Şarabımı almış, sandalyeme yaslanmış, ayaklarımı masama koymuş dinleniyordum. Aniden kapı çalışıyla gözlerimi kapıya çevirerek seslendim:
-"Gel."
İçeri gelen çalışanlarımdan Namjoon'du. Güler yüzlü biri, ama ben samimiyet sevmem.
-"Bay Kook, yaklaşık 2 gündür odanızdan çıkmıyorsunuz. İyi misiniz?"
-"Bana zarar verebilecek tek şey aşk Namjoon, aşık olmadığım sürece iyi olacağım."
-"Bir isteğiniz var mı efendim?"
-"Sadece daha fazla şarap."
Namjoon başını onaylama şeklinde sallayarak odamdan çıktı. Ben de rahatlatıcı bir müzik açtım ve gözlerimi kapadım. Dediğim gibi tek korktuğum aşktı, beni benden alacak, aklımı kaybetmeme sebep olacaktı. Kendimi aşka bağlarsam bir bataklığa batmış gibi kurtulamayacaktım. Beni o bataklıktan kurtarabilmek için biri çıkıp gelecekti, bana akıl verip beni kurtaracaktı. Ama aşk beni o kişiye çok bağladığı için ben ondan ayrılamayacaktım. Aşk benim gözümde bir boktan farksızdı.
Bunları düşünerek başımı şişiriyordum. Son günlerde benim gibi tanınmış bir mafya ile savaş içindeydik. O aptal adamlarıma zarar veriyordu. Sessiz kalamazdım, onlara saldırdım. Olay büyüdü ve kendi aramızda bir savaşa döndü.
Yorgundum, uyumak istiyordum. Odamdaki koltuğa uzandım. O anda telefonuma bir mesaj geldi, mesaj şöyleydi:
"𝐒𝐞𝐥𝐚𝐦, 𝐛𝐚𝐲 𝐉𝐞𝐨𝐧𝐠𝐠𝐮𝐤. 𝐘𝐚𝐤ı𝐧 𝐳𝐚𝐦𝐚𝐧 𝐢𝐜̧𝐢𝐧𝐝𝐞 𝐛𝐢𝐫 𝐤𝐚𝐯𝐠𝐚 𝐢𝐜̧𝐞𝐫𝐢𝐬𝐢𝐧𝐞 𝐠𝐢𝐫𝐝𝐢𝐤. 𝐁𝐢𝐫𝐛𝐢𝐫𝐢𝐦𝐢𝐳𝐞 𝐦𝐚𝐧𝐞𝐯𝐢 𝐳𝐚𝐫𝐚𝐫𝐥𝐚𝐫 𝐯𝐞𝐫𝐝𝐢𝐤. 𝐁𝐮 𝐨𝐥𝐚𝐲𝐥𝐚𝐫ı 𝐝𝐞𝐭𝐚𝐲𝐥ı 𝐤𝐨𝐧𝐮𝐬̧𝐦𝐚𝐤 𝐢𝐜̧𝐢𝐧 𝐬𝐢𝐳𝐢𝐧𝐥𝐞 𝐛𝐢𝐫 𝐚𝐤𝐬̧𝐚𝐦 𝐲𝐞𝐦𝐞𝐠̆𝐢 𝐲𝐞𝐦𝐞𝐤 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐫𝐢𝐦. 𝐁𝐮 𝐚𝐤𝐬̧𝐚𝐦 𝐀𝐥𝐢𝐬𝐭𝐚𝐢𝐫 𝐑𝐞𝐬𝐭𝐨𝐫𝐚𝐧'ı𝐧𝐚 𝐠𝐞𝐥𝐢𝐧."
Kavgalı olduğum bir çok kişi vardı, bu da kimdi? Kim olduğu önemli değil ama uykumu bölen o sürtük cezasını çekecek. Akşam görüşeceğiz, Özel Numara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love, Death, War.
FanfictionŞehrin en tanınmış dört mafyasının savaşta doğan aşkı neleri kaybettirebilir?