Giden senin değilse kaybettiğin bir şey yok demektir.
Günlerden ne, saat kaç ve kaç saattir uyuyorum bilmiyorum. Bi kaç gün önce Seda ile kavga ettikten sonra ağlayarak eve gelip uyumuştum. Kavga konumuz ise Mert'in beni aldattığını iddia etmesiydi. Tabii ki buna inanmayacaktım. Mert ile 2 senedir beraberiz. Annelerimiz arkadaş 8. sınıfta beraber olduk. Seda'yı tanıyorsam Mert'i elde etmek için elinden geleni yapacaktı. Ya gerçekten beni aldatıyorsa diye geçirmedim tabii ki içimden. Çünkü Mert'e olan güvenim çok fazla...
Telefonumun çalmasıyla yatakta oturur pozisyona geçtim. Arayan Elif'ti.
"Efendim?"
"Nerdesin sen!?"
"Evdeyim, neden?"
"İki gündür okula gelmeyince merak ettim iyi misin?" Ne!? Cidden iki gündür okula gitmiyor muydum?
"Ee, ben iyiyim merak edilecek bir şey yok."
"Geçen gün Arda seni Seda ile konuşurken görmüş çok sinirli duruyormuşsun. Hayır hani bir şey yok diyorsan inanıyorum." Demesiyle gözlerimi devirmem bir oldu.
"Buluşalım o zaman."
"Bizim cafedeyim, gel."
"Yarım saate oradayım, görüşürüz."
Telefonu kapatıp saate baktım 14.12'ydi. Telefonumu çekmecemin üzerine koyarak banyoya gittim.
Evde kimse yoktu. Annem, babam ve kız kardeşim akraba düğününe gidip orada bi kaç hafta kalacaklarını söylemişlerdi. Abimde genellikle ofisinde kalır eve fazla uğramazdı. Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktım. O kadar yıpratmıştım ki kendimi. Hayır Mert'in yapmayacağını bildiğin halde ne diye bu kadar ağladın be kızım...
Aynalı kısmı açarak kıyafet dolabımdan giyecek bir şeyler seçmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız
ChickLitSenin olmayan bir şeyi kaybedemezsin demiştim. Oysa sen dahil kimse bilme. Benim içimde, sen benimdin.