Bölüm 64 "Yılbaşı"

2.2K 193 173
                                    

"Ben artık kalkayım." Doruk tabağına aldığı hiçbir şeyi doğru düzgün bitirmeden masadan ayaklandığında ben de onunla ayaklandım.

Hızlı adımlarla kapıya yöneldi. "Ama hiçbir şey yemedin."

"Babam bugün eve erken gelir o gelmeden evde olayım sonra huysuzlanıyor." Bana döndüğünde iki kardeş yorgun gözlerle birbirimize baktık. Doruk dün sabaha kadar Elif'in tatil için memlekete gidişiyle kendini derslere vurmuş bense atkısını yetiştirebilmek için hiç uyumadan örgü örmüştüm.

Sızlayan parmaklarımı istemsizce sıktım. Umarım acemice ördüğüm atkıyı beğenirdi.

"Keşke bu akşam hep beraber olsaydık." Montunu giyerken masum isteğine içim gitti ama çalışmamız gerekiyordu. Yücel beni yalnız bırakmayıp yeni yıla beraber gireceğimizi kesin ifadesiyle söylemişti ve itirazlarımı kabul etmemişti ancak Doruk babasıyla kutlamalıydı bu geceyi.

"Çalışmamız lazım biliyorsun. Babanla benim yerime de eğlenin."

"Ne eğlence ama? Samet abinin bol acılı hindisini yiyip gece yarısına kadar televizyonda yeni yıl programlarını izleyeceğiz asıl siz eğleneceksiniz." Bir an surat assa da daha fazla mızmızlanmak istemiyor olacak ki kendini toparladı. Ayakkabılarını giyerken kocaman esnememi tutamadım o kadar uykusuzdum ki esnerken gözlerim yaşarmıştı. Saat öğlene geliyordu ve Doruk gidince direkt uyumayı planlıyordum.

Ayakkabısını giyip doğrulduğunda çatılmış kaşlarla onu süzdüm. İfademdeki farklılığı görünce duraksadı. "Noldu?"

"Atkın nerde senin?" diye sorduğumda bir an gerçekten bir atkı arayacak sandım ama kendine gelip "Atkısız geldim ki ben." dedi masum sessiyle.

"Olur mu öyle şey Doruk atkın vardı boynunda." Ben ısrarımı sürdürürken ne yapacağını şaşırmış gerçekten atkıyla gelip gelmediğini düşünmeye başlamıştı.

Uzanıp portmantonun genelde paltoları astığım bölmesinin kapağını araladım ve sabah Doruk'u ekmek almaya gönderdiğimde sakladığım lacivert atkıyı askıdan aldım. Uzun atkıyı Doruk'un boynuna dolarken keyifli sırıtışım yüzümdeydi. "Aaa bak buradaymış atkın."

Hediye vermekte gerçekten berbatım.

"Abla bu benim değil ki. Onur abimin olmasın emin misin?" Yüzünü boynuna taktığım atkıya eğmiş elleriyle uçlarını tutuyordu.

"Senin için yaptım beğendin mi?" Beni duyduğunda hızla başını kaldırıp şok içinde gözlerime baktı.

"Benim için mi?" başımı sallarken kahverengi gözlerinin dolmasına an be an şahit oldum. Bu çocuk duygularını asla saklayamıyor her şeyi en gerçek haliyle yansıtıyordu.

Beni kollarının arasına alırken titreyen sesini duydum. "Abla çok çok beğendim teşekkür ederim."

Kollarımı onun bedenine doladığımda kendine gelebilmesi için sırtını sıvazladım. Onu mutlu etmek harika bir histi. Ben de o mutlu oldu diye mutlu olmuştum.

"Daha önce kimse bana bir şey örmemişti." Doruk'un sözleriyle burnumun ucu sızlamaya başladığında ağlamamak için temiz kokusunu derin derin içime çektim.

Keşke büyürken yanında olabilseydim.

Burunlarımızı çekip kollarımızı ayırdığımızda ona kocaman gülümsedim. "Evde abini görürsen sana ördüğümü söyleme tamam mı? Ona da bir şeyler ördüm şimdi sürprizi kaçmasın."

Doruk atkının uçlarını avucuna alıp dokusunu hissetmek ister gibi sıktı. "Tamam ben çaktırmam."

"Bir de üzülme daha beraber gireceğimiz çok yıl olacak. O yüzden babanla keyifli zaman geçirmeye bak olur mu?" Yanağını öpünce başını salladı.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin