>12<

625 79 57
                                    

"Hadi Haechan, çık ordan!" Mark yalvardı. Haechan'nın kedi halinde girdiği dolaba doğru eğildi. "Yemin ederim seni süt içmeye zorlamayacağım..."

Haechan son 3 gündür saklanıyordu. Mark, kedi mamasının Donghyuck'u tekrar Haechan'a çevirdiğini öğrenmişti ve Haechan ortadan kaybolmuştu. Sadece yemek saatlerinde kendini gösteriyordu ve ona verilen sütü içmiyordu.

Mark onu Donghyuck'a çevirmek için Haechanın su kabına biraz süt koymayı bile denemişti ama haechan kandırılmamıştı ve intikam almak için Mark'ın yatağına işemişti.

"Dışarı çık. Kesiklerini temizlemem ve bandajlarını değiştirmem gerekiyor." dedi Mark. Kediye uzanmak için elini uzattı ama cevap olarak bir ısırık aldı. "Ah! Haechan bunu yapma!"

"Miyav!"

"Seni incitmeye çalışmayacağıma söz veriyorum." Mark, beyaz hayvana yavru köpek bakışları attı. "Veteriner, yaralarını kontrol etmem gerektiğini söyledi. Bu önemli. Daha önce yaptıklarım için üzgünüm..."
(ç/n : Aman Allahım murk özür diliyor hemde haechana)

Haechan saklandığı yerden tereddütle çıktı. Başı ahşap mobilyanın altından gözüktü.

"Buraya gel." Mark oturma odasına doğru yürürken konuştu.

Odaya girdiğinde Elizabeth'in ona verdiği tüm kremleri ve ürünleri masanın üzerine koydu kediye kanepeye atlamasını işaret etti.

Farklı kremlerin üzerindeki etkilerini okurken, kedinin kafasında ve pençelerinde yavaş yavaş kaybolan oldukça küçük kesikler için krem kullandı.

Sonra kedinin vücudunun etrafındaki eski bandajlarını açıp kenara fırlattı. Haechan'nın yaptığı tüm hareketlerden dolayı biraz kanlıydı. Muhtemelen kumaşa sürtünmüştü.

Mark önce dezenfektanı kullandı. Kediye zarar vermemek için dikkatli davrandı.

"Siktir, bu imkansız..." diye mırıldandı. "Hareket etmeyi bırak Haechan! Her yerde kıl var, hiçbir şey göremiyorum." Mark inledi. "Daha fazla yemek yiyip daha bir şişman karnın olamaz mıydı? En azından neyi daha iyi yapabileceğimi görebilirdim!" Mark ekledi. Tüyleri uzaklaştırmaya çalıştı.

Daha sonra bandajlarını kedinin vücuduna sarmaya çalıştı ancak Elizabeth'in yaptığı gibi kusursuz yapamadı.

"Miyav!"

"Sızlanmayı kes! Elimden gelenin en iyisini yapıyorum, tamam!" Mark kediye bağırdı. Bandajı baştan bağlamaya çalıştı. Mark, Elizabeth'in ona öğrettiği şeyleri hatırlamaya çalışırken inledi.

Ve aklına bir şey geldi.

"Bandajları değiştirmen gerektiğinde, daha büyük bir alana ihtiyacın olacak! Unutmayın vücut ne kadar büyükse, o kadar kolay olur!"

Elbette! Haechan'ı Donghyuck'a dönüştürebilirdi! Ve her şey daha kolay olabilir!

"Haechan kıpırdama. Bir saniye sonra geliyorum." dedi Mark. Kediyi masaya koydu ve bir saniye sonra elinde bir bardak sütle geri döndü.

Kedi gözlerinde yaşlarla Mark'a bakarak hayır diye başını salladı.

"Mecbursun! Elizabeth, vücudun daha büyük olursa daha kolay olacağını söylemişti. Senin insan formuna ihtiyacım var. Yaralarını iyileştirmem gerek. Lütfen."

Kedi sonunda kabul etti ve biraz süt içti. Anında insana dönüştü.

Çocuk masanın üzerinde oturuyordu. Beyaz kuyruğu arkasında sağa sola doğru hareket ediyordu.

"Tişörtünü çıkar." Mark emretti.
(ç/n : oh daddy 👀)

Neyse ki, Donghyuck dönüştüğünde, her zaman beyaz bir süveter ve beyaz bir eşofman ile dönüşüyordu. Mark nasıl ve neden bilmiyordu ama kedi her süt içtiğinde çıplak bir Donghyuck ile uğraşmak zorunda kalmadığı için minnettardı.
(ç /n : at yalanı s2m inananı etkilenmemek için demiyorda)

"N-ne? Hayır!" Melez karşı çıktı. Kuyruğu gövdesini sarıyordu.

"Onları tedavi etmek için yaralarını görmem gerekiyor..." Mark içini çekti. "Acele et, zamanım yok." Mark, Melezin gömleğinin ucunu çekiştirdi.

Donghyuck utangaç bir şekilde ellerini kaldırdı. Mark'ın süveteri çıkarmasına izin verdi. Mark süveteri çıkarınca ince figürü ortaya çıktı.

"En azından kıllı değilsin." Mark mırıldandı. "Arkana yaslan."

Donghyuck kendisine söyleneni yaparak gözlerini kapattı.

Mark yaralar üzerinde sessizce çalıştı. Sonunda onları doğru bir şekilde bandajladı. Çünkü insan vücudunda daha kolaydı. Mark işini çabuk bitirdiği için Donghyuck'u incelemeye başladı. Çocuğun gözleri kapalıydı, bu yüzden onu kontrol eden Mark'ı görmedi.

Donghyuck'un vücudu minyon ve inceydi ama çevikti. Şüphesiz o bir kedi için öyleydi. Beyaz ve kabarık kuyruğu doğal olarak sağa sola sallanıyordu. İki sivri kulağı her küçük gürültüden hafifçe titriyordu. Alnını ve hatta bazen iri kahverengi gözlerini saklayan bir yığın bal rengi buklelerinin arasında saklanıyordu. Büyüleyici gözleri vardı. Şuan da kapalıydılar ama Donghyuck ona her seferinde kafası eğik ve ceylan gözleriyle baktığında Mark tuhaf hissediyordu. Bu kedi insanı ile ilgili başka büyüleyici ayrıntı ise ağzı ve daha özel olarak köpek dişleri idi. İnsan dişlerinin arasına gizlenmiş iki küçük sivri diş, ne zaman çocuk somurtma dışarı çıkıyordu.
(ç/n : düştüm....masallah Mark bir de mr çektir.)

"ha? M-mark?" Donghyuck'un gözleri hızla açıldı. Doğrudan Mark'ın gözleri ile birleşti ve kızardı.

Mark, Donghyuck'u masanın üzerinde, eli başının hemen yanında ve yüzleri arasında santim olarak bile sayılmayacak kadar yakındaydı ve Mark dalmıştı.

"Ö-özür dilerim." dedi Mark ayağa kalkmadan önce. "Sana biraz kedi maması vereceğim." Ayrılmadan önce ekledi.

"İnsan forumda kalacağımı düşünmüştüm." Donghyuck kızardı.










Merhabaaa! Nasılsınız? Bölümü umarım beğenmişsinizdir.
Gönül isterdi uzun uzun yazayım ama yazar en az 600 kelime olarak yazmış.

Her neyse iyi akşamlarrr💚💚

Her neyse iyi akşamlarrr💚💚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cat fight - Markhyuck (çeviri) ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin