|Gulf|
Sabah uyandığımda saatin pek de geç olmadığını fark etmem şaşırtıcı gelmedi açıkçası, zira ne olduğunu düşünmekten doğru düzgün uyuyamamıştım. Odamdan çıkıp ortalığı kolaçan ettiğimde bugün cumartesi olmasına rağmen babamın erkenden çıkmış olduğunu anladım. Gece duyduklarımın doğru olduğunu kanıtlıyordu bu durum. Elimi yüzümü yıkayıp annemi kontrol ettim ve daha uyuyor olduğunu görünce odasının kapısını yavaşça kapatıp mutfağa yöneldim. Büyük bir bardak su içerek iyice kendime geldikten sonra kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya koyuldum. Buzdolabının kapağını açtığımda karşılaştığım manzarayla gülümsemiştim. En sevdiğim yiyeceklerin taptaze biçimde bana bakıyor olduklarını görmek beni hem mutlu hem de minnettar hissettirmişti dürüst olmak gerekirse. Birkaç malzeme çıkarıp dolabın kapağını kapatıp tezgaha döndüğümde gece gelen bildirim aklıma gelince elimdekileri tezgaha bırakıp odamdaki telefonumu almaya gittim. Bildirimin kimden geldiğini görmek bir anda içimi ısıtmıştı ve bu his hiç de hoşuma gitmiyordu. Gerçekten eve varış saatimi beklemiş miydi varıp varmadığımı kontrol etmek için? Nasıl birisin Mew, cidden sana karşı nasıl bir yaklaşımda bulunmam gerektiğini asla çözemiyorum. Mesajına mutluluk ve teşekkür içeren bir yanıt verdikten sonra telefonumu yanıma alıp mutfağa gittim, güzel ve nostaljik bir podcast açıp bir yandan onu dinlerken bir yandan da kahvaltıyı hazırlamaya başladım.
Yiyeceğimiz şeyler neredeyse tamam olduğunda içerideki masaya gidip masayı kurmak için elime iki tabak alıp kapıya yöneldiğim sırada annemin gülümseyerek bana baktığını gördüm.P'Fai: "Günaydın oğlum, uyumadın mı gece? Erkenden kalkıp bir de sofra kurmaya kalkmışsın."
Elimdekileri masaya bırakıp anneme sarıldığımda o da kocaman ve sımsıkı bir sarılmayla karşılık vermişti bana. Ayrılıp ona baktığımda bakışlarının bile dün gecekinden çok daha başka olduğunu gördüğümde içime bir su serpilmişti çünkü şu an karşımda duran gözler gerçekten benim yıllardır tanıdığım gözlerdi.
Masayı tamamıyla hazırladığımda oturup yemek yemeye başladığımızda annem bu tatilde ailecek neler yapmak istediklerini ve neler planladıklarını bana anlatıyordu. Oldukça heyecanlanıyordum ve keyifleniyordum. Notlarımı ve oda arkadaşımı sorsa da ısrarla akşamı beklemek istediğimi, hepimiz birlikteyken anlatmak istediğimi söyleyerek okulla ilgili sorduğu her şeyi akşama sakladım.|Mew|
Sabah erkenden uyanıp hazırlanır hazırlanmaz kurumun yemekhanesine yöneldim. Daha yemekler yeni hazırlanmış olmasına rağmen hemen geldiğimi ve istediğim yemeği belirttiğimi gören P'Phana şaşırmıştı.
P'Phana: "Mew? Yavrum saat çok erken değil mi? Neden tatilinde de erken uyandın?"
Benimle konuşurken bir yandan yemeğimi doldurup bana uzatan P'Phana'nın sorusuna heyecanlı biçimde yanıt verdim.
Mew: "İşe gitmem gerek P'. İlk günden geç kalmak istemiyorum. Okulumun yakınında bir de. Zaten yolda bayağı vakit geçecek."
Aldığım yiyeceklerimi tepsiye koyup teşekkür ettikten sonra hızlıca ilerleyip en yakındaki masaya oturduğumda hemen yemeye başladım. Iki dakika geçmeden karşıma gelip oturmuştu. Elindeki kapaklı metal saklama kabını bana uzattığını görünce ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım.
P'Phana: "Bunu al. Ben sabahçı olayım ya da olmayayım, sabahları kahvaltını buna koymalarını iste. Tramvayda yersin, en azından on beş dakika ya da yarım saat daha fazla uyursun."
Beni oldukça mutlu eden bu ince düşünceye karşı gülümseyip birçok kez teşekkürlerimi iletmemin ardından hızlıca yemeğimi bitirip tepsiyi ve tabakları bulaşıkçılığın yanına bırakıp koşa koşa gidip dişlerimi fırçaladıktan sonra çantamı sırtıma geçirip çıktım ve tramvay durağına hızlı adımlarla ilerledim. Acele etmekten sabahtan beri bakamadığım telefonumu attığım cebimden çıkararak kulaklığımı da takıp şarkı açacağım sırada Gulf'tan gelen mesajı görünce sanki sabahın telaşı üzerimden uçup gitmişti ve ben saçma sapan gülümsemeye başlamıştım. Ondan bir mesaj bile geldiğinde yüzümde anında gülümseme belirmesi beni çok ürkütüyordu ancak garip bir biçimde bu histen de asla kurtulmak istemiyordum.
Tramvaya binip yeni çalışacağım işyerine en yakın durakta inip 15-20 dakika yürümemin ardından camekânlarındaki detayları bile 1950lerdeki bir sanat galerisinin içinden fırlamış gibi görünen dükkânın kapısını açarak selam verdim ve içeri girdim. Dükkânın daha yeni açıldığı dükkân sahibinin ortalığı düzenlemeye henüz başlamış olmasından anlaşılıyordu. Selamımı duyduktan sonra elindeki işi bırakıp gülümseyerek yanıma geldiğinde birbirimize olan saygılı diyaloglarımızın ardından bana bu muhteşem dükkânın tanıtımını yapmaya başlamıştı. Neyin nerede olması gerektiğini hemen kavrayabilmiş olsam da asıl merak ettiğim P'Sing'in tüm bu kitap kılıflarını, ahşap oymaları, tabloları kimle birlikte ve nasıl yaptığıydı. Bana bu küçük dükkânı gezdirirken bile uzun uzun konuşmuş olsak da bu sanat eserlerinin kimden çıktığını söylemiyordu. Nasıl olsa burada uzun uzadıya çalıştıkça bir noktada onunla karşılaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F.F.F
FanficHomofobinin salgın hastalık gibi yayılmaya başladığı ve işlerin daha iyiye gitmeyeceği aşikâr olan bir toplumda benliklerini ne kadar gizleyebileceklerini çözemeyen iki kişi. İkisinin genç yaşlarda bir araya gelebilmesi kesinlikle tesadüf değil, bu...