6. bölüm

13.4K 610 194
                                    


Multimediadaki Akgün bebeğimiz.😍❤️

Akay yanaklarını kavradığında bedenine ürperti yayıldı. Sanki o ana kadar boşluktaydı ve Akay sayesinde o boşluktan çekilip alınmıştı.
Baş parmakları ile yaşları silerken, "Su gibi akan gözyaşlarının vanası olsa keşke, kapadığım da birdaha hiç akmasa." dediğinde gülmeden edemedi.
Bu nasıl bir benzetmeydi. Romantiklikte level atlamış gibiydi. Gözlerini çeşmeye benzetmişti." Çeşme mi sanki buda vanası olacak." dedi. Böyle tepki vermesi Akay' ıda gülümsetmişti.
Gülümseyişleri birbiri ile harmanlanıyor, bakışları ise birbirinden ayrılmıyordu.

Tam o sırada aralarına giren bir şey oldu. Akay' ın telefonu çaldı. Melodisinden anlamıştı. Akay ellerini yanaklarından çekti ve cebindeki telefonu aldı. Kimin aradığına baktığında yüzü ile birlikte tüm bedeni gerildi. Kaşları çatılırken huzursuzca, " Ne diye arıyor bu şimdi." diye kendi kendine söylendi. Ufak çaplı bir küfür mırıldanırken ayağa kalktı ve telefonu açtığında oldukça sert bir ses tonu ile, " Alo." dedi...

Behrem, bakışlarını Akay' dan çekmiyordu. Kiminle konuştuğunu anlamaya çalışıyordu. Onu bu denli geren kişinin kim olduğunu merak ediyordu. Akay saniyelerdir susuyor,telefonunun karşısındaki kişiyi kaşları çatık bir vaziyette dinliyordu. Elleri ise yumruk halini alarak sinirli oluşunu belli ediyordu.

" Sana kaç defa diyeceğim amca, beni bu şekilde korkutamazsın." dedi. Bağırmıştı. Öfkesini ses tonuna yansıtmıştı. Bu durumdan hoşnut olmadığı aşikardı. Gömleğinin bir düğmesini daha açtı. Kaslı bedeni neredeyse tamamen ortadaydı. Bakışları birkaç saniye Akay' ın ilk önce göğüs kaslarına oradanda baklavalı karın kaslarına kaysada kendini toparladı. Gözlerini Akay' ın sinirden koyulaşan gözlerine odakladı.

" Madem öyle bundan sonra durmayacağım, bende kendi kurallarıma göre oynayacağım. Hazırlıklı ol." dedikten sonra telefonu kapattı. Daha sonra ise ağzının içinden bir küfür mırıldanırken telefonu hışımla koltuğa fırlattı. Nasıl konuştuğu amcasıyken bu denli sinirli olabiliyordu? Dediği sözler aralarında normal bir ilişki olmadığını gün yüzüne çıkarıyordu lakin yinede bir amca yeğen arasında olabilecek sorunlara pekte akıl erdiremiyordu.

"Neler oluyor Akay?" derken ayağa kalktı. Birkaç adım attığında Akay' ın tamda karşısındaydı. Sinirden burnundan soluyordu ve çenesi seğiriyordu. İçindeki öfke patlamak için çırpınıyordu. Akay ise o siniri içinde tutmak için kendi ile savaş haline giriyordu.

" Amcam olacak adam yine durmuyor, elindeki tüm kozları kullanıyor." dedi. Daha açık konuşması gerekiyordu. Hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl anlamasını bekliyordu.

" Daha açık konuşamaz mısın?" dedi. Sesi oldukça düşük seviyedeydi. Nedense Akay' ın sinirli hali ürkmesine sebebiyet vermişti. Akay' da ürktüğünü anlamış gibiydi. Bir anda yüz ifadesi değişti ve tebessüm etmeye çalışarak, " Otur ilk önce o halde." dedi.
Dediğini ikiletmedi. Az önce kalktığı yere tekrar ilerledi ve oturduğunda Akay'da karşısındaki koltuğa yerleşmişti.

" Akgün' ün yanımda kalmadığını öğrenmiş." dedi. Ne vardı ki bunda? Öğrenmesi ne gibi bir sorun teşkil ediyor olabilirdi. Nede olsa amcası değil miydi? Akgün' de kendi canı kanıydı. Aynı soydandı.

Düşüncesini dışa vurdu. " Ne var bunda bu kadar büyütülecek?" diye sordu. Cidden anlayamıyordu. Açık bir şekilde anlatması gerekiyordu. Aralarındaki ilişkiyi anlayacağını sanarken Akay' ın dedikleri ile dahada kafası karışıyordu.

" BIÇAKÇI soyadını hiç duydun mu?" diye sordu. Sanırım her şey bu soyadına bağlıydı.

" Duymadım." dedi. Bu şehre taşındığından beri neredeyse hiç arkadaşı olmamıştı yada mahallesi dışında başka yerlere adımını atmamıştı. Sadece yaptığı iş üzerine kurduğu geçici arkadaşlıkları olmuştu. Kim evine süs malzemelerini getiriyorsa onlarla konuşmuştu. O yüzden bu şehirde tanınan isimlerden haberi yoktu.

BEBEK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin