyen Çiçek sonunda duşunu alabilmiş üstüne bir gecelik geçirip salonundaki rahat koltuğa kıvrılabilmişti. Sıra mektubunu okumaya gelmişti.