"Senin frenler tutmuyo herhalde?" Bu da ne demektiki şimdi.
"Şey... ben buraları...fazla bilmiyorum da.Gidicek yer olmayınca seni takip ettim." dedim ,biraz çekingen bir tavırla.
"Eğer beni dinlemeden bağırıp çağırıp gitmeseydin seni bırakabilirdim." dedi yine alaycı ses tonunu takınarak.
"Neyi dinleyecektim.He?Bana deli -"
"Sana deli demiyecektim.Çünkü öyle değilsin"yüzünde az önceki sırıtıştan eser kalmamıştı.
"Asperger sendromun var.Ve bu da delilik değil.Hatta.." dediğinde kelimeler boğazığında kalmış ,bir anda acıyla susmuştu.Devam etmesini belirtmek istercesine,
"Hatta..." dedim.
"Her neyse.Senin bilmene gerek yok" işte yine o gıcık tavrını takınmıştı.
"Hasta olucaksın.Evin nerede, seni eve bırakabilirim.Arabam ileride."
"Şey.. yürüyerek gidemez miyiz? Hatta beni okula götürsen bile yeterli."
"Neden?" dedi şüpheli bakışlarıyla beni süzerken.
"Senin arabana binmem doğru olmaz"
yine "Neden?" demişti ama bu sefer bıkkınca.
"Çünkü inancım da b-"
"Tamam tamam.Siz ve şu saçma inancınız" dedi.Bunu derken neler yaptığını bilmeden.
"Saçma inancımız mı?" Her ne kadar gizlemeye çalıssamda, bunu acı bir iniltiyle söylemiştim.
"Peki saçma olan ne söyler misin?" demiştim merakla.
"Siz,Müslümanlar benim babamı öldürdünüz.Sadece babamı değil onlarca masum insanı da." dedi bağırarak.
"Müslüman öldürmez!" dedim, onun aksine sakince.Bir Müslüman öfkesine hakim olmalıydı değil mi?
"Öldürmez mi? Haha.Güldürme beni"dedi,yapmacık kahkasıyla.Sonra birden ciddileşerek devam etti.
"Peki,benim hiç görmediğim babam.Onu kim öldürdü? He söylesene.İşte sana cevap. Siz öldürdünüz.Şimdi kime inanıyım sana mı gördüklerime mi?"
"Ne gördün ki?Saçma sapan haberleri mi?Baban ölürken orda mıydın?Peki öldürenlerin Müslüman olduklarını nerden biliyorsun?Söylesene.Kanıtın nerde.Hangi dine mensup olduklarına dair,insanların damgasımı var.Peki senin damgan nerde?Göstersene.Ben senin neye inandığını bilmiyorum.Ve şuan da sana bakınca da göremiyorum.Haberlerin söylediklerine mi inanıyorsun?Haberler sizi onları Müslümanların öldürdüğüne inandırıyor.Ama size bunu doğru düzgün bile kanıtlamıyor.Peki neden sizi bunu Müslümanların yaptığına inandırmaya çalışıyor olmasın ki.Zaten de öyle.Müslüman öldürmez.İslamiyet barış dinidir.Öldürmek bizim dinimize yakışmaz." Uzun zamandır tuttuğum nefesimi sonunda bırakmıştım.Ne çok konuşmuştum öyle.Babamı olan öfkemi, bu zulümleri yapan tüm nefretimi kusmuştum.Geldiğimiz yere bakınca.Daha önce buraya geldiğimi anımsadım.
"Teşekkürler.Bunda sonrasını kendim gidebilirim" deyip,onun cevap vermesini beklemeden ilerledim.Hala yağmur yağıyordu.O kadar dalmıştım ki,açık olan şemsiyeyi bile yere indirip öyle yürüyordum.Fark edince zaten sırılsıklam olduğumdan,şemsiyeyi kullanma gereği duymadım ve kapattım.Yağmuru çok severdim ama bu halde daha fazla yürüyemiyeceğimi düşünüp şoförümü aramak için telefonu mu aramaya başladım.Şoförüm...Gerçekten Erva başından beri niye onu aramayı akıl edememiştim ki.Neyse her şey de bir hayır vardır.Yüce Rabbim benim için en iyisini bilir düşüncelerim arasında şoförü arayıp,olduğum yeri tarif ettim ve beklemeye başladım.İçimi doldurduğum toprak kokusuyla, bugünün getirdiği yorgunluk daha da üzerime çöküyordu.Sonun da şoför gelmiş , ben de kendimi arabanın rahat koltuğunda uykuya bırakmıştım.çalan telefonumla irkildim.Telefona baktım, başka bir ülkeden arandıgımı görünce biraz tedirgince telefonu açtım.