Sabah çalan alarmla yatağımda doğruldum. Bugün yeni işimde ilk günüm olacaktı. Yatağımdan kalktım. Kot pantolonumu ve beyaz cepli tişörtümü alıp giydim. Saçım dalgalıydı ve bu hali hoşuma gidiyordu. Bu yüzden düzleştirip maşa yapma gereği duymuyordum. Saçımı açık bıraktım. Yeşil gözlerimi belirginleştirdiği için sadece rimel sürdüm. Açık tonlarda rujla işimi bitirmiştim.
Ablam kahvaltı hazırlamıştı. Saate baktığımda biraz daha zamanım olduğunu görünce biraz bir şeyler atıştırdım. Sonra evden çıkıp otobüs durağına gittim. On beş dakikalık yolculuktan sonra eve vardım. Geçen sefer geldiğimde beni karşılayan korumalar vardı yine kapıda. Beni görünce hemen kapıyı açıp yine bana eşlik etti. Kapıya gelince de bana bir anahtar uzattı. Evin yedek anahtarıymış. Bende kalacakmış.
Kapıyı açıp içeri girdim. Savaş hala uyuyordu. Yani bana onun 8'de kalktığını söylemişlerdi. Saat ise 7.30'du.
Direk mutfağa gittim. Kadının bana anlattıklarını yapmaya başladım. Öğrendiğim kadarıyla o da benim gibi çay aşığıydı. Çay suyu koyduktan sonra buzdolabının ağzını açtım. Beyaz peynir, zeytin, reçel, bal, terem yağ ve salam çıkardım. Onları tek tek kahvaltı tabaklarına koydum. Sonra yeniden buzdolabını açıp domates ve salata çıkardım. Onları da hazırladıktan sonra çayı demledim. Uyanmasına 10 dakika kala her şeyi masaya koydum. Her sabah ya krep ya da omlet yediğini söylemişti kadın. Bense krep hazırlamaya karar verdim. Malzemelerin yerini unutmamıştım, kadın her şeyin yerini göstermişti. Malzemeleri çıkarıp krepi hazırladım. Çok sürmeden krepler de hazır olmuştu.
Tam onları da masaya koymak için arkamı döndüğümde Savaş'ın beni izlediğini gördüm.
Altında siyah eşofmanı vardı. Üstünde hiçbir şey yoktu. İnsan kaslarına ve baklavalarına bakmaktan alamıyordu kendini.
"Günaydın Savaş," sonradan da ekledim. "Bey."
"Günaydın minik."
Minik ne be! Küçük Hanım daha iyiydi.
İç sesimi susturmaya çalışarak düşünmemeye çalıştım.
"Kahvaltınız hazır."
"Görüyorum hazır olduğunu."
Sabır dileyerek arkamı döndüm. Çay bardaklarının olduğu yeri açıp bir tane bardak çıkardım.
"Kupa bardağa koy. Onda çay çabuk bitiyor."
Adam sinirlerimi bozuyordu ama benimle aynı kafadandı. Çay bardağını geri yerine koyarak kupalardan birine çay koydum. Çayı verirken mecbur eğildim ama bugün için yanlış tişört seçimi yaptığımı fark etmiştim. Eğilirken biraz önüm açılmıştı ve Savaş'ın odak noktası göğüslerim olmuştu. Anında elimle göğsümü kapattım. O ise sırıtarak salatalardan birini ağzına attı.
Kendimi o an yeni evlenen çiftler gibi hissettim. Sonra kendime kızarak diğer işleri yapmaya başladım.
"Nereye?"
"Hizmetçi olarak geldiğim için gidip şimdi televizyon izleyeceğim," dedim dalga geçerek.
Yüzündeki sırıtış daha da artarken başını iki yana salladı.
"Önce benim odayı topla, sonra diğer yerleri temizle."
"Tamam."
"Ama ben evden çıktıktan sonra, şimdilik takıl kafana göre. Bu arada dün korumalar sana göstermemiş. Yukarıdaki beyaz kapılı oda senin, dinleneceğin ya da duş alman gereken zamanlar rahatlıkla orayı kullanırsın. Gardıropta bir sürü rahat edeceğin türden kıyafet var. Korkma hepsi yeni onların. Bu pantolonla rahat edemezsin, şimdi de gidip rahat bir şeyler giy istersen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM 1: Karanlık Oyun
Genç Kız Edebiyatı"Benim intikamım seni vicdanınla baş başa bırakmak oldu!" Canını yakan geçmişin hesabını sormak için türlü acımasız oyunlar hazırlayan Erdem, amacına ulaşmaya başlamıştır ve herkesi imkansıza sürüklemiştir. Aşık olduğu adamın,babasının katili olduğu...