Bu sokakların sonu hep umuda çıkardı. Bu sokaklarda yaşayan insanlar umutlarının onlara verdiği güçle, inançla ve dirayetle kalkarlardı yataklarından her sabah. Beklemek onlara ikindi vakitlerinde zor gelirdi sadece. Günün en yorgun, en sıkıcı ve de en berbat anları o saatlerdi. O saatte camdan bakıp eşlerini bekleyen kadınlar, sokakta top oynayan çocuklar, işten, kavgadan, gerçek hayattan kopup gelen insanlar görünürdü sokakta.
Uzun, dar ve yolları bozuk bir sokaktı Gülümser Sokak. İsmine bakıp aldanmayın, bu sokakta yaşayan insanlar gülmezler hatta gülmenin anlamını bilmezlerdi. Yine de renkli, canlı, metruk olmasına rağmen güzel bir sokaktı. Her evde başka bir dünya vardı, her evde ayrı hikâye, ayrı dram, ayrı komedi ve ayrı hayat vardı. Binaların renkleri sokağın ismi gibi gülümsüyordu adeta insanlara. İnatla buralarda da insanların olduğunu, onların da yaşadığını, renkli hayatların varlığını anlatıyorlardı. Zamana, rüzgâra, yağmura, kara kışa meydan okuyan duvarlar burada mutsuzluğa, fakirliğe de meydan okuyordu. Ama onlarında umudu vardı bitmek tükenmek bilmeyen. Bunu haykırırcasına gösterirlerdi orada yaşayan insanların üzerlerine yazdıkları yazılarla. Buradaki genç kızlar duvarların başında oturup hayal kurarlardı. Hayalleri o kadar büyüktür ki onların ulaşmak için çaba sarf etmezler, hep orada hayallerinin içinde ama o kaldırımlarda yaşarlar. Aşklarını da hayallerini de hüzünlerini de orada yaşarlar. Ama yine de bir şeyler eksiktir yaşamlarında, güvenleri yoktur evvela; ama neye, neden güvenmezler kimse bilmez bunu… Evlerin rengi, kokusu, dokusu başka hisler uyandırır insanda, hiç bilmediğin, tanımadığın hisler. Evlerin içindeki insanların yaşamını anlamak çok güçtür dışarıdan tanık olduğunda ama içlerine girdiğinizde o kadar farklı hayatlar vardır ki anlamak bile güç gelir bazen. Ben anlayamadım, anlayamazdım. İnsan yaşamadığı bir şeye şahit olduğunda olayın vahametini kavrayamazmış oraya taşındıktan sonra öğrendim.
Ben 28 yaşında bir yazarım. Gülümser Sokak’a kitabımda yer alan bazı kişilere kaynak bulmak, yazdığım hikâyeyi yerinde gözlemlemek için taşınmıştım. Taşındığımda bir sonbaharın hüznünü yaşıyordu sokak adeta. Yerlere dökülen yaprakların arasında koşuşturan çocuklar, çocuklarına bağıran anneler ve yoldan geçen satıcılar beni karşıladı. Kadınların bana gülümseyerek “hoş geldin” demesinden o kadar etkilenmiştim ki, bu yıllarda böyle bir komşuluğu bulmak zordu. Evi kiralarken içine hiç girmemiştim. Girdiğimde gördüğüm şey ise tam bir hayal kırıklığıydı. Duvarlar çatlamış, çatı akmış ve boyalar kabarmıştı. Ama ev sahibi olan Nurten Teyze’yi kırıp hiçbir şey söylemedim. Zaten bu sokaktaki evlerin birçoğu bu şekildeydi. Eve yerleştikten sonra balkona çıkıp bir yorgunluk kahvesi içecektim ve kitabım için gözlemlerime başlayacaktım ama kapının sesi beni bu düşüncelerimden alıkoymuştu. Komşu kadınlar beni ziyarete gelmişti. Burada gelenek gibiymiş, yeni taşınan birine “hoş geldin” demek. İçeri davet edip çay ikram ettikten sonra konuşmaya, sormaya başladım. Hayatlarını öğrenip içlerine bir yabancı olarak değil de onlardan biri gibi girmek istiyordum. Başaramayacağım şeyleri hep istemişimdir ama bu kez istediğim daha da fazlasıymış. İnsanların yaşamı dışarıdan bakıldığındaki kadar kolay değilmiş. Kolay olmayacağını buraya gelirken zaten tahmin ediyordum ama bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Nurten Teyze’nin söyledikleri yaraladı ilk beni; “kızım sorma, burada insanlar istediklerini vermez sana. Ben anlatmam içimdeki yaraları, anlatmak istesem ne olur anlatamam, korkarız biz yabancılardan. Yabancılar hep vurur bize, sen de yaparsın demiyorum bak ama biz böyle gördük, böyle yaşadık.” İnsanların güvensizliğini anlayabilirdim belki ama bu kadarı çok fazlaydı. Onlara zarar vereceğimi düşünüyorlardı, yine sakin ve nazik davranmaya devam ettim, çünkü biliyordum ki bu insanlar bana her şeyi anlatacak beni arkadaş olarak göreceklerdi. Gün geçtikçe alışıyordum mahalleye, onlar da bana. Ve bir gün gerçekten istediğim şey olmuştu ama acı bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLÜMSER SOKAK
Short Storybir insanın hayatını değiştirmek. kendi hayatını değiştirmek gibidir.