A | 21. Bölüm: Lunapark.

15.5K 699 1.1K
                                    

21. Bölüm: Lunapark.

❄️

Elimde sıkı sıkıya tuttuğum rapora yutkunarak baktım. Sanki çok mutlu bir hayat geçirmişim gibi çelmelerine alıştırıyordu beni. Yoruyordu. Tam her şey yoluna girdi, yaşadığım kötü şeyler bile sonu güzel olan anlara dönüştü derken kendi kendime, bitiyordum.

"Aymira iyi misin?" İçimdeki sıkıntı göğüs kafesimi işgal ederken sahte bir durgunluk kondurdum yüzüme.

"İyiyim." Bakışlarım Gizem Hanım'ı bulduğu an doldu. Bana böyle bakması şart mıydı? Ben yardıma muhtaç o küçük kız değildim ki artık. Her şeyi olumlu düşünüp yoluma çıkan engelleri aşabilirdim. Tektim. Annem gittiğinden beri tektim ben ama yanımda olanlara duyduğum sevgi güçlü olmamı sağlıyordu. Her an onlardan kaçamayacağımı biliyordum.

Onlar için değil, onlarsız bu engeli aşamayacağımı bilen kendim için yapamazdım. Saklayamazdım.

"Sadece bir an şaşırdım." Diyerek durumu toparladığımda elimdeki raporu ona geri uzattım, hangi ara aldığımı bilmiyordum zaten. "Peki, seni durumun hakkında bilgilendireyim." Kafamı sallayıp bakışlarımı gözlerine odakladım. Sorunsuz ve sağlıklı beslenen biriydim, duyduklarım beni korkutmaktan öte şaşırtmıştı.

"Birinci evre rahim kanserisin. Bu süreçte ağrı çekmen, kanamanın fazla olması normal. Stres, hormonal bozuklukların yanında bir sürü nedenden ötürü olmuş olabilir. Sana uygun bir tedavi yöntemi belirlemekle başlayacağız." Gözlerini benden çekip bilgisayar ekranına sabitledi. "Sana birkaç gün vereceğim, istediğin herhangi özel bir doktor ya da hastane yoksa tedaviye başlayalım."

"Tamam." Direkt olarak kabul etmem ona saçma gelse de gülümseyip başını salladı. "Senden haber bekliyorum o zaman." Onu bir kez daha onaylayıp verdiği raporlarla birlikte odadan çıktığımda daha fazla güçlü kalamamıştım. Dolu olan gözlerim benden habersiz yaş dökmeye başlamıştı bile. 

Elimin tersini dudaklarıma bastırıp gelecek olan hıçkırığımı durdurdum. Telefonum çalıyordu ama açacak halim yoktu. Hastaneden dışarı çıkıp kaldırım boyunca ilerlemeye başladığımda telefonum çalmaya devam ediyordu. Yanaklarımı silip titreyen ellerimle aramayı yanıtladım. "Ne var?!" Bağırmama engel olamazken hıçkırmıştım bir de.

"Lan sende mi?" Diye bağıran Uraz'la derin bir nefes aldım. "Bak Aymira şimdiden anlaşalım, kalkıpta bana Edim gibi bağırıp çağıracaksan, kapatayım telefonu." Edim'den bahsetmesine hüzünle gülümseyip, "Hayır." Dedim. "Bağırmayacağım, söyle ne söyleyeceksen." Arkamdan gelen korna sesiyle irkilip kaldırımda biraz daha yana kaydım.

"Arkandayım, dur." Telefonu kulağımdan çekip yaklaşan arabaya baktım. Uraz camı aralayıp yüzüne her zaman kondurduğu sıcak gülümsemesiyle bana bakıyordu. "Buyurun, yenge hanım." Tabirine gülümseyip yan tarafa geçtim. Arabayı çalıştırmıştı.

"Sevgili Edim Bey Hazretleri olan yakışıklı patron arkadaşım, seni almazsam kendime mezar ayırtmam gerektiğini söyledi." Diyerek aniden kendisine dönmemi sağladığında komik suratına şaşkınca bakıyordum. "Edim mi söyledi?" Başını sallayıp yalandan burnunu çekti. "Tabi bir de sen beni gerek yok diye kesin aramazsın diyerek de önceden orada olmamı da ekledi. Güzel bir tehditle."

Şekilden şekle giren suratı bana yeterince komik gelirken arabada yankılanan telefon sesiyle suratı ciddileşti. Hoparlöre aldığı telefonunu bana uzatıp arabayı kullanmaya devam ettiğinde Edim'in sesini duymuştum. "Gittin mi lan hastaneye?" Sesi sinirliydi. "Aldım yengemi, merak etme." Alıngan çıkardığı sesiyle bakışlarımı ekrandan Uraz'a çevirdim.

Acımasız (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin