Bölüm 2

245 40 6
                                    

Bir haftadır gezmediğim yer kalmamıştı ama yine de iş bulamamıştım. Resmen kainat bile düşman kesilmişti gün yüzü görmeyelim diye. Öyle bir ümitsizliğe girmiştim artık. Canım o kadar sıkılmıştı ki ilerimdeki hareketlilik bile çok meraklı olmama rağmen dikkatimi çekmemişti.

En sonunda yüzüm asık eve ilerlerken duvardaki iş ilanını görmüştüm. Temizlikçi ve aşçı olarak bir kadın aranıyormuş. Birkaç saniye önceki mutsuzluğum yerini aniden sevince bırakmıştı.

Temizlik yapmayı seviyordum, kafamı dağıtıyordu çoğu zaman ve düşünmemi engelleyerek beynime yüklenmeme izin vermiyordu. Her akşam evde yemeği de ben yapıyordum. El lezzetim beğeniliyordu. Bu fırsatı kaçırmak istemeyip direk telefon numarasını alıp heyecanlı bir şekilde numarayı aradım. İkinci çalışta açıldı.

"Efendim?"

"İyi günler."

"İyi günler, buyurun?"

"E ben iş ilanınızı gördüm de, temizlik ve yemek için olanı. Onun için aramıştım."

"Ben size adresi mesaj olarak atiyim bir saat içinde gelin, uygun mudur sizin için?"

"Evet, evet. Uygun, siz mesaj atın ben gelirim."

"Tamam, atıyorum. İyi günler."

"Size de."

Heyecanlı bir şekilde telefonu kapatıp ablamı aradım. Olanları söyleyip görüşmeye gideceğimi eve biraz geç geleceğimi söyledim.

Telefonu kapattıktan sonra da atılan adrese gitmeye başladım. Yürüyerek 40 dakikaya vardım. Bahçe kapısına geldiğimde eve baktığımda evin çok büyük olduğunu gördüm.

Eski evimiz geldi aklıma. Bizim bahçemizin büyüklüğü de böyleydi. Hafta sonları babamla bahçeyi temizlerdik hep. Sonra futbol oynardık. Babam fanatik Galatasaraylıydı. Bize de ondan geçmişti fanatiklik ve futbol aşkı. Maç geceleri babam ben ve ablam bağıra çağıra maç izlerken annemin bizimle baş etme çabalarına çok gülerdim. Aile dostlarımız geldiğinde mangal yapardık sonra bahçede. Sıcak havalarda havuza girerdik. Yüzmeyi de babamdan öğrenmiştik yine ablamla beraber.

Bir anda böyle geriye dönmüştüm ama kapıdaki korumalardan birinin seslenmesiyle daldığım yerden hayata geri dönüş yaptım.

"Kime bakmıştınız?"

"Ben iş ilanı için aramıştım. Bana buraya gelmemi söylediler."

"He buyurun ben size eşlik edeyim."

Sonra koruma önde ben arkasında eve giriş yaptık. Büyük bir salon karşıladı bizi. Duvarları beyaz ve gri boyalı salonda siyah ve kırmızı hâkimdi.

"Siz oturun ben patrona haber verip geliyorum."

Korumanın dediğini yapıp oturdum. Oturduğum deri koltuklar o kadar rahattı ki, izin verseler uyurdum. Oturduğum yerin hemen karşısında bir gömme dolap vardı. Camı o kadar parlaktı ki. Bu dolabın içinde de bir sürü pahalı içki vardı.

Bir iki dakika sonra koruma geri geldi.

"Patron odasında sizi bekliyor."

Sonra bana yolu gösterdi. Çalışma odası olduğunu tahmin ettiğim odaya beni getirdikten sonra koruma geri çıkıp kapıyı kapattı. Patron dediği adamsa elindeki dosyayla ilgileniyordu. Benim gözüm ise arkasındaki rafa kaydı. Yine cam vardı önünde ve kilitliydi. Dört katlı rafta ise bir sürü kupa, madalya ve başarı ödülleri vardı.

Birkaç saniye sonra sonunda başını kaldırırken ben de gözümü raflardan çekip patrona baktım. O an kısa bir şok geçirmiştim.

Erdem'in yanındaki adamdı, adımı öğrendiğinde bana sinirli bakan o adam.

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin