Yeni kurgumdan hepinize merhaba. İlk kez bir hikayeme okuyanlar varsa ki muhakkak vardır. Umarım hoşunuza gider. Bölüm sonunda veya satır aralarında düşüncelerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Ve her hikayem yaptığım gibi buraya başlama tarihi kısmını bırakıyorum.
Buraya başlama tarihinizi bırakabilirsiniz 🖤
Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın. 🖤 Keyifli okumalar 🤍
~ 1 ~
Üniversiteyi kazandığımda hayalimde bir sürü arkadaş edinip, deliler gibi eğlenmek vardı. Kurduğum tüm hayallerin aksine geniş bir arkadaş çevresi edinmemiş, çocukluk arkadaşımla oldukça sıkıcı bir üniversite yılının sonlarına yaklaşmıştım.
Ders o kadar sıkıcıydı çıkıp gitmemek için kendimi zor tutuyordum. Bir hocadan ne kadar mı nefret edilebilirdi? İşte tam bu kadar. Gerçekten 13 senelik okul hayatımda tanıdığım en nefret edilesi hocaydı. "Bade en azından dinliyormuş gibi yapsan. Adam seni bırakmaya yer arıyor zaten." diyen sesi duydum o an.
Yanımda oturan Doruk'a gözlerimi devirdim ve fısıltıyla karşılık verdim. "Adam beni üniversiteden soğutuyor gerçekten. Dayanamıyorum sesi bile rahatsız ediyor." Dinliyormuş gibi yapasım bile gelmiyordu.
"Biliyorum güzelim ama sabret bir ay kaldı tatile. Bir şeyler yazıyormuş gibi yap bari. Dersin bitmesine bir kaç dakika kaldı zaten."
Başımı sallayıp önümdeki deftere bir şeyler karalamaya başladım. Üniversiteyi kazandığımda ilk senemi kesinlikle böyle hayal etmemiştim. Her lise öğrencisi izlediği dizilerden, filmlerden kafasında bir şeyler kurardı. Ben de kurmuştum. Elbette çoğu yalandı. Benzer bir yönü varsa o da gerçekten öğrencilere takık hocalardı. Diğer hocalarımla hiçbir problemim yoktu ama bu adam sırf ilk dersine geç kaldığım için bana bilenmişti. Geçen dönem bile bırakmak için elinden geleni yapmıştı. Neyse ki notlarım oldukça iyiydi ve bu onu durdurmuştu.
"Evet gençler dersimiz bitti. Bade Soyludere, gelecek derse bu dersin özetini dinleyeceğim senden. Derse hepinizi bekliyorum iyi günler." Dalga mı geçiyordu şimdi benimle bu adam?
Yüzündeki kurnaz ifadeyi saklamaya bile gerek duymamıştı, tam bir sinir bozucuydu. Okulu terk etmem için elinden geleni yapıyordu. Uygarlık tarihi dersinden ciddi anlamda soğumuş durumdaydım sayesinde. Sinirli gözlerle hocanın amfiden çıkışını izledim. Bıraksalar adamın üzerine atlayıp ölene kadar tepinecektim.
Hoca çıkar çıkmaz öfkeyle Doruk'a döndüm. "Ya yemin ederim bilerek yapıyor delireceğim artık. Dinlemediğim için inadına istedi benden." Ben ona öfkeyle konuşurken Doruk ellerimi tutup beni sakinleştirmeye çalıştı. "Hey hey hey, sakin ol. Ben sana notları veririm sorun yok."
Onun sakinleştirmeye çalışan ses tonu maalesef pek etkili değildi şu an. Zaten Doruk ve notları olmasa bu dersten kesinlikle kalmıştım. Ona minnettar bir şekilde gülümsedim. "Biliyorum vereceğini ama yine de sinir ediyor beni Doruk." Dedim bıkkın bir şekilde.
"Dayanacaksın artık. Seneye hocanın değişmesi için dua et. O zamana kadar benim notlarla idare edersin." Tek dayanağım dönemin sonuna gelmiş olmamızdı.
"Teşekkür ederim Doruk. Sen olmasan kalacağım bu dersten." Dedim minnettarlıkla. Not tutmayan tembel bir öğrenci değildim, sadece bu derse özeldi bu davranışım.
Doruk söylediğime kahkaha atmıştı. Neden güldüğünü çok iyi biliyordum. "Bade sen olmasan ben diğer bütün derslerden kalırım saçmalama istersen." Evet gerçekten bu da doğruydu. Doruk derslerden nefret ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALABORA
Romantizm"Teşekkür ederim savcı." Kapıdan çıkmadan önce duraksayarak bana baktı. "Devrim Bora, Bade." "Teşekkür ederim Bora." Dediğimde dudaklarının kenarı hafifçe yukarıya doğru kıvrılmıştı. "İyi geceler Bade." --- "Bade..." ucu açık bir şekilde ismimi sö...