Sarı saçlı kız önüne gelen tutamları kulağının arkasına sıkıştırdı. Eşinin kolunu sarmış, küçük topuklusunun tıkırtısına aldırış etmeden bir oraya bir buraya gidiyordu müzenin içinde nadide parçalara gözlerini belerterek bakıyor, ojeli tırnaklarını yiyiyordu.
Eşi 160 boylarında sıska ve palabıyıklı bir beyefendiydi. Eşinin sürekli konuşmasından bıkmış olmalıydı ki bu sefer gözlerini devirdi ve eşinin koluna sarılmış olan elini sıkıp "artık gidelim mi?" işaretini verdi. Müzenin çalışanı, müzedeki eşyaları sürekli övüyor karısının daha da bayıla bayıla bakmasına neden oluyordu.
Müzenin görevlisi 2 dakika izin alarak bir yere gitmesiyle artık sıska koca daha da söylenmeye başladı
"Manolyam, lütfen artık gidelim. Zaten gördüğümüz kadar gördük her şeyi. Zamanımız daralıyor, hava kararmadan eve dönmeliyiz."
Sarı saçlı kız dudağını büzdü
"Ama tekrar geliriz değil mi?"
"Hmhm"
Tam o sırada müzenin görevlisi elinde büyük bir anahtar ve 3 tane aynı tondan renk kumaşıyla karı-kocanın yanına gitti.
"Efendim, müzemizin en önemli parçasını daha görmediniz"
Kız şaşkınlıkla müzenin görevlisine ve elindeki kumaşa baktı.
"Lütfen, buradaki her şeyi görmek istiyorum."
Müzenin görevlisi tebessüm etti "Bu heyecanınızı anlayabiliyorum, lakin burada göreceğiniz tablonun lanetli olduğu söylenir." kıkırdadı. "Tabii ki pek inanmıyorum fakat..." elindeki kumaş parçalarını gösterip "Bununla gözlerinizi kapatmalısınız, bir rivayete göre tabloya bakanlar kör olur."
Sıska adam lafa atladı.
"Yok, bizim gitmemiz lazım zaten 1 tablo için gel-"
"Saçmalık"
Kızın söylediği şeye şaşıran görevli kıza doğru baktı.
"Gözlerimi açmak istiyorum."
"Pardon?"
"Sözde lanetli olduğu düşünülen bir sanatı görmeyeceksem burda işim yok."
"A-ama"
"Gözlerimi açmanız karşılığında size yüklü bir miktar para veririm."
Kocası şaşırdı.
"Aptallaşma, seni ve gözünü kaybetmene izin veremem. Boktan bir tablo için bunu göze alamam."
Sarı saçlı kız kocasının kulağına fısıldadı.
"Beni sevmediğini biliyorum." gülümsedi. "Para için benimle olduğunu da, bu yüzden ölmem veya kör kalmam pek umrunda olmaz değil mi?"Sarı saçlı kız görevliye dönüp
"Eğer bana o tabloyu gösterirsen, yarın yüklü bir miktar para alırsın. Ve kimsenin haberi olmaz."Müze görevlisi bir kıza bir de şok olmuş kocasına baktı kızı eliyle beni takip et işareti verip odanın kapısına götürdü. Kilidi açtıktan sonra biraz bekledi, kapıyı tamamen açmadı.
" Açsana adam, neyi bekliyorsun? "
" Kusuruma bakmayın bayan lakin, ben böyle saçmalıklara inanıyorum." deyip elindeki kumaş parçasıyla kendi gözünü kapattı ve kalan parçaları beyaz önlüğünün cebine koydu. Kapıyı açıp buyrun işareti yaptı.
Kız heyecandan kendini cimcikliyor, dudaklarını dişliyordu. Daha fazla beklemeden kapıyı itti ve koca odada sadece 1 tablodan oluşan odanın duvarlarına zeminine ve en son tabloya baktı. Yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı.
Gözleri açılmış, gördüğü sanat eserinin karşısında aşık olduğu adama bakar gibi bakıyordu. Ağzından istemsizce "inanılmaz" dedi. Ve sanki ağzından dökülen sözcük odanın büyüsünü kaçıracak korkusuyla eliyle ağzını kapattı.
"Bayım, bunu görmenizi çok isterdim." Gülümseyip tabloya dokundu.
"Bunun lanetliği doğru mu bilmem, belki gözüm yarın kör olur, belki de bu bana musallat olur." Bu sefer kahkaha attı.
"Böyle güzel bir şaheserin bana musallat olması da güzel olur aslında." tabloya yaklaştı, ve Jungkook'un tam dudağını öptü.
Ellerini çırpıp görevliye baktı. Ama görevli o kadar korkmuştu ki gözleri bağlı olmasına rağmen korkudan elleri ve ayakları titriyor terliyordu.
" Peki, sakin olun göreceğimi gördüm çıkalım isterseniz."
Görevli hızlıca başını salladı ve ikisi de kendini dışarı attı. Kapıyı kilitlemeyi unutmayıp kapıyı kilitledi.
Ve bundan sonra Jungkook'un laneti sadece bir tabloda ve rivayette kalmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauté
SciencefictionLanetli güzelliği olduğu ve ona bakanın gözünün kör olacağı düşünülen Jungkook, sahibini öldürüp intikam almak için canlanır.