" St Mungos'a git ve sakın arkamı aramaya kalkma. Ben iyiyim. " ardından kalkıp gitti. Kapı sertçe arkasından kapanırken Remus
" Hayır! Gitme!" diye bağırdı ve arkasından koşmak için hamle etti ancak sanki Petrificus Totalus'a maruz kalmış gibi bir milim bile ilerleyemerek yere düştü. Elini ileriye doğru uzatıp çaresizce
" Hayır, dur! Bekle!" diye bağırdı. Ancak nafile.
" Aylak, Aylak. Aylak, hadi uyan. " birinin yavaşça onu sarsmasıyla gözlerini açtı, Remus. Grimmuld Meydanı 12 Numara'da ki rahatsız, siyah koltukta uzanıyordu. O doğrulurken James geri çekildi. Endişeli bir ifadeyle arkadaşını süzüyordu.
" Kabus gördün sanırım?"
Remus elleriyle suratını kapatıp derin bir nefes verdi. Hala rüyanın etkisindeydi.
" Korkunçtu..."
James koltuğun kolçağına oturdu.
" Yine aynı kabus mu?" kumral saçlı sessizce başını salladı.
James derin bir nefes verdi.
" Aylak, bir yıl oldu. Sence de artık unutma-"
Onun ne diyeceğini bilen Remus elini kaldırarak susturdu arkadaşını.
" Hayır, Çatalak. "
James derin bir iç çekti, ayağa kalkarak arkadaşının omzuna pat pat vurdu.
" Lily, yemeğe çağırıyor. Hadi elini yüzünü yıka da gel. " James giderken Remus oturur pozisyona geldi ve başını ellerinin arasına aldı. Neredeyse 1 yılın her akşamı aynı rüyayı görüyordu ve hep aynı yerinde bitiyordu.Herşeyi tüm ayrıntılarıyla anlatınca Dumbledore hemen harekete geçmişti ve neredeyse tüm Yoldaşlık üyeleri gece gündüz, kar kış demeden Dora'yı aramıştı. Ama hiç bir iz bulunamamıştı. Ne Dora'nın, ne de diğer kurtadamların. Anlaşılan başka yere taşınmışlardı.
Yerinden kalkıp lavaboya gitti ve eline yüzüne su çarpıp mutfağa gitti. Andromeda ve Ted de oradaydı. Suçluluk hissi onu ele geçirirken selam verip oturdu. Sirius
" Stella mektup yazmış, Dumbledore'un sık sık ortalardan kaybolduğunu yazıyor. Acaba sebebi ne? "
Andromeda
" Dumbledore bu, elbet mantıklı bir açıklaması vardır. "
James
" Harry de Malfoy oğlundan ve Sümsü- yani Snape'ten şüpheleniyor. "
Lily derin bir nefes verdi
" Babasının oğlu. " Herkes kıpırdamamak için zor tuttular kendilerini. Bir tek James ne olduğunu anlamamıştı.
Sirius
" Şaka maka ama bence Harry haklı olabilir. "
Ted
" Ne yani? Snape tekrar mı karanlık tarafa geçmiş?"
Sirius
" Ondan herşey beklenir. Karanlıktan aydınlığa nasıl geçtiğini biliyoruz. "
" Bilmez miyiz. " diye homurdandı James.
Lily
" James!"
Remus
" Çatalak, Patiayak; biliyorum Snape'ten hoşlanmıyorsunuz ama Dumbledore ona güveniyor. Bence artık sizin de güvenme zamanınız geldi. "
Marlene
" Remus'a katılıyorum. Artık bu kini bir kenara bırakıp olgun ve medeni yetişkinler gibi davranmanın zamanı geldi. "
İkili
" İyi!" diye homurdandılar. Remus hafifçe gülümsedi. O sırada odanın tam ortasına gümüşi mavi bir ışık indi. Gözlerinin çevresinde gözlük izi olan kedi patronusun ağzı sonuna kadar açıldı ve odayı McGonagall'ın sesi doldurdu.
" Ölüm Yiyenler, Hogwarts'ta! Astronomi Kulesinin tepesinde karanlık işaret var! Çabuk gelin! "
Hepsi hızla sandalyelerinden fırladılar.○●○●
Etrafta lanetler ucuşuyor, insanlar oradan oraya koşuyordu.
Remus
" Bill, sen benimle gel! Diğer koridorları kontrol edelim. " dedi, kalabalığın içinde. Bill başını salladı. Asalarını çıkartıp hemen diğer koridorları kontrol etmeye başladılar. Bill bir ara koridoru kontrol ederek
" Burası temiz. " dedi. Remus da başka bir koridoru kontrol ederek
" Burası da öyle. Dikkatli olalım. " dedi.
" Bence de öyle, Lupin. " iki adam hemen arkalarına döndüler. Fenrir Greyback artık markalaşmış sırıtmasıyla tam karşılarındaydı.
Remus dişlerinin arasından
" Greyback..." diye tısladı. Hızla asasını çekip bir büyü yapmaya hazırlandı ancak arkasından gelen expelliarmus büyüsüyle asası elinden uçtu. Şaşkın bir şekilde arkasına dönmesiyle nil yeşili gözler ve kahverengi saçlarla karşılaştı.
" Dora..." diye mırıldanabildi zar zor.
Greyback histerik bir kahkaha atıp hızla olayları idrak etmeye çalışan Bill'in üzerine atladı.
" Ahh!" diye acı dolu bir nida çıkarken Bill'in ağzından Remus sonunda gözlerini, nil rengi olanlardan çekebildi.
" Dora. " dedi tekrar.
" Dora sen..."
Ona nefretle bakan kız
" Savaş seni ödlek!" diye bağırdı.
" A-ama..."
" Sana savaş ,dedim! Reducto!" Remus hemen kenara kaçıp yerden asasını aldı ve geri doğruldu.
Dora ıskalamış olmanın verdiği hırsla art arda lanetler atmaya başladı.
Remus'sa sadece savunma büyüsü yapıyordu.
" Dora, dur! Benim, Remus! Neden saldırıyorsun?"
" Sus konuşma, seni adi! Crucio!" işkence laneti onu kıl payı ıskalarken Remus şaşkındı. Nasıl yani? Dora neden ona saldırıyordu? Hem de işkence laneti yapmaya çalışacak kadar. Tekrar konuşmayı denedi ama hiç birşey değişmedi.
Yan gözle Bill ve Greyback'e baktı. Olamaz, Bill! Isırılmış mıydı? Çok kanaması vardı. Acilen yardım edilmesi gerekiyordu. Çaresizce
" Sersemlet!" diye bağırdı. Genç kız savrulup, hareketsiz bir şekilde yere düşerken asasını hemen Greyback'e doğrulttu.
" Reducto!" Greyback hızlı ve çevik bir şekilde kenara geçip hızla baygın olan genç kızı omzuna aldı ve koşmaya başladı. Remus onu engellemek istedi ancak Bill'e acil yardım lazımdı. Bir küfür savurup bir sedye yarattı. Bill'i hemen yatırıp büyü yardımıyla hastane kanadına taşıdı.
Madam Pormfrey o daha içeri girerken hemen yaraları incelemeye başladı. Remus da hemen asasını çıkartıp bir patronus gönderdi, Weasley'lere. Sonra Bill konusunda Madam Pormfrey'e yardıma koyuldu. Çok geçmeden bir ses duyuldu
" Ah, Biğl!"
Fleur gözü yaşlı bir şekilde hemen nişanlısının yanına koştu. Remus geri çekildi. O sırada diğerleri de içeriye girdi. Lily, James, Sirius, Marlene... hepsi de iyiydi. Rahatladı. Onlara birşey olsa ne yapardı? Bill'in yatağının çevresi yavaş yavaş dolarken Harry'den hâlâ bir haber yoktu. James ve Sirius onu aramak için tam çıkacakken o da geldi. Yanında Ginny vardı. Çok tuhaf görünüyordu... Çok dalgın. Hermione
" Harry! " deyip onun boynuna atlarken bile hâlâ aynıydı. Lily
" Harry!" deyip oğluna sımsıkı sarıldı.
" Çok şükür, iyisin. Çok korktum. "
Ayrılıklarken bu defa da James sarıldı.
Sonra Sirius, ardından Marlene, en son Remus...Marlene
" Ne oldu, Harry? Dumbledore... Dumbledore nerede?"
" O... " dedi Harry zorlukla yutkunarak
" O öldü. Dumbledore öldü. Oradaydım, gördüm. Onu Snape öldürdü. Görünmezlik pelerinin altındayım ve hiç birşey yapamadım. Beni etkisiz hale getirdi. "
Lily
" Severus mu? A-a-ama bu nasıl olur? O... Dumbledore..." kızıl kadın yavaşça çökerken James onu hemen tuttu ve bir sandalyeye oturttu.
" Bill!" Bay ve Bayan Weasley jet gibi içeriye girdiler ve oğullarının başına geçtiler.
Bayan Weasley ağlıyordu.
Remus gözlerini dikmiş, dalgın dalgın onlara bakıyordu ama aklı kesinlikle başka yerdeydi. Tek düşünebildiği Dora'ydı. Ne Snape, ne Dumbledore, ne de Bill... Tek düşüncesi oydu. Boğazında oluşan yumruyla sertçe yutkundu ve kendini sandalyeye bıraktı.Bölüm Sonu
Biraz karışık bir bölüm olmuş olabilir. Özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Kızı || Remadora
FanfictionBaşka bir paralellik... Muggle araştırmaları konusunda çalışmalar yapan Ted Tonks, hayatının hatasını yapar. Biricik ve tek kızı doğar doğmaz elinden alınıp götürülür. O, o saniyeden sonra Nymphadora Vulpecula Tonks değil, Nymphadora Selene Greyback...