"Evet çocuklar okuldan ayrılıyorum"
Kafamı sıraya gömdüm. Herkes "hayır, gitmeyin" diye bağırıyordu. Tüm sınıf olarak sevmiştik Bay Jeon'u. Bize gelen en iyi matematik öğretmeniydi. Ama şimdi... Benim yüzümden gidiyordu.
"Bay Jeon özel olmazsa. Neden okuldan ayrılıyorsunuz"
Kafamı kaldırdım. 2 saniye kadar göz göze geldik.
"Şey Jennie okulla alakalı bir noktada anlaşamadık."
"Tamam Bay Jeon. Sizi seviyorduz. Yeni okulunuzda başarılar dileriz."
"Teşekkürler Jisoo. Evet bu kadar muhabbet yeter. Derse dönelim"
Bay Jeon ders anlatmaya başladı. Ama ben asla kendimi veremedim. Aklımda sürelikli Bay Jeon vardı. Okuldan ayrılması gerçekten bana iyi mi gelecekti? Giderse onu unutabilecek miydim? Hiçbir fikrim yoktu. Yapmak istediğim tek şey eve gidip ağlamaktı. Hem de sabaha kadar.
"Lisa. OHAAAA LİSA UYUMUŞ!!"
"Jennie ne saçmalıyorsun. OHAAAA LİSA GERÇEKTEN UYUMUŞ."
"Neden kulağımın dibinde bağırıyorsunuz. Gece geç yattım hepsi bu?"
"He he tabii canım."
"Tamam Jennie uğraşma kızla."
Jisoo uniem geldi ve sarıldı bana. Ne kadar ihtiyacım varmış birinin bana sarılmasına
"Hadi Lisa doğru eve git ve güzel bir uyku çek"
Ne diyebilirdim ki. Çantamı topladım ve okuldan çıktım. Bahçede Bay Jeon'u gördüm. Elinde kocaman bir kutu. İçinde evraklar, kağıtlar, öğrencilerin ona yazdığı mektuplar...
"Lisa nereye böyle"
"Gerçekten soruyor musunuz Bay Jeon?"
"Evet Lisa Çünkü çok kötü gözüküyorsun."
"Eve gideceğim Bay Jeon."
"Tamamdır kendine iyi bak."
"Siz de Bay Jeon"
Nasıl bir konuşmaydı bu? Sanki bir daha karşılaşacağız gibi. Sanki bir daha birbirimizi göreceğiz gibi. Eve attım kendimi, yatağıma uzandım. Ağladım saatlerce ağladım. Onu çok seviyordum. Lanet olsun ki hala daha. Gitmesini yediremiyorum kendime. Okulda hatta dün bile kabullenmiştim. Ama şu an hayır. HAYIR. O GİDEMEZDİ. Yataktan kalktım. Kızlar aşağıdaydı.
"Lisa Hanım yüzünüzü gören cennetlik. Nereye?"
"Hava almaya"
"Tamam çok geç kalma"
"Tamam"
Hava yine yağmurluydu. Kulaklığımı taktım ve müziği açtım. Müzikle beraber ağlamam da artmıştı. Saat epeyce geçti ama uğrumda değildi. Sadece yolda yürüyordum. Aklımdan hiç çıkmayan onu düşünüyordum. Her cuma günü yaptığım şey, bana özel ders anlatışı,soru çözümünde gelip benim yanıma oturması, beni kolumdan çekip cam kırıklarından kurtarışı, bana sarılması...Ne kadar da ağırdı bunlar. Bana yük oluyorlardı. Ama atamazdım. Çünkü:Onlarsız da yapamazdım. Keşke evinin nerede olduğunu bilseydim. Belki bir kez daha, bir kez daha ona sarılabilir öyle bitirebilirim her şeyi.. Ama hayır. Bunun sonu gelmeyecekti. Nefesim kesiliyordu. Kalbime bir şey saplanmıştı sanki. Eve dönmeliydim. O kadar uzun gittiğim yolu aynı düşünceler ve duygularla geri döndüm. Ama yolda 4'lü bir grup vardı. İçtikleri ve kafalarının yerinde olmadığı belliydi. Bana laf atmasınlar diye dua ediyordum"
"Şşşştt güzellik nereye böyle?"
"Saat çok geç oldu istersen biz seni bırakabiliriz"
"Hayır teşekkürler"
Bir an önce kurtulmak istiyordum onlardan. Biri kolumu tuttu.
"Bırak beni!"
"Ama böyle yapma güzellik"
Kolumu çekmeye çalışırken arkadan bir sesle tüm gözler ona çevrildi
"Ben yardımcı olabilir miyim?"Selam🙋🏻♀️yine ben😜. Neyse🙊. Umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olur. Hepinizi çok seviyorum. İyi bakın kendinize. İyi okumalar 🙏🏻💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love My Teacher|Lizkook|
Fanfic"Ah o kokun. Beni her geçen gün kendine bağlayan o kokun. Olmaması gereken bu aşkı filizliyor...