on iki

6K 505 420
                                    

.     .  ✧   *      . ✷         
·     .


"Kızmadın değil mi?" Jeongin masum bir şekilde sorarken ayakkabılarının bağcınını çözmek için eğildi. Hyunjin kapının şifresini girerek açtığında birkaç kez gözlerini kırptı.

Dün gece kelimenin tam anlamıyla bir yıkımdı. Sanki üzerinde binlerce ağırlıkta betonlar yıkılmıştı. Fakat bir o kadar da hafif hissediyordu artık. Derin bir nefes aldı. Gece boyu aklını kurcalayan tek soru, Yooin denen adamın Felix'le işinin bitip bitmediğiydi.

Sessiz kalarak içeri girdi. İçinde garip bir boşluk vardı. "İçeri geç," Sessiz, solgun bir şekilde söyledi. Jeongin çıkardığı ayakkabılarını yere koyarken arkası dönük olan hyunguna baktı. Yola çıkmadan önce her şeyi anlatmıştı. O zamandan bu âna kadar da sessiz kalmıştı Hyunjin.

Jeongin içeri geçip üzerindeki montu çıkarken dudaklarını dişledi. Merak ediyordu. Ama sessiz kalmayı tercih etti. Odasına gidecekken salonda kanepeye oturmuş ve başını arkaya yaslamış abisine baktı. O bitmiş görünüyordu.

Adımları ona doğru giderken sessizce bıraktı kendini yanına. Hyunjin gözünü açmadı. "Seni sıkıştırmak istemiyorum ama nasıl olduğunu bilmeden uyuyamayacağımı biliyorsun, bu yüzden en azından ben iyiyim de."

Hyunjin dudaklarını ıslattı ve gözlerini açarak kardeşine döndü. Yorulmuş görünüyordu. "Sana kızmadım."

Jeongin sessiz kaldı ve başını salladı. "Bunun olması gerekiyordu. En azından aramızdaki bazı şeyleri halledeceğiz. Fakat," Bedenini biraz daha dikleştirerek gözlerine baktı küçük olanın.

"Senin bunları önceden biliyor olman beni biraz kızdırdı. Nereden biliyordun?" Jeongin dudaklarını birbirine bastırarak bakışlarını kaçırdı.

Hyunjin gözleriyle onu takip etti. Bir süre bekledi ama ses çıkmayınca başını salladı. "Pekala, ne de olsa yakında çıkar kokusu. Kalk duş al ve üşütmeden yat. Yarın okula gideceksin."

Hyunjin yerinden kalkarken gerinerek söyledi. Jeongin başını sallarken yavaşça yerinde doğruldu. "Hyung," Hyunjin odasına giderken durdu ve ona döndü. Bakışları hâlâ yorgundu. "Sana sahip olduğun için çok şanslıyım, iyi ki benim abimsin."

Hyunjin sakin bir şekilde tebessüm ederek başını salladı ve yanına gelen kardeşinin saçlarını okşadı. "Sen de iyi ki benim minik tilkimsin."

***

"Konuşma nasıl geçti?" Chris elindeki yasemin çayını kardeşine uzatırken sordu. Felix omzunu silkerek çayı aldı ve bir yudum aldı.

"Bunu senin ayarladığını tahmin etmiştim." Gözlerini kapatıp çaydan yükselen kokuyu içine çektiğinde devam etti. "Yoksa o koskoca kayak merkezinde eski nişanlımla denk gelmek biraz olağanüstü olurdu."

Chris dudaklarını büzerek bardağını orta masanın üzerine koyarak kendini kanepeye bıraktı. "Her neyse, sanırım bazı şeyler açığa kavuştu. En azından Hyunjin'in beni anladığını umuyorum."

Büyük olan başını salladı ve eline bardağını alarak onayladı onu. "Ama sadece Chiyu bunu biliyor. Yani ailesinin bundan haberi yok. Öğrenirlese..." Felix başını eğerek sözünü kesti.

we | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin