"Umut annen böyle giderse seneye bir kardeşin olur oğlum." Barış'ın boynundan dudağımı çekip kaşlarımı çattım. "Gayet uslu duruyorum." Umut babasının kucağında uykuya dalmıştı bile... Onun minik saçlarını okşayıp derin bir nefes aldım. "Sen bizim yavrumuz musun? Ne güzelsin sen... Mucizem..." Barış bize bakıp gülümsemişti. "Benim de mucizem..." "Demek senin de mucizen." Barış'ın tişörtünün altından ellerim ilerlerken derin bir nefes almıştı. "Yapma..." "Yapayım yapayım..." "Aşkım yapma..." "Neden?" Gözlerini devirmişti.
Ona ezberlettiğim cümleleri sıralarken dikkatle dinliyordum. "Çünkü senin gibi güzel, asil, zarif ve..." "Unutmuş olamazsın ya..." Bana bakıp derin bir nefes almıştı. "Seksi bir kadın bana dokunduğunda..." "Eee?" "Nisa valla hoşuma gidiyor kızım dur ya." Ben inatla karın kaslarını okşarken epey gerilmişti. "Kızım... Şu bir ayı atlatalım da bak neler yaşatıyorum sana." "Ha intikam gibi?" Barış derin nefesler alırken boynuna uzun bir öpücük kondurdum. "Peki Barış dozu artırırsam intikam alacağın gecelerin sayısı da artar mı?"
Barış derin bir nefes alırken dilimle boynunu gezindim. Umut'u yatağına bırakıp bana bakarken derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Onu yeniden yanıma çekip dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. "Hâlâ bir cevap vermedin." "Seni..." "Evet yani karını..." Derin nefesler alırken dudaklarına minik öpücükler konduruyordum. Arada da dilimle dokunup onu delirtiyordum. "O an geldiği an bir saniye bile beklemem." "Bekleme aşkım. Hemen al beni." "Uyusan bile uyandırırım." "Uyumam... Bana ne yapacaksın anlat." Barış adeta kaçıp giderken onun etkisinden çıkıp derin bir nefes aldım.
Biz şimdiden böyleysek nasıl dayanacaktık? Derin nefesler alırken kalbimi tutup destek oluyordum kendi kendime... Bir süre sonra Barış yanıma gelip bedenimi kavrarken gözlerimi büyütüp ona baktım. "Beni öp lütfen..." Dudaklarımızı birleştirdiğimde elleri enseme tutup aramızdaki mesafeyi mümkünmüş gibi daha da azaltıyordu. Sırtım yatakla buluşurken tutkuyla öpüyorduk birbirimizi. Dudaklarımız ayrılırken boynumu emmeye ve minik dil darbeleri bırakmaya başladığında dudaklarım arasından kaçan inlemelere engel olamıyordum.
Tüm gücümle onu itmeye çalışsam da sanki vücudumu ona karşı kontrol edemiyordum. "Ba-barış... Dur..." Kesik kesik nefesler alırken onu bu kez itmeyi başardığımda yanıma uzanmıştı. "Seni istiyorum. Deli gibi..." Hemen aynadan boynumu kontrol ederken bir yandan da nefesimi toplamaya çalışıyordum. "Moraracakmış neredeyse... Hayırlı olsuna gelenler de azmış bunlar deyip aynı hızla kaçarlardı artık." "Ne güzel işte daha çok öperdim seni yalnız kalınca." Ses tonu beni kendine çekerken derin bir nefes aldım. "Bu gece burada yatamazsın."
...
"Nisa hadi be gülüm..." "Sen hâlâ gitmedin mi Barış?" Barış bana bakıp iç çekerken derin bir nefes aldım. "Neden kovuldum odadan?" "Fazla yükselişte olduğun için. Seni deli gibi istiyorum Barış ve işleri benim için daha zor bir hâle getiriyorsun. Hadi koltuğa, koş." "Bari Umut karnını doyururken izleseydim..." "Hadi hadi gidiyorsun hemen." Barış'ın eline yastık ve battaniye verirken ona el sallayıp kapıyı kapattım ve kilitledim. "Ama..." "Gece gelecektin değil mi? Çok beklersin daha sen." "Nisa..." "Boşuna söylenme almıyorum seni..." Lucky'nin sesini duyunca gülümsedim.
"Hayır Lucky sen de babanlasın." Umut gözlerini açmış şaşkınca etrafa bakınırken göğsüme bakıp gülümsemişti. "Ama sen minicik bir Nisa gibi olurken hiç mi demedin babam gibi yakışıklı bir adamın çocuğuyum biraz da ona benzeyeyim." Umut'un minik elleri susmanı isterken derin bir nefes aldım. Barış'ı düşünürken aklıma gelen şeyle gözlerimi büyüttüm. Ben yalnızım diye defalarca ağlayan adamı yalnız mı bıraktım yani... Aferin bana. "Umut'um karnın doyunca minik baba kediye bakalım olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
FanfictionNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...