BÖLÜM 5

1K 120 55
                                    

{Jin}

Bir ses duydum "Namjoon? İyi misin?" Annesiydi.

Namjoon şok içinde gözlerini açtı ve elini ağzıma koyarak şöyle dedi:
"E-evet, sadece telefonda konuşuyorum, üzgünüm."

Tatlı bir şekilde konuştu "Oh anladım, iyi geceler bebeğim seni seviyorum."

O kadar utanmıştı ki fısıldayarak
"Ben de seni seviyorum." dedi

Annesi gittiğinde elini hemen ağzımdan çekti ve yatağına oturdu.

"Bu dünyada yaşamaya devam etmek istiyorsan şimdi duyduklarını, kimseye söylemeye cüret etme."

"Her şeyden önce, yaşamaya devam etmek istemiyorum, bu yüzden ne istersen yap ve annenle harika bir ilişkin olduğun için sana nasıl sataşırım? Keşke en azından bir insanla böyle bir ilişkim olsaydı." Gözlerimi devirerek konuştum.

"Hak ediyorsun." Dedi telefonuyla oynayarak her zaman olduğu gibi, yüzünde sıkılmış bir ifadeyle

"Aslında bunu hak eden sensin ve benim annem ve babamın içlerinde bir şeytan varken senin sevgi dolu bir annen var." Dedim kızarak , bana karşı nasıl bu kadar acımasız olabilir?

Önümde durarak "Neden kurbanmış gibi davranıyorsun? Sen asıl saf şeytansın."

Ayağa kalktım ve tokat attım, evet onu tokatladım, artık bir ölü olduğumu biliyorum.

"Kurban gibi mi davranıyorum?? KURBAN GİBİ Mİ DAVRANIYORUM? Söylesene, okulda neredeyse her gün dayak yiyen kim? Sen hayatının en güzel anlarını yaşarken sen arkadaş grubunla gülerken lanet olası anksiyete ile boğuşan kim?! Bu sen misin? Hayır sanmıyorum!!" Yüzüm çok kızarmıştı ve gözlerimden yaşlar akıyordu.

Sadece alay etti ve dedi ki:
"Gerçekten farklı olduğunu düşünmüştüm, uyu ve yarın buradan defolup git, seninle uğraşmak istemiyorum."

"Şimdi gidiyorum."

"Lanet olsun sana söyledim! Şu anda gidemezsin, ailem burada."

Kanepeye gidip uzandım ve gözlerimi kapattım, sonra yanıma geldi ve bana bir şey fırlattı.

"Git duş al, okuldan sonra eve hiç gitmedin."

"Ama-"

"Oraya yeni boxer koydum, o yüzden git."

"..."

"FİKRİMİ DEĞİŞTİRMEDEN GİT! Çok sinir bozucusun, belki de seninle yıkanmamı istiyorsundur?

"Banyo nerede?" Aşağılanmış görünüyordu bu gerçekten komikti.

"Aptal, odamda kapı şurada, biraz dışarıya çıkacağım."

Odadan çıktığı zaman masasında bir resim gördüm. Birbirlerine sarılarak yüzlerinde kocaman gülümsemelerle kameraya bakan iki çocuk vardı.

"Bana benziyor" Dedim resmin sol tarafındaki çocuğu işaret ederek, hiç küçük bir çocukken resmim yok, bu yüzden neye benzediğimi gerçekten bilmiyorum ve geçmişimi hatırlayamamak bana hiç yardımcı olmuyor.

Bu düşünceden sıyrıldım ve aklımda hala çocuğun resmi varken banyoya gittim, dürüst olmak gerekirse bana çok benziyor ama Namjoon'a sormayacağım, muhtemelen ona bu kadar kişisel bir şey sorarsam beni evden kovar.

***
Kanepede uyumaya çalışıyordum, ama yapamadım çünkü çok açtım, bütün gün açtım çünkü öğle yemeği yiyemedim ve Namjoon'a bir şey söylemeye cesaret edemiyorum, Namjoon zaten uyuyordu bu yüzden oturup midemin verdiği konseri görmezden gelmeye karar verdim.

Ağlıyordum, ailem beni gerçekten umursamıyor, beni kurtaran adam benden ölesiye nefret ediyor ve açım. Çok acıktığımda o kadar duygusal oluyorum ki, kadınların hormonal günlerini geçirdiğinden bile daha kötü oluyorum.

Namjoon kalktı ve bana seslendi

"Neden ağlıyorsun?" Ben sadece ağlamaya devam ettim

"Ağlamayı kes, çok çirkinsin." Daha da yüksek sesle ağladım.

"Lanet olsun!! Bak, olanlar için üzgünüm, gerçekten ciddiyim ama ağlamayı kes, uyuyamıyorum."

"Bu o değil seni gerizekalı!" Dedim  gerçekten öfke nöbeti geçiriyormuşum gibi görünüyordum.

Namjoon aniden her ikisi de çocukken Jin'in acıktığında çok ağladığını hatırladı.

"Belki de açsındır." Dedi  bu sefer kelimenin tam anlamıyla küçük bir çocuk gibi bağırıyordum.

***
{Namjoon}

Nedenini bile bilmiyorum ama evet, mutfakta Jin için yemek hazırlıyorum, daha çok jin'den mi yoksa yemek pişirmekten mi nefret ettiğimi bile bilmiyorum ama şu anda bu iki şey hayatımda.

Ona çorba, pirinç ve yanına içi her şeyle dolu 4 sandviç yaptım, kendim için yemek bile yapmıyorum ve burada onun için yemek pişiriyorum.

Kapıyı çaldım ve kapıyı açtığımda yüzü hemen aydınlandı.

Ben onu izlerken her şeyi yedi, onun yemeği bırakacağını ve yiyecekleri saklamam gerektiğini düşündüm ama sanırım o hala aynı, küçükken çok fazla yerdi ve şu anda da aynı.

Son sandviçi bitirdi yemin ederim gözlerinde yıldızlar vardı, parlıyorlardı ve mutlu görünüyordu, kalbim yumuşamış gibi hissettim ama çabucak kafamdan düşünceyi attım.

"Teşekkür ederim, bunu istediğin için yapmadığını biliyorum ama yine de minnettarım." Bir an için kalp krizi geçiriyormuşum gibi hissettim.

"Uyu." Dedim kanepeye doğru giderek başını salladı.

Fark etmeden gülümsedim ve ışığı kapattım.

"İyi geceler Namjoon"

"kapa çeneni Seokjin"

"Anksiyete" || 𝐍𝐚𝐦𝐣𝐢𝐧 [TR] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin