!¡21¡!

759 56 367
                                    

Jaemin:
Jeno üstünü değiştirdikten sonra beraber camdan atladık ve sessizce bahçeden çıktık. Ardından el ele tutuşarak arabanın olduğu yere doğru yürümeye başladık.

Jeno aniden durup bir tarafa gözlerini diktiğinde bende durdum ve gözlerimi onun baktığı yöne çevirdim. Birkaç parlak göz bize bakıyor ve bazı köpek sesleri geliyordu. Gözlerimi onlardan ayırmadan sesli bir şekilde "Sıçtık." dememle Jeno'nun beni ardından koşturması bir olmuştu. Geldiğimiz yerden köpekler de bizim peşimizdeyken var gücümüzle koşuyorduk. Açıkçası gülünç bir durumdaydık. Bu yüzden köpeklerin bizi kovalaması beni hem korkutuyor hem de güldürüyordu.

Büyük bir ağaç bulup hızlıca oraya tırmandık. Tabii köpekler hiç eksik kalır mı? Aşağı tarafta bize bakarak havlıyorlardı. Ağacın bir dalına ben bir dalına da Jeno sıkıca tutunmuştu. Düşmemeye dikkat ederek Haechan'ı aradım. Çabuk gelmelerini söylemiştim ama onların bize gülmekten başka yaptıkları hiçbir şey yoktu. Kabul, komikti ama aynı zamanda da korkunçtu. Köpekler çok vahşice havlıyorlardı. Birimizin yere inmesi ölüm olurdu çünkü cidden bu köpekler bizi yerdi.

Haechan ve Renjun araba ile gelip ellerinde kocaman sopalar ile onları kovalayana kadar ağacın dibinden gitme niyetleri yoktu köpeklerin. Onların gitmesi ile huzurlu bir nefes alıp verdim ve Jeno'ya baktım. Oldukça korkmuş görünüyordu. Köpeklere fobisi vardı. Hiç sevmezdi köpekleri çünkü küçükken birçok kez onlar tarafından kovalandığını söylemişti bana. Şimdi ise ağacın dalına sımsıkı sarılmış bir şekilde korku dolu gözlerle aşağı bakıyordu. "Hadi Jeno gidelim. Bak köpekler yok artık." dedim ve aşağı indim. O da benim ardımdan geldi ve olası bir köpek saldırısına karşı önlemini alıp iyice etrafa göz gezdirdikten sonra benimle beraber arabaya bindi.

Jeno ile ben hâlâ korkumuzu üstümüzden atamamışken Haechan ile Renjun bize gülmeyi asla ihmal etmiyorlardı. Aniden akıllarına geliyor kahkaha atıp susuyorlar sonra ise yeniden akıllarına geliyordu ve yine gülüşüyorlardı. Tüm yol boyunca onların kahkahalarını ve bizimle dalga geçmelerini dinlemiştik. Ben umursamıyordum ama Jeno oldukça sinirli gözüküyordu. Onlara ateş saçan gözleri ile bakıyordu. Ancak ikisinin de bunu umursadığı yoktu. Dalga geçmek istiyorlardı ve geçiyorlardı. Bana da komik geliyordu, hatta kahkahamı zorla bastırıyordum. Jeno'nun bana sinirlenmesini istemediğim için ses çıkartmıyordum.

Bahçenin kapısından girip arabayı aldığımız yere park ettikten sonra dördümüzde indik. Ben onlara yardımları için teşekkür etmiştim ama Jeno onlara sadece sinirli bir şekilde bakmıştı. Haechan bunu görüp dudaklarını büzdü ve yalandan bir üzgünlük ile Jeno'nun gıdığına parmaklarını değdirerek "Awww bizim Jeno'muz korkmuş muuu? Oy yerim ben seniiiiiiii." diyip tekrardan kahkaha atmıştı. Gülmemeye çalışarak Jeno'yu kendime çektim ve "Uğraşmayın benim bebeğimle. Hadi gidin artık." dedim ve onları kovdum.

Eve girdiğimizde her yer karanlıktı. Salonun ışıklarını açıp babama seslendim. Ses vermeyince mutfağa gittim ve masanın üstüne koyduğu notu gördüm.

"Oğlum benim acil bir işim çıktı. Sabah erken saatlerde evde olurum. Siz evin kapısını kilitleyin ve kendinize dikkat edin."

Sevgi dolu minik tebessümümün yerini, Jeno ile tek kalacağımız düşünce aklıma gelince sinsi bir gülümseme aldı. Desenize kendimi affettirmek için bolca şansım olacak diye.

Jeno'ya bir şey çaktırmamak adına sinsi gülüşümü yüzümden sildim ve salona gittim. Onu kolundan tutup kaldırdım ve kolumu omzuna atarak tekrardan mutfağa götürdüm.

"Babamın bir işi çıkmış. Sabaha karşı gelecekmiş."

"Anladım."

"Sürprizimi görmek ister misin?"

strawberry lip balm | nomin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin