Medya Yurina Hope Evans.
Çoğu kişinin hayatı boyunca güvendiği ve sırtını kuşkusuzca yasladığı bir ailesi vardır. Ama bu durum, çoğu zaman herkes için geçerli olmaz. Bende bu istisnalardan biriydim. Aileme güvenemiyordum. Tabii ki de, bir zamanlar böyle değildim. Çocukken babam hem bana, hem de ağabeyime sevgi verir ve anneme ne kadar aşık olduğunu söylerdi.
- "Benim minik prensesim bu gün nasıl?"
- "İyiyim, babacığım! Ağabeyim bana bu gün resim yaptı!"
- "Vay! Bana göstermek ister misin?"
- "Eveet!"
Güzel bir aile resmiydi. Evet, öyleydi. Ama bu mutluluk kısa süre içinde değişti. Neden mi? Annem, 3. Çocuğunu doğurma esnasında hem kardeşimi, hem de kendisini zaman kaybından dolayı kaybetmemize yol açmıştı.
O günden sonra zaten hiçbir zaman bir aile olamadığımızı anladım. Her ne kadar babam sözde annemi sevse de, annemin ölümünün ardından eve başka bir kadını alması 1 ayını bile almadı. Önce üvey anne hemen ardından da, babamın çocuğu olduğunu öğrendiğim 2 erkek ağabey edindim. İkisi de benden büyük olsa da öz ağabeyim Mark'tan büyük değildiler. Buna rağmen, o gün anladım.
Gerçek aşk diye bir şey yoktu. Çocukluktan kalma mutluluklarım tamamıyla babamın bize oluşturduğu ufak dünyadan ibaretti. Hayat bunu bir kez daha yüzüme kuşkusuzca vurmuştu.
"Bu seni ne kadar alakadar eder?"
Beni dans pistinde dikleştirip tekrardan kollarımızı açıp döndürdüğünde beni kendine çekti.
"Ben senin ağabeyinim."
"Seni hiç bir zaman ağabeyim olarak görmedim. Bir fazlalıktan başka bir şey değildin."
Müzik melodisi değişerek dansta ki herkes birbirinden uzaklaştı. Tam o anda birbirimizden ayrılarak çift değişikliği yaptığımız andı.
"Duygularımız karşılıklı kız kardeşim."
Yeni eşleştiğim kişi ile bir kaç saniyelik uzun bakışmanın ardından olanlar tuhaftı.
"Merhaba?"
Masumca bir soru onun için bir tehdit olamazdı, değil mi? Bu gün içerisinde 2. kez kırmızı gözlü birini görüyordum.
"Merhaba."
Nezaketen de olsa yanıt vermesi hoş olsa da, sesi çok sertti. Elimden geldiğince gülümseyerek dans etmeye devam ettim. Adımlarımız birbirini takip etmeye devam ettiğinde bu sefer benimle konuşmaya çalışan o oldu.
"Sizi daha önce başka bir partide daha gördüğüme eminim. Ama birbirimizi tanımamamız tuhaf değil mi?"
"Haklısınız!"
"Ben Kino Sakamaki. Ailemiz ortak biliyorsunuzdur?"
Kafamda patlayan bombalar ani yankılar oluşturdu. Kino Sakamaki? Tougho Sakamaki'nin oğlu, her ne kadar eskiden en büyük oğul olan Shuu ile yakın bir yaşta olsa da tuhaftır ki, gayri meşhur bir çocuktu. Annesinin kim olduğunu kimse bilmiyordu. İlk ortaya çıkışında nasılda yer yerinden oynamıştı, hala hatırlıyorum. Dahası, Shuu Sakamaki'den daha büyük bir kardeşin ortaya çıkışıyla hem hisseler, hem de magazin siteleri onun haberleri ile yükselişe geçmişti.
Onunla dans etmem skandallara neden olabilirdi.
"Bende Yurina Hope Evans."
"Uzun zamandır sizinle görüşme ayarlamaya çalışıyordum. Yüz yüze görüşmemiz ne kadar güzel!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Rope Of Fate | Diabolik Lovers
Fanfiction'Sadece ilerliyorum. Neden veya niçin olduğunu sorgulamadan. Ne zaman başladı? Koridorda ilerlerken gözüme sadece merdivenler çarpıyordu.' 'O an sanki onunla beraber bir kurtuluş ipiyle birbirimize bağlandığımızı hissettim. Hem benim, hem de onun iç...