Bölüm 18|Sen benimsin sadece benim

317 22 0
                                    

''Ne demek son maçım?''

Xiao Zhan şaşkınlıktan ayarlayamadığı ses tonuyla bağırdığında binanın duvarlarına çarpıp,kulakları tırmalayan bir yankı bırakmıştı.

''Ben senden dövüşmeyi bırakmanı istemedim. Ben senden benimle dövüşmeni istedim.''

Xiao Zhan ellerini onun bileklerinden kurtarmış, gözündeki bağlı olan paçavrayı hızlıca çıkarıp fırlatmıştı bir kenara. Yüzü ani sinir ve öfke yüzünden kıpkırmızı kesilmiş, elleri hemen Wang Yibo'nun yüzünü bulmuştu. Soğuk avuç içleri onun yüzüne inat buz gibiyken, sıcacık yanakları onu daha da çok ısıtmıştı.

''Seni bu cehennemden kurtaracağım derken bırakmadan bahsetmedim ben. Onun senin omuzlarında yaptığı yükü biliyorum Yibo artık kendini o yükün içine hapsetme. Herşey bitti. Michael bitti. Geriye sadece sen ve ben kaldık. O yüzden bırakma düşüncesini aklından bile geçirme.''

Wang Yibo yüzünü kaplayan ele başını hafifçe yana doğru yatırıp yanağını yaslamıştı. Onun ellerinin teninde yarattığı alevi söndürmek istemek aptallık olurdu. Ondan uzak kalmak,onsuz olmak Wang Yibo için ölmekti. Onsuz bir saniye bile nefessiz kalmak cehennemden beterdi.

''Sen benim cennetimsin güzelim. Ama bu ringde benim cehennemim. Bu cehennemin tam ortasına seni nasıl atarım.''

Zhan yanağından çektiği eliyle terden alnına yapışan bir kaç tutamı ayırmıştı yüzünden. Minik alnı bir kaç saç teline ev sahipliği yaparken, geriye doğru attığı tutamlar onunla kavga edercesine geri düşüyordu alnına. Xiao Zhan oflayarak inatla tutamları geri taşırken, önünde ki adamın yüzündeki o kıvrılan kenarları görmüştü.

Taklitçi bir maymun gibi aynı şekilde kendi dudaklarıda kıvrılmış, sağa doğru kayan dudağı benini ortaya çıkarmıştı.

Yibo her bir zerresine taptığı adamın en çok benlerini seviyordu. Onun güzelliğine güzellik katarken, tek bir siyah nokta onu ayrı bir seviyeye taşıyıp dünyada var olmayan eşsiz bir güzelliğe çeviriyordu.

Parmakları istemsizce benin üstüne gidip dudaklarını okşarken, Zhan dudaklarından minik bir kıkırtı kaçırmıştı. Tamamen dalıp gitmiş olan adamın göz bebekleriyle odaklandığı yeri sanki yiyecekmiş gibi süzüp, masumca bir kediyi okşar gibi okşaması içinde oluşan zıtlığın en büyük kanıtıydı.

Bu zıtlık Wang Yibo'yu öyle değişik birine çeviriyordu ki onu dıştan görenler ne kadar aksi,ne kadar sinirli olduğunu düşünürken, minik bir kediden farksızdı aslında. Sevdiği insanların dibinden ayrılmaz, sırnaşık bir kedi gibi dolanırdı ayaklarının arasında.

Wang Yibo tamda böyle bir insandı en çokta sevdiği adamın önünde tamaman masum sırnaşık bir kedi. Ringde aslan kesilip etrafa kükreyip, deli gibi dövüşüp kedinin fareyle oynadığı gibi oynar ardından tek yumrukta devirirdi karşısındaki kişiyi.

Xiao Zhan ne zaman bu adama yaklaşsa dudakları kıvrılıp, dünyaya hükmeden gülümsemesi ortaya çıksa Wang Yibo o an erirdi onun güzelliğinde.

Buz dağından farksız olan bu adamın güneşi olmuştu Xiao Zhan. Onu ısıtıp,her bir su damlasında tenine karışmasını çok sevmişti. Kıyamadığı sevdiği kendini bu cehennemin içine atmak isterken Wang Yibo onu engelleyemediği için kızmıştı her gün kendine.

''Bu cehenneme seni sokmak istemiyorum. Ama ben seninle beraber buradan kurtulmak istiyorum güzelim. O yüzden eğer beni yenersen o dövüş benim son dövüşüm olacak bu bok çukurunda.''

Zhan gözlerinin içine dikkatlice  bakmaya devam ederken bir anlık ışıltı çarpmıştı gözlerine. Son cümlesi içinin ürpermesine, anlamsız bir heyecanla kaplanmasına neden olmuş, gözlerinde o heyecanın getirdiği parlaklık çarpmıştı gözlerine.

KAFES《YİZHAN》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin