-Valizini al Elena !
Babamın sesi kulağımı çınlattı İngiltere'yi seviyorum niye beni hala New York'a göndermeye çalıştıklarını anlamıyorum. Beni sevmiyorlar biliyorum sırf üveyim diye.
Annem iki yıl önce öldü. Babam gidip başka bir kadınla evlendi bildiğiniz cadı bir süpürgesi eksik bide üvey kardeşim o da tam bir piç. Eve kaç tane kız attığını bilmiyorum.
Aslında burdan gidicem diye seviniyorum ama tek üzüldüğüm nokta tek başıma gitmem. Babam herşeyimi hazırlamıştı sanki benim bir an önce gitmemi istiyor gibiydi, belkide. Okulum hazırdı bide böyle lüks bir villa almıştı yanıma saymaya üşendiğim miktarda para vermişti. Ama şunu anlamıyordu benim eve veya çok miktarda paraya ihtiyacım yoktu benim biraz da olsa sevgiye ihtiyacım vardı.
-Hadi kızım uçak kalkacak birazdan valizini al . Babamın sesiyle valizimi ve çantamı aldım birde annemin en sevdiği çiçeği o çiçeği hiç birzaman yanımdan ayırmıyordum. O çiçek bana annemden kalan son parçaydı. Çiçeğide alıp kapıdan dışarı çıktım.
-Seni özlicem El ! Dedi Mark.
Tabi ne demezsin.
Yapmacık bir gülümsemeyle " Bende . Bende seni özlicem Mark" dedim. Ve o bana sarılınca bende ona sarıldım.
-"Kendine dikkat et Elena." Dedi üvey annem. Sadece tebessüm ettim çokta fifi zaten gıcık oluyorum.
-"El ! Seni çok seviyorum bunu asla unutma kendine dikkat et çok çalış benim toplantım var bu yüzden seni şoför bırakıcak New York'ta da başka bir şoför alıcak seni seviyorum kendine dikkat et " dedi babam gözleri dolmuş bir şekilde.
-"Baba sende kendine dikkat et seni çok seviyorum" dedim sonra sarıldım çünkü babam bu hayattaki tek varlığımdı. " Kendinize dikkat edin" dedim üvey anneme ve üvey kardeşime.
****
"Sayın yolcularımız saat 13:30 New York için gidecek olan uçak hazırdır lütfen gişelere ilerleyiniz"
Bu sesi duyduktan sonra çantamı ve çiçeğimi alıp gişelere ilerledim. Fazla kuyruk yoktu biletimi kadına gösterip içeri girdim ve uçaktaki koltuk numaramı buldum. Bi anda kadın sesi gelmeye başladı.
"Sayın yolcularımız uçağımız kalkışa hazırdır lütfen... "
****
-"Elena Gilbert" dedi kara bir adam yanıma gelip.
-"Evet" dedim. "Ha ! Yoksa siz babamın gönderdiği adam mısınız? "
-"Evet efendim" dedi. "sizi evinize ve okulunuza ben götüreceğim " bir anda valizimi aldı ve arabaya doğru ilerledik kapımı açtı ve daha sonra valizimi yerleştirdi arabayı çalıştırdıktan sonra "Sizi okulunuza mı yoksa eve mi götüreyim" dedi.
-"Ev" diye kısa cevap verdim çünkü eve gidip duş alıp uyumak istiyordum. "Bu her zaman böyle mi olacak yani hergün siz mi beni eve ve okula getirip götürüceksiniz" diye adama biraz sert çıkıştım.
-"Hayır sadece alışana kadar babanız böyle emretti" dedi adam masum bir şekilde.
Araba durdu ve kapımı açtı burasımı benim evim harika bir yer diye kendi kendime konuşuyordum. Adam gidip evin kapısını açtı ve valizimi içeri koydu burası tahmin ettiğimdende güzeldi.
-"Başka bir emriniz var mı" dedi adam.
-"Evet" dedim "bana okulumun adresini yazın." Adam elindeki kağıdı bana uzattı "Teşekkürler "dedim. Kapıyı çekip çıktı.
Odamı bulmak için evi taradım 3 katlıydı bodrum katı zemin katı ve en üst katı vardı. Odamı buldum zaten 3 tane o da vardı bir tanesi benim bir tanesi babamın bir tanesi misafir odası çünkü dizaynı o şekildeydi.
Odamı buldum ve valizimi oraya çıkarttım eşyalarımı yerleştirdim ve duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra pijamalarımı giydim çünkü saat geç olmuştu. Anna mesaj atmıştı 'New York nasıl 'diye biraz onunla mesajlaştım. Artık dayanamadığım için 'Iyi geceler ' yazdım telefonumu komidinin üstüne koyup uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
As Long As You Love Me (Beni Sevdiğin Sürece)
Fanfiction" Şimdi ne yapalım " dedi Justin mısır dolu tabağı masaya koyarak. " B- bilmiyorum " dedim hala ağlarken. " Sulugöz " " Pardon " dedim " Sulugöz " " Sensin o ya ne sulugözü sıkıcı " dedim peçeteyle ıslak yanağımı silerken. " Sıkıcı mı" dedi gözle...