Matmazel Siyah

1.5K 157 30
                                    

Bay Klişe

13. Bölüm: Matmazel Siyah

"Olmaz olmaz deme hiç, olmaz olmaz sevgilim." Neşeyle fısıldıyorum Louvre Müzesi'nin tam önünde. Arkamda o devasa piramit var. "Zaman neler gösterir, belli olmaz sevgilim."

Şarkı çok haklı. Fransızca'yı mecburen öğrenirken ve lisede her dersten olduğu gibi ondan da nefret ederken hiç aklıma gelir miydi buraya geleceğim, bunları yaşayacağım? Hayatım, ipin ucunu kaçırmışken bile harika gidiyor. İpin nerede olduğu umurumda bile değil.

"Ne dersin, günü bitirmeden Sen Nehri'ni de görmek ister misin?"

Doğan'ın sorusuyla dünyaya dönüyorum. Az önce gerçekten de Mona Lisa'yı mı gördüm ben? Da Vinci'ye selam mı çaktık Doğan'la birlikte?

HAY BİN ISPANAKLI BÖREK.

Evet, bu gerçekten de oldu. Nedense Paris bizi sarhoş etmiş gibiyiz. Saatlerdir gülüp duruyoruz. Eserlerin önünde asker duruşu yaptık ve sanatçılara bu şekilde selam gönderdik. Bir ara istiklal marşı da söyledik ama konuyla ilgili değildi.

Sonra da çok gürültü yaptığımız gerekçesiyle, bizi zor kullanmak suretiyle dışarıya çıkardılar. Her şey hayalimden bile güzeldi!

"Oradan da kovulmayalım?" diyorum kıkırdayarak.

"Zor olacaktır ama başarabiliriz." derken koluma giriyor Doğan, "Zafer Takı'nın önünden kovulan tek turist olabiliriz zaten. Taş bir sütuna karşı nasıl bir saygısızlık yapmış olabiliriz ki?"

"Neymiş efendim," diyorum ben de abartılı hareketlerle. "Zafer Takı'nın tarihi değerini küçük düşürmüşmüşüz... Altı üstü taşları öptük, adımızı kazımaya çalıştık. Kalp bile yapıyordum ne güzel!"

Doğan yüzünü ekşitiyor, "Yapmaya çalıştığın kalp biraz yamuk olmuştu zaten. Üçgen gibi bir şeydi."

Dirsek atıyorum. "O üçgen değildi, Deon'un Elması'ydı bir kere. Sanattan hiç anlamıyorsun hiç."

Kahkaha atarak gittiğim yönü değiştiriyor. Benim ayaklarım kafasına göre gittiği için yanımdaki insanlara genelde bu tip görevler düşer.

Güneş batmış, hava çoktan kararmış biz müzede eğlenirken. Az önce günü bitirmek mi dedi o? Böyle mükemmel bir günü bitirmeyi nasıl isteyebilirim ki?

Keşke sonsuza kadar sürseydi, hiç akşam olmasaydı.

Günün en güzel vakitlerinde yani ikindi sıcaklığında Paris'teki en güzel yerlerdeydik bugün. Lale Devri'mizi de etkileyen Versay Sarayı ve bahçelerinde yeşilçam aşıkları gibi gezindik. Birkaç müzeyi ve devasa parkları da aynı şekilde dolaştık. Sadece sevgi itiraflarımız eksikti bana kalırsa. Doğan'ın asık suratlı hali dinmişti, şakalaşıp duruyorduk, sürekli beni eleştirmeyi de bırakmıştı sanki yurdumuz sınırları dışına çıkınca.

Ama Aşıklar Köprüsü üzerinden geçerken Doğan yanlış -aslında epey doğru- anlamasın diye ondan uzaklaşıp yürüdüm. O ana kadar el ele, kol kolaydık ve bunun sahte evliliğimiz açısından hiç gerekli bir şey olmadığını çaktırmamıştım.

Amma velakin tam da güneşin alçaldığı o muhteşem romantik anlarda o köprüde bulunmamız tesadüf olabilir miydi?

"Ne kadar da güzel, rengarenk!" demiştim köprünün iki yanında takılmış yüzlerce, binlerce kilitleri görür görmez.

Bay Klişe (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin