Bade : aşk, kutsal sevgi
Bir Fransız sokaklarını andıran üçüncü yalı sokağını, pembe çiçekler sarmış, evlerdeki tart kokularının sokakları sardığı bir öğle vakti.
Çoğunlukla Asil kadınların taktığı yeşil Zümrüt küpesi satan dükkanın önünde durdu Bade. bir İngiliz prensesini andıran narin güzelliği ile göz kamaştıran buğday sarısı saçları öğlen güneşinin altında parlıyordu.
Uzun beyaz ve mavi yakalı şık elbisesi bir asil Hanfendi edasından dolayı çevresi tarafından sevilirdi. Bade, hergün fırından yeni çıkmış sıcak poğaçaları aldıktan sonra bu mücevher satan dükkanın önünde dururdu. Bade 16 yaşında güzel bir genç kızdı. Ve onun en çok istediği şey Yeşil Zümrüt küpesi. Ama fiyatı da makul bir ücrette değildi. Aylardır biriktirdiği harçlıkları yetmiyordu. Çok naide ve özel bir küpe idi. Asil ve Zengin kadınlar takardı. Büyük villaları ve genellikle uzun göz kamaştıran kırmızı elbiseleri olurdu.
Dükkanın raflarında duran Yeşil Zümrüt küpesine uzun uzun baktıktan sonra iç çekerek evine doğru yürüdü. Güzel bir nisan ayıydı.
Pembe çiçekler, güller, menekşeler..
Bu kasabayı süsleyen İlkbahar Sokakları.."Bade, ben çiçekçi Sultan'a çaya gideceğim kızım."
"tamam anne" Çiçekçi Sultan annemin en yakın dostu. Hergün öğleden sonra çaya gider. Bende çarşıyı gezerim. Ya da Cennet gölüne giderim. Etkileyici ve huzur veren yeşilliklerin ortasındaki muazzam göl, temiz havası ve güzelliğinden dolayı kasaba halkı tarafından Cennet gölü denir.
Aylarca biriktirdiği harçlığı Zümrüt küpesini almasına yetmesede 17.doğum günü için kasabanın büyük kapalı çarşısından kendine zarif ve makul bir hediye alacaktı. Tıklım tıklım olan çarşının girişinde nazar boncuğu aksesuarları satan yaşlı bir kadın bade'ye seslendi.
"kızım, istemezmisin sende gözlerin gibi mavi boncuk. Maşallah pek bir güzelsin, nazar değmesin" herkes tarafından da bilinen nazar boncuğu nazarın önleneceği inanılırdı. Her çarşıya geldiğimde farklı bir tezgah üzerinde olurdu. İnciler, boncuklar, mücheverler satardı. Kasabada yaşlı farklı kılıklara giren ve boncuk gibi batıl inaçlardan faydalanan kişilere Cadı denir. Surat asıp, cevap vermeden ve tezgahından ürün almayanlara büyü yapacaklarına inanılır. Bu yüzden her burdan geçen bir müchever alır.
Bade kadından zarif bir inci kolye alıp boynuna taktı. Çarşıya doğru yürümeye devam etti.
İlkbaharın melekleri olan çiçekler parfüm kokusu gibi sarar çarşıyı. Bade zambak ve sümbül olan bir çiçek buketi aldı çiçekçiden. Tatlıcıdan bir adet kruvasan ve meyve şerbeti alarak oturup yemek için cennet gölüne doğru ilerledi. Sadece doğanın sesi olan göl kenarına oturup yiyeceklerini yemeye başladı. Sonra çimlere uzandı. Gözlerini kapatıp temiz havayı soluyarak dinlenmeye başladı.
Kısa bir süre sonra kasaba meydanından gelen seslerden dolayı gözlerini açtı. Bu kasaba halkının 100 yılda bir açan çiçek için uydurulmuş geleneksel bir şarkı. Çiçek hakında bir çok efsanelerin bulunması rağmen kasaba halkı tarafından ismi pek bilinmiyor. Ve bu kasabada kulaktan kulağa dolaşan efsanesi şu;
Yıllar yıllar önce kasabanın yaşlı bilgini tarafından keşfedilmiş. Yaşlı bilgin çiçeğin şafak vakti açtığına şahit olmuş, bu yüzden hergün şafak vakti beklemiş. Ama çiçek hiçbir gün açmamış. Aradan 2 yıl geçmiş Yaşlı bilgin ölümün yakın olduğunu anlayınca kasaba halkına duyuru yapmış. Ey kasaba sakinleri bu çiçek 2 yıl önce nisan ayında açtı. Ölümüm yakın daha fazla bekleyemem bu çiçek için bir bekçi gerek. Yıllarca, yıllarca bekleyin yılları sayın. Dedikten 4 gün sonra ölmüş yaşlı bilgin. ardan 6 yıl geçmiş bir kasaba koruma görevlisinin oğlu şafak vakti çiçeğin yanında beklemiş. Beklemiş, beklemiş. Ertesi gün birdaha beklemiş. Sonra sinirden çiçeği koparmaya başlamış. çiçek kopmamış ama koruma görevlisinin oğlu oracıkta ölmüş. Kasaba sakinleri tedirgin olmuşlar. Çiçeğin sihirli ve ona zarar verenin lanetli olucağını inanışlar efsaneye göre o günden sonra kıtlık yaşanmış. Aradan bir yıl sonra bolluk ve bereketle geçmiş hergün şükretmişler. Koruma görevlisi ve karısını o günden sonra kimse görmemiş. Bu yüzden her Nisan ayında kasaba tarafından kutlanır."gelişin bir mucize, cennetten yer yüzüne"
"şafak vakti açmış nisanın mucizevi çiçeği"
"Kıtlık olmuş bi ara lanetledin sanardık"
"Lanet uçup gitmiş tornuç ailesi gidince"
"bolluk bereket ne varsa, hepsi senin sayende" diye söyleniyordu şarkı, devamını dinlemeden tekrar çimlere uzandı. Çimlerin ve çiçeklerin kokusu huzur veriyordu ona. En güzel şey, en uzakta olan. Cennet gölü evine ve kasabaya çok uzak.Sahi, bir bisikletim olsa, yorulmadan gezerdim değil mi?
-----------Mavi bisiklet --------------
.
.~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi bisiklet
Short StoryWattpad da nadir bulunan klasik eser. Dram "Sahi bir bisikletim olsa yorulmadan gezerdim. Değil mi?" ©Tüm hakları saklıdır.