One-Shot Smut / JO TWINS-X

736 23 6
                                    

-Hikaye cinsel içerikli. Okumadan önce uyarımı yapayım da saçma sapan yorumlar gelmesin. Anlatım Youngmin ağzından.-

Aşırı soğuk olması dışında sıradan bir gündü. Normalde pazar akşamları bu saatlerde Kwang'la sokağa çıkıp eğleniriz sabaha kadar. Pazar günü izin günü olduğundan yurda gitmeyiz.

Üzerimdeki iki kat battaniyeye bütünleşip, elimdeki kumandayla kanalları geçtim, tıpkı takılmış bir robot gibi. Sıkıcı.. sıkıcı.. bu da.. sıkıcı. Çok sıkıcı. Boş boş ekrana bakarken kapının altından esen rüzgar sayesinde daha hızlı titremeye başladım. Battaniyeye iyice sokulup adeta donarak ölmeyi bekler gibiydim. Nereden çıktı bu soğuk yahu? Bırr..

Acaba benim burada sümüğüm donarken Kwangmin ne yapıyordu? İkiziz biz ikiz, hissetmiyor musun üşüdüğümü? Pis yaratık..

Battaniyeyi bir pelerin gibi sırtıma alıp ayağa kalktım, merdivene yürürken arkamdan sarkan battaniyeye takılıp düşüyordum ki merdivenin kenarına tutundum. Soğuk iyice dengemi bozuyor.. 

Basamakları teker teker çıkmaya başladım. Gittikçe artan müzik sesi Kwangmin'in odasından geliyordu:

♪ You're not a bad girl, you're not a bad girl. 널위 한 눈물 그 눈물 거둬~" ♪

Ah bu Janus, en sevdiğim şarkımız. Odaya yaklaşıp aralık kalmış kapıdan içeriyi gözetlemeye başladım. Yine yorulmak bilmeyen Kwang iş başındaydı. Dans pratiği yapıyordu, yarı çıplak bir halde. Altındaki şort onu yarı giyinik yapıyordu aynı zamanda.

Bu çocuk.. küçük ikiz olmasına rağmen daha erkeksi. Beni koruyup kollaması, vücut hatları, suratı..

Saçlarından damlayıp omurgasına inen terler, dişlerinin arasından ufacık sarkan o dili, pörtlek ve parlak gözleri, kalçasının altına inmiş şortu, keskin dans hareketleri.. büyüleyiciydi. Onu ilk defa dans çalışırken izlemiyordum fakat bu sefer ayrı bir kıpırtı sardı içimi.

Dudaklarımı yalayarak onu izlemeye devam ettim. Acaba kendi ikizimden mi hoşlanıyordum? Yoksa onu istiyor muydum? İçimden kocaman bir kahkaha attım, yok artık. Bu suratıma aptal bir gülümseme olarak yansımış olmalı, çünkü şarkı bitince beni fark edip yanıma gelip, "Neye gülüyorsun hyung?" diye sordu, suratındaki sırıtış, onu daha da çekici kılıyordu.

Ahh, şuna bak. Ne kadar da.. ımm.. azdırıcı.

"A-aah, ne kadar mükemmel dans eden bir kardeşim olduğunu tekrar görmüş oldum, ondandır." gözlerimi kaçırdım ondan, yoksa favorilerinden belirgin çene kemiğine inen ter damlası, ona sardılmama neden olabilirdi. Evet bu biraz saçma, nasıl olsa kardeşim, ama insan hissedince dur diyemiyor ya..

Bana bakıp sırıtışına devam ederken, "İkizim sensin." diye karşılık verdi. Aferin yavrum, eğittiğim gibi. Ben mükemmelim ki sen de mükemmelsin.

"Terlemişsin." ona bakıp gülümserken tekrardan gözlerimi kaçırdım. Battaniyenin bir köşesini ona uzattım terini silmesi için, o da eğilip silindi. "Üşümüyor musun? Hm?" merakla sordum içeriye girip yatağına uzanırken. O çıplaktı, ben ise iki kat battaniyeye sarılmış titriyordum. -Ki bu üşüyüş onu görünce biraz olsun dindi-

Dans çalıştığı aynanın önüne yere oturdu.

"Sabahtan beri hareket ediyorum hyung, vücut ısım oldukça yüksek." eline bir şişe su alıp içmeye başladı yavaş yavaş. Yaptığım tek şey onu izlemekti. Cidden yanmış olmalı ki suyun dibini başından aşağı döktü.

Igh amacı ne bunun?

Dudaklarımı tekrar yalayıp onu izlemeye devam ediyordum. Bana bakıp gülümsüyordu ama.. o gülümsemenin altında yatam yaramaz  Kwangmin'i görebiliyordum her haliyle. Masumca, gülümsemesine karşılık verdim.

JO TWINS-XHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin