46.Bölüm: Aşkı seninle yaşamak

9K 457 22
                                    

Burası önemliiiii 😁 Hikayemizde yavaş yavaş sona yaklaşırken aşklarını biraz daha yaşamaları için bu bölümde Aysun ve Umut yazmak istedik 💕 kitabı çok fazla uzatıp kimseyi sıkmak istemiyoruz 💙 Bu arada okunma sayımız otuz bine ulaştı. Tutku etiketinde birinci sıradayız ❤ destekleriniz ve tatlı yorumlarınız için teşekkür ederiz 💛

Yorum yapmaya ve bizi desteklemeye devam edin. 😍

Zeynep ve Dilara

_________________________________________

İstanbul~

Işıl eve geldiği gibi içinde hissettiği boşluğa engel olamadı. Canından çok sevdiği annesi ortalıkta yoktu, biricik babası uzaklara gitmişti. Abisi ailesi ile kendi evindeydi. Poyrazda kafa dağıtmak için arkadaşına gitmişti.

"Çok özlediğin evindesin Işıl, tadını çıkar." Genç kadın çantasını yere bırakıp içki dolabından bir şişe şarap ve kadeh çıkarıp koltuğa oturdu.

"Sevdiklerin yanında olmayınca, pahalı bir evin çokta anlamı olmuyormuş."

Genç kadının gözleri dolarken telefonunu eline aldı. Yüzünde kırgın bir gülümseme oluştu.

Kağan'dan gelen bir sürü cevapsız arama ve merak dolu mesajlar vardı. Geri aramalıydı. Güzel günlerinin hatrına ve Işıl'ın hala sevmekten vazgeçemediği o güzel gözler için bir veda cümlesi gerekiyordu.

Kağanı arayıp heycanla beklemeye başladı genç kadın. Kağan çok geçmeden açmıştı. Aralarındaki soğukluk ve mesafe Kağan'ın ses tonunada yansımıştı.

"Neden telefonlarımı açmıyorsun?"

"Bana ihtiyaç duyduğunu düşünmediğim içindir belkide."

Kağan bu garip cümle karşısında tökezlemişti. Biricik sevgilisinin neyden bahsettiğini anlayamıyordu.

"Işıl, bir şey mi oldu? Neden böyle konuşuyorsun?"

Genç adam merakla kadının ne diyeceğini beklerken Işıl, kafasında kurduğu tüm o güzel veda cümlelerini unutuvermişti. Güzel bitirmeyecekti. Güzel bitiremeyecek kadar çok kıskanıyor ve seviyordu Kağan'ı.

"Kadın avcısı! Beni öptüğün dudaklarınla başka bir kadını öperken canın yanmadı  mı?"

"Kadın avcısı mı? Sarhoş musun sen? Ne demek istiyorsun?"

"İnkâr mı ediyorsun? Seni Cansu ile gördüm."

"Işıl düşündüğün gibi bir şey olmadı. Asla. Seni kendimden sakınırken seni böylesine üzecek bir şey yapar mıyım?"

"Erkek değil misin yaparsın."

"Saçmalıyorsun, yarın Istanbul'a geleyim. Yüz yüze konuşalım. Her şeyi yanlış anladın."

"İstemiyorum, bir daha seni görmek istemiyorum! Hem yarın zengin bir adamla randevum var. En kısa zamanda nişanlanıyorum."

"Saçmalama Işıl."

"Belki sende Cansuyu alıp gelirsin."

"Para avcısı! Benden ayrılır ayrılmaz zengin koca mı buldun kendine?" Işıl'ın ağzı hayretle açılırken sinirle telefonu kapatıp Kağanı engelledi.

"Para avcısıymış. Pislik adam!" Işıl göz yaşları içinde telefonu bırakıp büyük koltuğa kıvrıldı.

Sinirle göz yaşlarını siliyor ve acıyan kalbinin geçmesi için dua ediyordu. Genç kadın her yerinden darbe almış gibiydi. Acıları öldürmüyordu, ama yıpratıyordu. En ihtiyaç duyduğu anda, en ihtiyaç duyduğu kişiyi kaybetmişti.

ELVEDA SOSYETE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin