BÖLÜM 1

979 16 25
                                    

  Yakın yıllar kadar, Marmara'nın Doğu kıyısında, Istanbul'a pek uzak olmayan bir yerde, yoksul bir Sütçü yaşardı. O dönemde şimdiki gibi birbiri üstüne binmiş yazlıklarla dolu değildi o kıyılar. Ekili tarlalar ,otlaklar, meyve-sebze bahçeleri, yaşlı zeytinlikleri uzar giderdi. Oralarda ki çoğu ekiciler, kendi tarlaları, otlakları içindeki tek katlı damlarında yaşarlardı.

    Kıyıya yakın otlaklar dan biri sütçüncünündü. Sütçü ile karısı otuz yıllık evliydiler. Üç çocukları olmuştu. Çocuklarının üçü de kızdı.

       Ilk kızları, damlarının önünde yeni yetiştirdikleri vişne ağacı ilk çiçeklerini verdiği yıl dünyaya geldi. Sütçü ile karısı, ilk çocukları ile çiçeklerini verdiği yıl dünyaya geldi. Sütçü ile karısı, ilk çiçeklerine kavuşmasının sevincini birlikte yaşadılar. Kızlarının adını hiç de güç olmadı. Doğumunun ertesi günü, henüz kızlarının adını koymadıklarını hatırladılar.  Birbirlerine ''Adı ne olsun,'' diye sorarlarken bakışları pencereden dışarıda görülen pembe -beyaz çiçeklerle donanmış vişne ağacına takıldı. Birbirlerine gülümsediler. Dillerinin ucuna gelen mırıldanarak, ikisi birden ''Adı Ilk çiçek olsun'' deyiverdiler.

Ikinci kızları dünyaya geldiğinde yaz ortalatıydı. Kuyunun başındaki nar ağaçları çicekteydi. Sütçü nün karısı loğusa yatağından dışarıda görülen nar ağaçlarının çiçeklerine baktı:"kızımın yanakları nar çiçekleri gibi al al olsun, "dedi , adını Nar çiçek koydu.

Üçüncü  kızları ablalarindan uzun bir arayla dünyaya geldi.  Ilkçiçek ile nar çiçek artık gelinlik kızlar  olmuştu.  Sütçü  ile karısı  önünden çocukları olduğunu anladılar. Bu kez doğumun üstünden üç gün geçmiş , hala kızlarının adını koymamislardı. Dalginliklarini hatırlayınca birbirlerine gülümsediler. "Adı ne olsun," diye  sordular. Yine akıllarından geçen düşünce  eş olmalı ki , ikisi birden, sonçicek deyiverdiler.

    Son çicek dört yaşına gelene kadar ablaları gelin olup evden ayrıldılar. Bu ayrılık Sütçü ile karısına ilk günlerde  ne de olsa zor geldi. Yalnız kaldıkça üzülmelerine yol açtı. Sonçicek  öyle canlı öyle bitmez tükenmez hoşlukları bir kızdı  ki  kısa sürede yaşamlarına sevinçle doldurdu.  Annesi ile  babasına ablalarindan  ayrılmanın üzüntüsünü unutturdu.
Kusura bakmayın geçiktim ee bölüm nasıl

UÇ MİNİK SERÇEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin