24. BÖLÜM- 💫

750 73 98
                                    

Herkese merhaba! Hep mi duygusalız, hep mi hüzünlü? Bakalım siz ne düşüneceksiniz? Keyifle okursunuz umarım. Oy atmayı ve yorumlarda görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın. Sevgiyle kalın! 🤍

Yeni bölüm çarşamba günü gelecek tahminimce. Hünkar- Ali Rahmet yüzleşmesini tam olarak ona sakladım.🌹⚡️

Okuduğunuz saat? 🕯

Bölüm şarkısı:
Mavi Gri- Altüst Olmuşum

🌓 'FEKELİ' OLMAK ZORDUR 🌓

Kapkaranlığın hakim olduğu gecenin hep en büyük şahidi ay oluyordu. Herkesi yargılamadan dinler, yollarını aydınlatırdı. Hep insanı yutardı bu karanlık. Peki ya ay? Hep mi göz yumacaktı bu duruma. Sonuza kadar ona hizmet vermeye mahkum mu olacaktı? Aydınlık bazen insanı büyük karanlıklarla kuşatırdı...ansızın, hiç belli etmeden, tıpkı bir düşman gibi.

Ali Rahmet oturduğu yerden ruhunun çekip gittiğini düşünmeye başladı. Kalbine çöken bu boşluk canını yakıyordu. Bir daha çalmaya başlayan şarkı beyninde alarmların çalmasınada sebep oldu. Gözlerinin buğulanmasını es geçerek ayağa kalkıp radyoya ulaştı. Yeniden Hünkar ile Adnan'ın konuşmasını dinlemeye yüreği dayanmazdı. Düğmeye basıp durduracaktı bu sesi. Şimdi durduracaktı belki ama kulaklarında hep aynı melodiler yankılanacaktı.

Tam da şu an Hünkar'ın gelip avuçlarını omuzlarına bastırıp "Bu sadece bir kabus, uyan." demesine ve saçlarını şefkatle okşamasına o kadar çok ihtiyacı vardı ki, bu zorunlu ihtiyaç kanını sömürüp bitirebilirdi.

Lakin bu kabustan da beterdi, çünkü gerçekti.

Yaklaşık yirmi dört senedir yalan bir yaşama hapsedilmişti.

İstediğini de yaptı nitekim. Peki şimdi kim bölebilecekti bu sessizliği. İçinde büyüyen hayal kırıklığı ile gözlerini Demir ile asla buluşturmamaya özen göstererek Hünkar'a döndü:

"Hünkar, bir şey söyle!" Gözlerinin dolup taşmasına rağmen sesi sertti, hiç titremedi.

Hünkar'ın gözlerinin içine baktı. Zümrüt gözleri parlıyordu. Tek bir pişmanlık kırıntısı sezmedi, ya da sezemedi. Ali Rahmet'in sesi ile irkilse bile donuk bakışlarını bir türlü bozmuyordu.

"Yalan de Hünkar! Lütfen yalan de! Yapmadım de! Ben bunu Ali Rahmet'e yapmam de, yapamam de!"

Hünkar nasıl davranacağını bilemiyordu ki ağzını açıp bir iki söz etsin. Söz sese, ses yankıya, yankı etkiye dönüşsün. Bunu kayıt ettiğinden haberi yoktu. Üstelik istemeden de olsa ömrü boyunca altında ezildiklerinin bu şekilde ortaya çıkmasına hazır değildi. Ne kendisi hazırdı, ne de vereceği tepkisi. Kimseye belli etmeden titreyen ellerini birbirlerine kenetledi ve mantıklı düşünmeyi denedi.

"Ah, Hünkar, ah! Susuyorsun!" Elini saçında gezdirdi, parmaklarını göz pınarlarında dolaştırdı ve buradan gitmezse iyi şeylerim olmayacağını var sayarak sözlerine devam etti
"Tabi, sus sen! Bende en çok sana susacağım artık. Zaten konuşmana ne gerek var ki? Sen söyleyeceğini çoktan söylemişsin."

Hünkar 'Kal... dinle' demek istedi ama ne de dese gidecekti, yinede gitmesin istedi. Ondan gitmesin istedi buna hakkı olmadığını bildiği halde.

Tam arkasını dönüp gidecekken vazgeçti Ali Rahmet. Ani bir haraketle radyoya ulaşıp kaseti çıkarmayı hedefledi. Onu engellemeye çalışan çift el yerinde sabit kalmasını sağladı. Bir elinin yüzük parmağında alyans, diğer elininkinde ise Yamanlar'ı temsilen takılan, dikdörtgen şeklinde bordo bir yüzük. Sonra bakışları o ellerin sahibinin yüzüne ulaştı. Demir...

DİĞER YARIM 「DY」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin