96.Bölüm

1.3K 102 306
                                    

İki bebeğim de uyurken ben de Lucky ile biraz ilgileniyordum. Onu kucağıma alıp televizyonu açsam da Barış'ı düşünüyordum. "Lucky baban çok yalnız hissediyor biliyor musun? Onun da hayal ettiği böyle değildi. En azından Berkan'ı falan yanında isterdi biliyorum. Tabii tüm bu aptalca şeyler yaşanmasaydı. Belki de hiç karşısına çıkmamalıydım annecim. Oysa artık eskisi gibi yalnız da değil... Kıyamıyorum ona..." Lucky'yi severken duyduğum adım sesleriyle gülümsedim.

Bir şey demeden beni kucağına alıp odaya götürdüğünde sorgular gibi ona baktım. "Barış televizyon açık kaldı." "Kalsın Lucky'nin hoşuna gidiyor öyle hareketli olunca." "Ben neden buradayım?" "Bu dünyadaki tek varlığım sizsiniz çünkü. Sizi görüp mutlu olmak istiyorum." Barış tişörtünü çıkarıp yüz üstü yatağa uzanırken başımı sırtına yaslayıp burukça gülümsedim. "Yalnız değilsin ama aşkım sen. Bak önceden birbirimizden başka kimsemiz yoktu ama şimdi takımdan konuştuğun insanlar var. Restoranttan da var."

Ağladığını hissedince oğlumuzu kontrol edip derin bir nefes aldım. Sırtına uzun uzun öpücükler bıraktım. "Yorulduğunda sırtını bana yasla Barış. Hepimizin kötü hissettiği dönemler olacak. Sen hep beni düşündün biliyorum sevgilim. Şimdi de öyle yapıyorsun. Daha yeni doğum yaptı eşimi kendi derdimle üzemem diyorsun. Ama aşkım ben böyle daha çok üzülüyorum. Konuş benimle, gerekirse saçmala. Ama lütfen konuş." Gözyaşlarını silip kendini toparlarken bana bakmıştı. "Sen nasılsın? Ağrın falan yok değil mi?" Sıkıntıyla bir nefes verdim. "Aşkım..." Bana bakarken hafifçe gülümsedim. "İyiyim. Şimdi sen anlatacak mısın?"

"Umut da çok sakin umarım hep böyle devam eder de annesini yormaz benim oğlum." "Bana benzetiyorsun ya o da aynı sen. Senin gibi sevimli, sakin. Hemen bir dram yaratıp ağlıyor. Seni görmesin var ya Barış çıldırıyor. Seni çok seviyor. Sesin ona iyi geliyor." "Senin de kokunu arıyor hep. İki kızık gözlüm... Daha ne isteyebilirim ki..?" Barış'ın yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Baba olduğun için eskisinden daha güçlü gözükmek istediğinin farkındayım ama bu seni daha çok yıpratıyor. O yüzden bunu yapma. Hem ben seni duygusal bir kedi olarak sevdim. Güçlü olmak demek hiç ağlamamak değil Barış'ım..."

Barış bana sıkıca sarılıp ağlamaya başladığında saçlarını okşadım. Bir süre öyle kaldık. "Seni seviyorum Nisa. Ama birlikte hayal kurduğum kimse yoktu yanımda... Ben onlara ihanet etmiş gibi hissediyorum." Barış'ı kendimden uzaklaştırıp derin bir nefes aldım. "Damla gi..." "Damla değil mevzu Nisa. O zaten ayrı bir çıkmaz. Ama o mutlu. Konuştum onunla." "Ne zaman konuştun?" Barış bana sorgular gibi bakarken derin bir nefes aldım. "Tamam onun iyiliği için yardım ettik, onun bir suçu da yok. Hatta en masumumuz o. Ama neden eski sevgilinle konuştun?!" "Sakin güzelim, bak Umut uyuyor."

"Barış! Neden ve ne zaman dedim!" "Sesinin tonuna dikkat eder misin? Evde minik bir bebek var Nisa. Oğlumuz var sakin lütfen..." Sinirle bir nefes alıp elimi yüzümde gezdirirken Barış'a baktım. "Son kez diyorum eski sevgilin hatta eski 'nişanlınla' ne zaman konuştun?" "Kavga ettiğimizde..." "Ben seninle kavga edip Cemal'i arasam... Neyse bir şey demiyorum. Düşünmemiz gereken bir oğlumuz var neyse ki..." Gözlerine öfkeyle bakarken beni tutup sırtımı göğsüne yaslamış, kollarını da belime dolamıştı. Çenesini omzuma yaslayıp öylece kalmamı bekledi.

Bedenim ona teslim olduğunda yanağıma minik bir öpücük bırakmıştı. "Ben onu aramadım. O aradı. Berkan'la ilgili olanları duymuş merak etmiş nasıl olduğumu..." "Ben senin karınım ben merak ederim seni yeterince." "Haklısın menekşe kokusu... Bak menekşelerin kokusu o kadar farklıymış ki diğer çeşitlerden onu her kokladığımızda beynimiz onu yeni bir koku olarak algılarmış. O yüzden onu her kokladığımızda ilk kez koklamış gibi hissedermişiz. Menekşe kokusuna asla alışıp sıradanlaştıramazmışız bu kokuyu. Tıpkı teninin ben de yarattığı etki de bu."

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin